Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü köşe yazısında "mRNA üzerine" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Dilipak mRNA aşısıyla amaçlananın insanın genetiğiyle oynamak olduğuna işaret etti.

Dilipak'ın yazısının tamamı şöyle:

Size ölümü gösterdiler ve korkuttular.. Bu korku pandemisi üzerinden sizi bazı davranışlara mecbur tutmaya çalışıyorlar.

Bazıları büyük oyunu görmüyor ya da görmek istemiyor. Yaşama içgüdüsü harekete geçirilerek hayatta kalma çabası ile her türlü müdahaleye insanları razı etmeye çalışıyorlar.

"Bu insanın Allah’a meydan okumasıdır ve fıtrata müdahaledir"

Konu trans hümanizm. Çözüm insanı mutasyona uğratmak. Yani sizi "Mutant"a dönüştürmek. Nasıl şeftali ile eriki birleştirip nektarin diye bir şey yaptılarsa işte öyle. Yani portakal ağacında karanfil kokulu sarımsak yetiştirmek gibi bir şeyden söz ediyorum.

Bu insanın Allah’a meydan okumasıdır ve fıtrata müdahaledir. Bilim din değildir. Bilimsel ve teknik anlamda yapılabilecek, mümkün olan her şeyi yapmak, o şeyi meşru kılmaz. Cinsiyet değiştiren, çift cinsiyetli, bizde "Ünsa" denilen insan tipleri de üretilebilir. Diyanet’in belki acil olarak, öncelikle bu konuya eğilmesi gerek.

"Biyonik bir robota dönüştürüldükten sonra sizin yeni adınız Siborg olacak"

Maske, aşı, sosyal mesafe, kolonya, hayat eve sığar kampanyaları ile aslında, gözümüz kulağımız, aldığımız nefes bile baskılandı. Adım adım siber köleliğe, siber diktatörlüğe sürükleniyoruz. Cep telefonlarımız dinleniyor, evlerimize yerleştiren radarlı cihazlarla herkes izlenebiliyor artık. Bizim kardeşlerimiz eli ile HES kodu ile başlayan süreç, başka yönlere evriliyor. Zaten cep telefonu ile izleniyoruz, bir de bileklik takılsa ne olur. Sonra Chip takacaklar. Global bir pass.’a da gerek kalmayacak zaten Chip takınca. Zaten iş işten geçmiş olacak o zaman. Siz artık bir insan değil "nesne"siniz. Siz biyonik bir robota dönüştürüldükten sonra sizin yeni adınız Siborg olacak. O zaman bazı şeyler için çok geç kalmış olacağız.

"Bugün Deccal tabakta, ilaç kutusunda…"

Ben Deccal nasıl ortaya çıkacak diyordum. Belki de işte sözü edilen Deccal böyle bir şey. Onun sesini duymayan, yüzünü görmeyen, onun dokunmadığı kimse kalmayacak diyorlardı. Bugün "Deccal tabakta", ilaç kutusunda, ekrandan bize el sallıyor ve insanların nefislerine taht kurmuş oturuyor. Bazan bir politikacı, bazan bir bürokrat, bazan bir akademisyen, bazan bir gazeteci, STK temsilcisinin ağzından bize sesleniyor, bazan bir sanatçı kılığına girip bize şarkılar söylüyor. Bazan bir STK temsilcisi, bir kanaat önderi kılığına giriyor, bazan da bir ilahiyatçı kılığına bürünüp "insanların aşılanmasına engel olup, onların hastalanmaları ve hatta ölümlerine sebeb olursanız, öbür dünyada bunun hesabını nasıl vereceksiniz diye biliyor" bu ses. Sakınalım ki Şeytan bizi Allah’la aldatmasın. Bu bozguncu Şeytan ve onun avaneleri, biz ıslah edicileriz diyecekler. Bize yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vaad edecekler. İyi bilin ki onlar bozguncuların tâ kendileridirler.

"Fıtratı savunma cephesinde, insanlık onur, namus, şerefi için evrensel bir insanlık cephesi oluşturmak gerekiyor"

Ekonomi, siyaset, toplum hayatı, akademi, onlara her yerde rastlayabiliyoruz artık. Bazıları Belama benziyorlar. Belam da rivayet edilir ki, Tevrat’ı, Hazreti Musa ve Hazreti Harun’dan sonra lafız olarak en iyi bilenlerdendi. Bilgi her şey değil. Fıtratı savunma cephesinde, insanlık onur, namus, şerefi için evrensel bir insanlık cephesi oluşturmak gerekiyor. Mekke dönemine geri döndük. İmanı kurtarmak için Müslümanlar arası bir İttihad gerekli. Yoksa Deizmi, Agnostizmi geçtik, Satanizm geliyor. Ebu Cehil öldü diyorlar, kıtalar dolaşıyor. Onun Şeytanı birilerinin nefsine hulul ederek yeni fitneler üretiyorlar, dünyanın dört bir yanında. O kitapta sözü edilen, halkına "Ebul Hakem" diye takdim edilen, "Ebu Cehiller / cehaletin babaları" "kitap yüklü eşekler" gibi olmayalım.

"Pire geni aşılanmış bir insan çok yükseklere sıçrayabilir"

Evet, mesela erkeği kadına, kadını erkeğe dönüştürmek mümkün bugün. Ya da pire geni aşılanmış bir insan çok yükseklere sıçrayabilir. Ceylan kadar hızlı koşabilirsiniz. Fil gibi güçlü olabilirsiniz. Domuz geni yüklenirse bir insana, mikroplara karşı daha dirençli olabilirsiniz. Hatta lağım farelerinden aktarılacak bir genle  birçok mikroba karşı direnç kazanabilirsiniz.,

"mRNA böyle bir müdahalenin global anlamda ilk adımı"

İşte Amerikan, Alman, İngiliz fitnesi  mRNA böyle bir müdahalenin global anlamda ilk adımı. İşine içine seküler bir Türk ve Türkiye adı katılarak fitnenin merkezi ülkemize taşınmaya çalışılıyor. Türkiye, Türk dünyası, İslam dünyası ve Afrika halklarına karşı bir operasyon üssü olmasına, test merkezi, kobay merkezi olmasına izin vermemek gerek.

Size domuz geni aktarma planı yapanlar, hayvanlara da insandan beyin geni aktararak ara formlar üretmeye çalışıyorlar. "Maymunlar cehennemi" sadece bir bilim kurgu filmi olmaktan çıkıyor. İnsanımsı domuzlar geliyor.

"İnsanın fıtratına yapılan genetik müdahaleye karşı elimiz böğrümüzde ne yapacağımızı bilemiyoruz"

Size bir bilim kurgu filminin fantezilerinden söz etmiyorum. Biz, "domuz geni taşıyan ilacı kullanmak sağlık için ilaç olarak kullanmak caiz mi hocam" diye soru soran okurlara fetva bulmaya çalışırken, öte yandan, elinoğlu ilaç diye gen üzerinde mutasyona sebeb olan, "ahseni takvim" olarak yaratılan insanın fıtratına yapılan genetik müdahaleye karşı elimiz böğrümüzde ne yapacağımızı bilemiyoruz.

"Yeni Normal dönem"de, Global Reset’ten habersiz, Neuralink’ten habersiz insanlarla CoVID üzerine konuşmanın zorluğu ortada. Onlara göre, bütün bunlar birer komplo.

Desem ki, 26 yaşında bir hanım 28 yaşında bir çocuk doğurdu; şaka yapıyorum sanacaksınız. Ve bu sizin bildiğiniz 4 işlem ve biyoloji ile açıklanamaz.

"Tevbe etmeye ve duaya muhtacız"

Neyse, bugünlük de bu kadar. Ve 2021’i de gördük. Daha büyük sürprizlere hazır olun. İklim, tabii afetler ve suya dikkat! Allah korusun "Gök suyu tutar, toprak yutarsa" bu daha büyük bir felakete sebeb olur. Şimdi daha çok tevbe etmeye ve duaya muhtacız. Selâm ve dua ile. (İLKHA)