Londra
İngiltere ve Avrupa Birliği'nin (AB) üzerinde uzlaştığı ticaret anlaşması, 1 Ocak 2021'den itibaren tarafların gümrüksüz ve herhangi bir kesinti olmaksızın ticaret yapabilmesine imkan tanıyor.

Yaklaşık 2 bin sayfalık tam metni henüz yayımlanmayan ticaret anlaşmasına ilişkin Londra ve Brüksel'den yapılan ilk açıklamalara göre, anlaşma, toplam hacmi 668 milyar sterlin (747 milyar avro) olan karşılıklı ticaretin gümrüksüz, kesintisiz ve kotasız şekilde devamını teminat altına alıyor.

Anlaşmaya ilişkin İngiliz hükümeti tarafından yayımlanan özet metinde, taraflar arasında "yüzde 100 gümrüksüz ticaret" vurgusu yapıldı.

AB Komisyonu da dün üzerinde uzlaşılan ticaret ve iş birliği anlaşması taslağını yayımladı. Buna göre, taraflar arasında yeni bir serbest ticaret anlaşması yürürlüğe sokulacak.

Anlaşma, mal ve hizmetlerle birlikte yatırım, rekabet, kamu destekleri, vergi, ulaşım, enerji, balıkçılık, veri güvenliği ve sosyal güvenlik gibi alanları da kapsayacak.

Vergisiz ve kotasız ticaret
Menşe kurallarına uyan mallara gümrük vergisi ve kota uygulanmayacak.

Taraflar, çevreyi koruyacak ve iklim değişimi ile mücadeleye öncelik verecek. Sosyal haklar ve işçi hakları gözetilecek.

Bağlayıcı bir uzlaşmazlık çözüm mekanizması kurulacak. Bu mekanizma, rekabetin adil ve eşit şartlar altında gerçekleşmesini sağlarken, rekabeti engelleyici davranışları önleyecek.

AB ve İngiltere kara sularındaki balık stoku ortak yönetilecek. İngiltere, balıkçılık aktivitelerini geliştirebilecek. Avrupalı balıkçıların faaliyetleri sürdürülecek.

Hava yolu, kara yolu, demir yolu ve deniz ulaşımları devam edecek. AB ve İngiltere, ulaşım alanında adil biçimde rekabet edecek.

AB ve İngiltere vatandaşlarının sosyal güvenlik hakları koordine edilecek.

İngiltere, mali katkı sağlaması durumunda AB'nin araştırma programlarına katılabilecek.

Özellikle sınır ötesi suç ve teröre karşı emniyet ve adli iş birliği çerçevesi kurulacak.

AB ve İngiltere arasında Ortak Konsey kurularak anlaşmanın nasıl yorumlanacağı ve yerine getirileceği belirlenecek.

İngiltere, balıkçılık kotasını kademeli olarak artıracak
İngiltere ve AB arasında balıkçılık, temel anlaşmazlık konularının başında gelmişti. İngiltere, kendi kıta sahanlığındaki kotasını yükseltmek isterken, AB kota paylarında kademeli zamana yayılan bir değişimden yana tavır almıştı.

Anlaşmaya göre, İngiltere'nin kendi kara sularındaki balıkçılık kotası yüzde 50'den 5,5 yıl içerisinde yüzde 75 seviyesine çıkarılacak. Böylece AB üyesi ülkeler, İngiliz kara sularındaki balıkçılık kota haklarının yüzde 25'ini kademeli bir şekilde İngiltere'ye devretmiş olacak.

Avrupa Adalet Divanı'nın anlaşma kapsamında rolü yok
Anlaşma kapsamında oluşabilecek ticari ve rekabet anlaşmazlıklarının, uluslararası hukuku esas alan tahkim mahkemelerince ele alınması öngörülüyor.

Avrupa Adalet Divanı'nın yeni anlaşma kapsamında İngiltere açısından bir rolü olmayacak.

İngiliz hükümetinden konuya ilişkin yapılan açıklamada, "Artık AB'nin yörüngesinde olmadığımızı, AB kurallarına bağlı kalmak zorunda olmadığımızı, Avrupa Adalet Divanı'nın artık bizim için bir rolü olmadığını ve egemenliğe dönüş için kırmızı çizgi niteliğinde olan tüm taleplerimize eriştiğimizin kanıtı bu anlaşmadır." ifadeleri kullanıldı.

İngiltere, Erasmus'tan çıkıyor
İngiltere ayrıca, anlaşma kapsamında, AB'nin üniversite öğrencilerine yönelik değişim programı olan Erasmus'tan da çıkıyor.

İngiltere Başbakanı Boris Johnson, İngiliz üniversite öğrencilerinin tüm dünyada eğitim görmesini sağlayacak "Turing" isimli yeni bir değişim programının oluşturulacağını belirtti. Programa, 1912-1954 yıllarında yaşayan ve 2. Dünya Savaşı'nda Alman kodlarını kırarak savaşın seyrini değiştiren ünlü İngiliz matematikçi Alan Turing'in soyadı verilecek.

Anlaşmanın; 30 Aralık'ta İngiliz parlamentosuna gelmesi, bu aşamadan sonra yürürlüğe girmesi için İngiliz Parlamentosu, AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosu (AP) tarafından onaylanması gerekiyor.

İngiltere'nin temel ticaret ortağı AB
İngiltere, her ne kadar AB'den ayrılmış olsa da Birlik, ülkenin ana ticaret ortağı durumunda yer alıyor. Verilere göre, 2019 yılı itibarıyla İngiltere'nin toplam ihracatında AB'nin payı 294 milyar sterlin ile yüzde 43 seviyesinde bulunuyor. AB'nin İngiltere'nin toplam ithalatındaki payı da 374 milyar sterlin ile yüzde 52 seviyesinde.

İngiltere ve AB arasında varılan anlaşma ile ticaretin gümrük vergisinden muaf, sınırsız şekilde devam etmesi garanti altına alınmış oluyor. Örneğin, anlaşmasız ayrılık durumunda yüzde 10 seviyesine kadar gümrük vergisi ile karşılaşabilecek olan İngiliz otomotiv sektörü, mevcut şartlarda AB ile olan pazar ilişkisini herhangi bir kesintiye uğramadan sürdürebilecek.

Ek belge maliyeti olacak
Öte yandan, şirketlerin, yaptıkları ticarete ilişkin ek formları doldurması, gümrük bildiriminde bulunması gerekecek. Özellikle tarım ürünlerinin sıhhi incelemeleri daha sıkı yapılacak.

İngiliz hükümetinin tahminlerine göre, ek belge ibrazının, gümrük bildirimlerinde yıllık 7 milyar sterlin gibi yüksek bir maliyete neden olması bekleniyor. Tüm bu sürecin yaratabileceği gecikme, iş gücü ve harcama kalemleri dikkat alındığında, bunun hem taraflara hem de şirketlere ek maliyet olarak yansıması öngörülüyor.

İngiliz finans ve otomotiv sektörü anlaşmadan memnun
Anlaşmanın ardından İngiltere'nin finans merkezi City of London'ın politika başkanı Catherine McGuiness, yaptığı değerlendirmede, "İngiltere ve AB'nin, müzakerelerinde en sonunda bir serbest ticaret anlaşması konusunda uzlaşmasından memnuniyet duyuyoruz. Anlaşma, her iki tarafta da iş dünyasına ve hanehalklarına uzun zamandır beklenen güvenceyi sağlayacak." ifadelerini kullandı.

İngiliz Motorlu Araç Üreticileri Topluluğu'ndan (SMM) yapılan açıklamada da taraflar arasında uzlaşmanın memnuniyetle karşılandığı belirtildi.

Brexit süreci
İngiltere'de Haziran 2016'da yapılan AB referandumunda yüzde 48'e karşı yüzde 52 ile Brexit kararı alınmıştı.

AB'den resmen 31 Ocak'ta ayrılan İngiltere, Birlik ile başta ticaret olmak üzere ikili ilişkiler konusunda kapsamlı müzakereler yürütüyordu.

AB ile İngiltere arasındaki müzakerelerde "adil rekabetin sağlanması", "ticari anlaşmazlıkların nasıl çözüleceği" ve "balıkçılık" gibi sorunlu konular, en zor başlıklar olarak öne çıkmıştı.

Anlaşmaya varılamaması halinde iki taraf arasındaki ticari ilişkiler, 31 Aralık sonrasında Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına göre yapılacaktı. Bu tarihe kadar olan geçiş süreci boyunca İngiltere, AB kurallarına bağlı kalmayı sürdürüyordu.