Zor şartlar ve imkansızlıklara rağmen kadın, erkek, genç ve yaşlı 7’den 70’e Antep halkının mazlum milletler adına sömürgeci ve işgalci Fransa’ya karşı kazandığı zaferin 99’uncu yılı idrak ediliyor.
Osmanlı Devleti'nin çöküşünün ardından 15 Ocak 1919 yılında Mondros Mütarekesi'nin 7’nci maddesi gerekçe gösterilerek İngilizler tarafından işgal edilen Antep, Musul bölgesindeki petrol yataklarını ele geçirmek için 1919 yılının eylül ayında Fransızlara bırakıldı.
29 Ekim 1919 yılında Ermeni halkının coşkulu gösterileri arasında, içlerinde gönüllü Ermeni birliklerinin de bulunduğu "Fransız işgal kuvvetleri" Antep'e girdi. Kentte büyük bir tepkiyle karşılanan işgalciler ve sömürgeciler, yaklaşık 11 ay boyunca Antep halkı ile savaştı.
Zor şartlar ve imkânsızlıklara rağmen büyük fedakârlıklar göstererek işgalcilere karşı direnen, kuşatma boyunca açlık, sefalet ve mühimmat sıkıntısıyla karşı karşıya kalan Antep halkı, 6 bin 317 şehit ve binlerce gazi vererek, kentin sömürgeci Fransa tarafından işgal edilmesine izin vermedi.
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Rektör Danışmanı Prof. Dr. Halil İbrahim Yakar, Antep Savunması’nı ve Gaziantep’in Kurtuluşu’nun 99’uncu yılını İLKHA’ya değerlendirdi.
Antep Savunması’nın, gösterdikleri direnişle dünyada emsalsiz bir mücadele veren ve hürriyeti ölümle eş gören bir halkın topyekûn direnişi olduğunu ifade eden Yakar, dönemin modern silahları ile kenti kuşatan Fransızlara karşı Antep halkının inanç ve azimle Fransızlara teslim olmadığını vurguladı.
Mondros Mütarekesi'nin ardından İngilizlerin kenti işgal ettiğini ve daha sonra Fransızlara devrettiğini söyleyen Yakar, Fransızların Ermenistan hayali ile ülkelerindeki sanayi ve ticaret için pamuk yetiştirmek niyetiyle Antep'i işgal ettiklerine dikkat çekti.
Prof. Dr. Halil İbrahim Yakar
Antep Savunması'nın 99’uncu yılının kutlandığını belirten Yakar, 2021 yılında savunmanın 100’üncü yılının kutlanacağını ifade etti.
Yakar, Antep Savunması'nın 100’üncü yılının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde kutlanacağını belirterek Gazianteplilerin kentin kurtuluşunun sevincini yaşadıklarını söyledi.
Antep Savunması'nın, dünyada benzeri olmayan bir mücadele ve direniş olduğunun altını çizen Yakar, açlığa, yokluklara inat, mücadele ve azmin en güzel örneğinin Antep Savunması'nda yaşandığını ifade etti.
“Şartlar değişse de vazifemizin hep aynı olduğunu görüyoruz”
Antep Savunması esnasında Fransızların şehri kuşatamayınca halkı açlıkla karşı karşıya bıraktıklarını belirten Yakar, “Bunda da muvaffak olmuşlardı. O yüzden her yıl Antep Savunması’nı kutlarken şartlar değişse de vazifemizin hep aynı olduğunu görüyoruz. Çünkü 100 yıl önce oynanan oyunlar ile 100 yıl sonra oynanan oyunların aynı olduğunu biliyoruz. Senaryo aynı ama sadece aktörler değişmişler. Bu anlamıyla Antep Savunması'na baktığımızda Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı’nın hiçbir cephede askeri başarısızlığı olmamasına rağmen İtilaf Devletleri'ne masada mağlup oldu. Aslında günümüzde de bunu görüyoruz. İşin bir savaş bir de diplomatik boyutu vardır. Biz savaşta kazandığımız halde diplomaside kaybettik. Maalesef Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda Mondros Ateşkes Antlaşması ile İtilaf Devletleri kaybedince bize de kaybettirdiler. Müdahalenin amacı silah bıraktırmaktı. İtilaf Devletleri Osmanlıya en alttaki askerine kadar silah bıraktırırken kendileri olabildiği kadar silahlandı ve ‘hasta’ olarak gördükleri Osmanlıyı bir an önce parçalanma boyutuna sürüklediler.” dedi.
“Müslümanların elinde ne kadar silah varsa hepsini topladılar”
Fransızlardan önce kenti İngilizlerin kuşattığını belirten Yakar, İngilizlerin asıl hedefinin petrol bölgesi olduğunu ve bundan dolayı da Antep’i işgal ettiklerini ifade ederek, “Halep’ten Gaziantep’e yani 120 kilometre mesafede olan Halep’ten güya İngilizler atlarına kışlık yiyecek sağlamak amacıyla geldiler. İlk amaçları halka baskı uygulamaktı. Bunula beraber İngilizlerin sıkıyönetimi var ve o sıkıyönetimde Müslümanların elinde ne kadar silah varsa hepsini toplattılar. Arkasından Suriye İtilafnamesi ile Fransızlarla İngilizler anlaştılar. İngiliz politikası çok sinsidir. Kendileri Musul kentine gittiler. çünkü Musul’da petrol vardı. Antep’i de Fransızlara bıraktılar. Fransızlar, yüzyıllardan beri Ermenileri savundukları için ve Fransız ekonomisine katkı sağlayacaklarını bildikleri için Antep’te kaldılar.” ifadelerini kullandı.
“Antep’i işgal eden İngilizler kenti daha sonra Fransızlara devretti”
Suriye İtilafnamesi ile İngilizlerin, Antep’i 5 Kasım 1919 tarihinde düzenledikleri törenle Fransızlara teslim ettiğini belirten Yakar, “İngilizler, Fransızlara bu memleketi teslim ettiler ve biz ise hiç bir şey yapamadık. Çünkü silahımız, gücümüz ve askerimiz yok. Bu nedenlerden dolayı mecbur kaldık. Yüzyıl sonra bakın bizim Doğu Akdeniz'de meydana getirdiğimiz savunmayı düşünün. Libya’daki, Suriye'deki durumumuz, Karabağ’daki Azerbaycanlı kardeşlerimize yaptığımız yardımlara baktığımızda teknolojik olarak ne kadar üstün olursanız karşıya o kadar hakim oluyorsunuz. Siz ülke ve devlet olarak ne kadar güçlü olursanız kendinizi o kadar iyi hissettiriyorsunuz. İşte biz 100 yıl önce o gücü kaybettiğimiz için bizim memleketimize Fransızlar geldiler, İngilizlerden bizi teslim aldılar ve biz hiç bir şey yapamadık.” şeklinde konuştu.
“Antep Savunması dünyada benzeri olmayan bir mücadele ve direniştir”
Antep Savunmasının 11 ay sürdüğünü belirten Yakar, “Fransızlar bir kaç haftada Antep’i alacaklarını düşünüyorlardı. Fakat beklemedikleri ve 11 ay süren bir mücadele ile karşılaştılar. Çünkü Fransızlar başka yerleri işgal ettiklerinde bir hafta veya 10 günde almışlardı. Örneğin Halep’i silahsız işgal ettiler ve aldılar fakat Antep’te öyle bir direnişle karşılaştılar ki Anteplilerin bir tabiri var ve ‘Müslüman memleketinde hiç gavur olur mu?’ diyorlar. Antep bir Müslüman memleketi ve gavurun Antep’te ne işi var? İşte ondan hareketle Allah, iman ve bayrak aşkı için bütün Antepliler bir oldular ve 3 bin kişilik silahlı gruplar ile birlikte 25 bin kişiye yakın Fransız ordusuna kök söktürdüler. Gerçekten bu müthiş bir mücadeleydi. Fransızlar önce geldiklerinde Ermenileri de yanlarına aldılar. Antep'i dört bir taraftan kuşattılar. Antep düz bir arazi, bütün savaşın geçtiği alan 18 kilometrelik alandı. Fransızlar 4 defa şehri kuşatıyorlar. Fakat şehre giremiyorlar. Bu yüzden de Çanakkale'deki Arıburnu Cephesi’nden hareketle Çınarlı Cephesi'ne ‘Arı Burnu’ diyorlar. Çünkü Çanakkale'de savaşan gaziler Antep'e gelip savaştılar ve toplu mücadeleyi görünce Antep’teki mücadeleyi Çanakkale'ye benzettiler ve burası ‘Arı Burnu’ dediler. Bu mücadeleyi Ömer Asım Aksoy Plevne Zaferi ile eş tuttu.” şeklinde konuştu.
Yakar, Birinci Dünya Savaşı'nda Fransızlar ile Almanlar arasında Verdun Muharebesi yaşandığını ve muharebede Fransızların büyük bir hezimete uğradığını hatırlattı.
Antep Savunması’nın şehir merkezindeki 18 kilometrelik mesafede yaşandığını hatırlatan Yakar, 11 aylık süreçte Antep’i ele geçiremeyen Fransızların halkı açlığa teslim ettiğini ifade etti.
Antep halkının 1 Nisan 1920'den, 7 Şubat 1921 tarihine kadar işgalci Fransızlara karşı direndiğini, bu süre içerisinde Antep halkının açlık, sefalet ve mühimmat sıkıntısıyla karşı karşıya kaldığını ama buna rağmen kenti teslim etmediklerine dikkat çekti.
“Mücadele ve azmin en güzel örneği Antep Savunması’nda yaşandı”
Antep Savunması’nda Fransa askerleri tarafından kente 7 binden fazla topun atıldığını belirten Yakar, tüm şehrin harabe şekline geldiğini, top mermisi isabet etmeyen bina kalmadığını ve Anteplilerin bütün evlerinin harap olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“O barbar ve aynı zamanda da modern geçinen Fransızlar yaptıklarıyla tarihteki yerini aldılar. Afrika ülkelerinde yaptıklarını Antep’te yaptılar. Antep Savunması o kadar muhteşem bir direnişle devam etti ki kadınlarından, çocuklarından ve yaşlılarından herkesin emeği olan bir savunmadır. Bizler 7’den 70’e bu mücadeleyi kazandık. Bu mücadelede şehid olan çocuklarımız ve kadınlarımız var.”
Dönemin modern silahlarıyla yürütülen ve 20’inci asrın en uzun şehir kuşatmalarından birine sahne olan Antep Savunması’nın yüzyılın en dikkat çeken direnişlerinden biri olduğunu ifade eden Yakar, bu destansı mücadele ve direnişten dolayı Antep’e 8 Şubat 1921 yılında TBMM tarafından “Gazi” unvanının verildiğini belirtti.
“Antep Savunması emperyalistlere karşı kazanılan zaferdir”
Antep Savunması’nın çok önemli bir savunma olduğunu ifade eden Yakar, “100 yıl önce bu şehir açlığa teslim olurken şu an ise 500 bin Suriyeli vatandaşa ev sahipliği yapıyor. 100 yıl önce bu şehir acı zerdali çekirdeği ile ekmek yaparken 2015 yılında dünyanın 116 mutfağından birine girdi, gastronomi ödülünü aldı. 100 yıl önce haberleşmeyi 18 tane posta güvercini ile sağlayan bu şehir 100 yıl sonra Teknofest’e ev sahipliği yaptı. İmalatı harbiyede kendi malzemesini ve kendi silahını üreten bu şehir, savunma sanayinin üssü olmaya çalışıyor. Son zamanlarda Suriye’de, Libya’da ve Azerbaycan’daki kardeşlerimize vermiş olduğumuz destekleri gördük ki biz teknolojiye hakim olduğumuz sürece ve kendi yetiştirdiğimiz insanlarımızla beraber inanıyoruz ki 21’inci yüzyılda çok daha iyi bir yere geleceğiz. Yapmamız gereken geleceğe bakarken geçmişten ders çıkartarak özelikle çocuklarımızı ve gençlerimizi mili ve manevi değerlerle donatarak geleceğe hazırlamamız gerekiyor.” diye konuştu.
Genç neslin tarihini çok iyi analiz etmesini gerektiğini vurgulayan Yakar, Gaziantep’in Kurtuluşu’nun 99’uncu yılını kutlayarak, savunmada şehit olanlara Allah’tan rahmet diledi. (İLKHA)