Geçtiğimiz gün Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde yaşanan soygun girişiminde, genç yaştaki bir kuyumcu esnafının annesinin gözleri önünde öldürülmesi hem halkın hem de esnafın tepkisine neden oldu. Özellikle son haftalarda artış gösteren soygun ve hırsızlık olaylarını tepkiyle karşılayan Diyarbakır esnafı, asayişin tam sağlanamadığını ve hırsızlığı meslek edinenlerin yasalardaki boşluktan cesaret aldığını belirttiler.

 

Soyguncular tarafından öldürülen Sinan Yoldaş ile aynı caddede kuyumculuk yapan İbrahim Çelik, artan hırsızlık vakalarının kuyumcuları ve diğer esnafı tedirgin ettiğini söyledi.

İbrahim Çelik

"İlk kuyumcu soygunu değil"

Hırsızların işlediği suçtan dolayı hak ettikleri cezayı almadığını düşünen Çelik, "Polisler, görevlerinin sadece suçluyu yakalayıp savcılığa teslim etmek olduğunu söylüyorlar. Savcılık, hırsızları serbest bırakıyor." dedi.

Dükkânında 3 defa hırsızlık yaşandığını belirten Çelik, "Bulunduğumuz semtte kuyumcu soygunları ilk değil. Benim dükkanımda da birkaç defa hırsızlık ve soygun vakaları yaşandı. Çok şükür canımızdan olmadık ama malımız gitti. Dükkanıma dadanan hırsızlara hiçbir şey olmadı. Dosyaları kapatıldı. İlk soygunda dükkanımın camını kırıp içeri girdiler. Sonraki olayda da müşteri gibi girip altınlarımı alıp ara sokaklara kaçtılar. Esnaf arkadaşların desteğiyle hırsızları yakalayıp emniyete teslim ettik. Ama kısa süre içerisinde serbest kaldılar." ifadelerini kullandı.

"Hırsız benden şikayetçi oldu"

Yasalardaki boşluğa yaşadığı trajikomik olayla değinen Çelik, müdahale ettiği hırsızın kendisinden şikayetçi olduğunu ve bunun da yasalardaki boşluktan kaynaklandığını söyledi.

Çelik, "Biz dükkanımıza ya da evimize giren hırsıza müdahale ettiğimizde suçlu oluyoruz. Hatta yakaladığım hırsıza fiili müdahalede bulunduğum için hakkımda dava açıldı ve hırsızın benden şikayetçi olduğunu öğrendim. Bu durum yasalardaki boşluktan kaynaklanıyor." diye belirtti.

Özellikle kuyumcuların yoğun olduğu bölgelerde devriyelerin artırılması gerektiğine vurgu yapan Çelik, "Sokağa çıkma kısıtlamaları dışındaki günlerde sokaklarda oluşan kalabalık, hırsızları bir nebze de olsa yapacakları fiilden alıkoyuyor. Ama sokağa çıkma kısıtlamasında boş olan sokaklarda serbestçe gezen hırsızlara, emniyetin ne kadar etkili olup olmadığını bilemiyoruz. Dükkanımda kamera ve alarm olmasına rağmen eve gittiğimde tedirginim. Esnafın hayatını kaybettiği soygunda hırsızlar kamerayı önemseseydi bu fiili işlemezlerdi. Onlar da biliyor ki bu güvenlik önlemleri bir işe yaramıyor. Türkiye'de birçok esnaf bu durumlarla karşılaşıyor ve bu vakaların birçoğu ölümlerle sonuçlanıyor." ifadelerini kullandı. 

Hırsızların hak ettikleri cezayı alması gerektiğini ifade eden Çelik, "Ülkemizde caydırıcı cezaların olmamasından dolayı artan hırsızlık vakalarını endişeyle izliyoruz. Devletimizden ve güvenlik güçlerimizden esnafın yoğun olduğu bölgelerde biraz daha denetimi artırmalarını istiyoruz." dedi.

Doğan Bayram

"Kısıtlama günlerinde güvenliğin artırılmasını istiyoruz"

Artan hırsızlık olaylarından dolayı endişeli olduklarını belirten lokanta işletmecisi Doğan Bayram, komşuları olan Sinan Yoldaş'ın soyguncular tarafından öldürüldüğünü hatırlatarak yetkililerin bu tür vakalara çözüm bulmalarını istedi.

Bayram, "Malum yasalarla hırsızlık yapanları 2 ay sonra cezaevinden salıyorlar ve hırsızlar suç işlemeye devam ediyor. Bu yüzden hırsızlık vakaları artıyor. Devletten ricamız; yakalanan hırsızlar hemen bırakılmasın ve bu suçlara karşı güvenlik önlemleri artırılsın." şeklinde konuştu.

İçişleri Bakanı'na seslenen Bayram, "Kısıtlamalarda biz dışarı çıkmıyoruz. Ama hırsızlar yasakları çiğneyip dışarıda geziyorlar. Biz malımızın başında duramıyoruz. Kısıtlama günlerinde güvenliğin artırılmasını istiyoruz. Güvenlik artarsa hırsızlık oranları düşer. Diyarbakırlı esnaf olarak tedirginiz." dedi.

Halis Deniz

"Can güvenliğimiz yok"

Hırsızlığın cezasının ağır olmasını isteyen Halis Deniz, hırsızlara caydırıcı cezalar verilmesini istedi.

Deniz, "Akşam evlerimize giderken uyuyamıyoruz. Gündüz vakti adamı vuranlar, gece neler yapmaz ki? Bu durumun önü kesilmelidir. Yasaların değiştirilmesini ve caydırıcı olmasını bekliyoruz. Bir annenin gözü önünde çocuğunun vurulması hayat boyu unutulamaz bir acıdır. Güvenlik güçleri bu duruma el atsın. Şu anda hiç kimsenin can güvenliği yok. Bunun kanıtı dün komşumuzun öldürülmesidir. Devletten bu konuda somut adımlar bekliyoruz." ifadelerini kullandı.

Ahmet Alkış

Hırsızlık vakalarının artma nedenlerini cezaların caydırıcı olmaması ve denetimli serbestlik yasasının çıkartılmasına bağlayan  Ahmet Alkış, "Devlet kendine karşı işlenen suçları affedip suçluları çıkartıyorsa çıkartsın. Ama kişilere karşı işlenen suçluların salıverilmesini mağdurlara bıraksın. Buralarda yaşayan ailelerimiz var. Devlet, hırsızlar için önlem alsın. Suçlular yakalandıkları zaman hemen bırakılmasın. Denetimli serbestlik olmasın." diye belirtti.

Alkış, "Kısıtlama günlerinde aklımız dükkanlarımızda kalıyor ve ne kadar güvenlik önlemi alınıyor bilemiyoruz. Pandemi sürecindeyiz. Bu süreçte elektrik, su ve kira giderleriyle uğraşırken bir de bu hırsızlık olaylarıyla karşılaşıyoruz. Can güvenliğimiz yok, endişeliyiz." dedi.

"Devlet sivrisinekle uğraşmasın, bataklık kurutulsun"

Esnafın paranoyaklaşmak zorunda kaldığını belirten Alkış, "Devlet sivrisinekle uğraşmasın, bataklığı kurutsun. Nitekim bu işin çözümü caydırıcı cezaların verilmesidir. Dükkanımıza gelenlerin gaspçı, hırsız ya da müşteri olma ihtimalini düşündüğümüz tedirgin bir hayat yaşıyoruz. Artık her şeyden ve herkesten şüphe eder olduk, psikolojimiz bozuldu." ifadelerini kullandı.

Murat Yoldaş

Soyguncular tarafından öldürülen Sinan Yoldaş'ın amcasının oğlu olan Murat Yoldaş, kuzeninin katledilişini anlattı.

Yoldaş, "Gelen silah sesi üzerine amcaoğlumun dükkanına gittim. Katiller dükkâna girdikleri gibi çocuğun göğsüne silah sıkıyorlar. Annesinin bağırması üzerine ancak yetiştik. Tezgâhın arkasına yığılan kuzenim için ambulans çağırdık, gelmedi. Bizde taksi ile hastaneye götürdük. Hastanede vefat etti." diye konuştu.

"Yaşadığımız acıyı en iyi Vali bilir"

Yetkililerin yaşanan soygun olayını inceleyip açığa kavuşturması gerektiğini ifade eden Yoldaş, "Artık bu olaylar rutinleşmeye başladı. Eskiden devletin içine çöreklenmiş FETÖ'nün, Diyarbakır da hırsızlığa veya teröre alan açtığını, suçluların bulunmasına engel olduklarını biliyorduk. Şu anda devlet kendi görevini neden yapmıyor? En kalabalık cadde de esnaf gündüz vakti saldırıya uğrayıp katlediliyorsa devletin bu durumu irdelemesi lazım. Sayın Cumhurbaşkanı'na ve İçişleri Bakanı'na ve Sayın Vali'ye sesleniyorum. Vali'mizin annesi vefat etmiş. Kendisine taziyelerimizi sosyal medyadan ilettik. Yaşadığımız acıyı en iyi Vali bilir." diye konuştu.

Yoldaş, "Emniyetten talebimiz bu cürmü işleyen katillerin bir an önce ivedilikle yakalanmaları ve adalete teslim edilmeleridir. İnsanlar artık kime güveneceklerini şaşırdılar. Uyuşturucu tacirlerine, hırsız ve yan kesicilere karşı vatandaş ne yapsın? Devlete, İçişleri Bakanı'na ve Sayın Vali'ye çağrım bu olayı çözsünler." dedi.

"Hırsızlığa yönelik caydırıcı bir ceza olması lazım"

Batı'dan ithal edilen yasaların yetersiz kaldığına dikkat çeken Yoldaş, "Yasalarda caydırıcılık yok. Hırsıza yönelik caydırıcı bir ceza olması lazım. Eğer kanunlar Batı'dan ithal edilmişse ve özümüzdeki yasalar uygulanmıyorsa biz bu işin ceremesini daha çok çekeriz. Esnaf kendi canından korkuyor. Dün yaşanan olayda esnaf, soyguncuların elinde silah olduğundan dolayı müdahale edemedi." ifadelerini kullandı.

Yoldaş, "Yetkili organların kendi nezdinde iyice düşünmesi lazım. Sen devletsin ve memuruna maaş veriyorsun. Hep birlikte uyuşturucu ve hırsızlık gibi sorunlara kafa yormaları lazım. Eğer bu işi yapamıyorlarsa aldıkları maaş haramdır ve hak etmiyorlar. Benim elimde yetki olsa suçluları ıslah etmek ile birlikte dünya ve ahiretlerini kurtarmak için çalışmalar yapardım. Bu şekilde çözümler üretmeliyiz." dedi.

"Sahabe şehrinde bu tür vakalar istemiyoruz"

Diyarbakır'ın sahabe şehri olduğunu hatırlatan Yoldaş, kentte yaşanan gayri ahlaki sorunların bir an önce çözüme kavuşturulmasını istedi.

Yoldaş, "Sahabe şehri Diyarbakır gibi kadim memlekette; hırsızlık, uyuşturucu ve fuhşiyatın had safhada olmasından mustaribiz. Kamera kayıtlarını elinde bulunduran polis, benden kendilerine yardımcı olmamı istiyor. Halbuki batıda maskeyle hırsızlık yapanlar ertesi gün kelepçelenip yakalanıyor. Biz bu tür çalışmaları Diyarbakır'da da istiyoruz. Elinde her türlü imkanı bulunduran devletin bu hırsızları yakalamasını görmemiz gönlümüzü rahatlatır. Devletin dini adalettir. Adaletli olmaları lazım." dedi. (İLKHA)