İşte Arzu Erdoğral`ın makalesi...
Ekranların bacısı Seda Sayan!
 
Bir kirlenmişlik hikâyesi bizimkisi!

Saf ve duru hayatlarımız ekranlardan evlerimize yansıyan görüntüler ile karardı!

Ahlaksızlıklar rahatsız etmez oldu artık bizi…

Peki, hiç soruyor musunuz kendinize “biz bu hale nasıl geldik” diye!

Evlenme, eğlence, yarışma ve kadın programlarından dizilere kadar her türlü rezilliği izlemekle kalmayıp artık hayatımızın merkezinde onlara kocaman bir yer açtık. Toplum olarak onları konuşuyor, onlarla birlikte yaşıyoruz ve ne yazık ki bu durumu gün geçtikçe normalleştiriyoruz!
Tarihimizle dalga geçiyorlar, evlendirme programında hemcinslerine evlenme teklif ediyorlar, cinsel içerikli sahnelerde sınır tanımıyorlar… Hangisini sayayım!

Tek bir örnek…

Erkek olan Nil Erkoçlar askere mi gidiyor?” başlığında olduğu gibi olayın vahametinden çok konuyu magazinsel bir tarzda veren medya hepimizin eseri!

Bir sanatçının kadınken erkek olduğu, fuhuş yapan kadınların normal bir iş yapmış gibi yansıtıldığı bu haberler paralelinde bir devir için sizi bilmem ama ben çok üzgünüm…

Hele ki geldiğimiz noktayı bendenize daha derinden hissettiren şu olaydan sonra…

Hafta sonu Medya İzleyicileri Hareketi Derneği’nden aldığım bir basın bülteni sonrası adeta şok oldum.
22 Şubat 2013 tarihinde TV 8 Kanalı sabah kuşağında yayınlanan ve şarkıcı Seda Sayan’ın sunduğu Seda Sultan adlı programda yaşanan ahlaksızlıkları “nasıl olur da bu kadar geç duyarım” diye kendi kendime kızarken, neler olduğunu daha iyi anlamak için internette yaptığım araştırmada konuyla ilgili yapılan haberlerin ne kadar az, tepkilerinde bir o kadar cılız olduğunu gördüm.

Kendini Türkiye’nin en güvenilir kadını ve sanatçısı sanan Seda Sayan şimdiye kadar programına katılanlara hakaret etti, bornozla stüdyo bastı, canlı yayında tokat attı, sözde halka yardım ettiği programda cast oyuncusunu sahte oğluyla kavuşturarak insanların duygularını sömürdü…!

Yetmedi!

Bu kez programında toplumun ahlak normlarını hiçe sayan öyle diyaloglar geçiyor ki bırakın inanan bir bireyi ben insanım diyen herkes bu duruma tepki göstermeliydi.

Emin olun o diyalogları burada yazmaya bir değil binlerce kez hayâ ederim.

Programına konuk ettiği Cinsel Sağlık Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe ve yazar Funda Özkalyoncu ile aralarında geçen diyaloglar aşağılık bir fotoğraftan ibaretti.

Türk milletinin değerleriyle bile bile dalga geçmenin adıydı yaşananlar…

Ahlak terimini sözlük dışında hiçbir yerde kullanmamış bu insanların edepsizliğinin tavan yaptığı o anlarda herkes yerin dibine girmeliydi oysa…

Toplumun etik değerlerini yerle bir eden bu tarz programlara kamuoyu olarak nasıl da bu denli sessiz kalıyoruz anlamak mümkün değil…

Kurulduğu ilk yıllarda spiker olarak çalıştığım TV 8 kanalı ve yöneticileri ya siz?

Kültür sanat ağırlıklı yayınların olacağı bir kanal olmak değil miydi hedefiniz, bunu ben değil siz söylüyordunuz!

Seda Sayan mı oldu sizin kültür anlayışınız?

Artık aynı dünya görüşünü paylaşmıyor olsak da söylemeliyim ki böylesine bir program yayınlamak size ve benim bildiğim misyonunuza hiç yakışmıyor.

Böyle seviyesizce bir programa yüksek paralarla ekranınızı açmanız bir yana en azından bundan sonra yayından kaldırmayı da mı düşünmüyorsunuz?

Her ne kadar sansürcü olmakla suçlansa da, yapması gereken daha fazla şey olduğunu düşündüğüm RTÜK’te tez elden harekete geçmeli…

Ya siz delice bu programları izleyen kişiler!

Nasıl oluyor da böylesine ahlaksız yayınları izleyebiliyorsunuz? Hiç akletmiyor musunuz? size, ailenize ve çevrenize neler yapıldığını…

Çok mu zor bu rezilliğe ortak olmamak soruyorum size!

Kime sorsalar bu tarz programları değil belgesel izliyor iyi de siz kendinizi kandırmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz ki…

Kusura bakmayın ama böylesine rezil yayınları yapan ile birlikte yayınlayan da, izleyen de bilsin ki bu çirkinliğin diğer bir ortağıdır!

Biz bu değiliz, öyle mi?

Bir kız öğrenciyi, başını örttüğü için tahsil hakkından mahrum etmek, İstiklal savaşı başlarında ve Maraş`ta, düşmanlar tarafından başörtüsü çıkarılıp düşürüldüğü için başlayan milli şahlanışın ruhuna tükürmektir " diyen üstad Necip Fazıl Kısakürek reklam için başını örterek programa çıkan ve bin bir rezilliği bu ülkenin insanına izleten Seda Sayan’ı ve bizleri görse ne derdi çok merak ediyorum.
Öyle ya artık tükürmekle de kalmıyor, her alanda var gücüyle salyalarını akıtıyorlar…!
Madem bu salyadan akan hastalıklar bulaşıcı, kaçıp kurtulmak için çabanızda mı kalmadı?
Bu şekilde devam edersek geri de pislik denizinde yüzen bir nesilden başka bir şey bırakmayacağız şimdiden garanti…

Utanmanın ve hayâ etmenin gericilik sayıldığı bir devrin bilesiniz ki bu rezillik son virajı!
NOT: Konuyu kamuoyunun gündemine getiren Medya İzleyicileri Hareketi Derneği Başkanı Hüseyin Pala başta olmak üzere tüm üyelerine ise teşekkürü bir borç bildiğimi de ifade etmeliyim.

Medya İzleyicileri Hareketi Derneği’nin konu hakkında yayınladığı metnin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
 
LİNK İÇİN TIKLAYIN
 

Arzu Erdoğral / habervaktim