Kamuoyunda tepkilere neden olan ve TBMM Adalet Komisyonunda kabul edilen, Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi ile ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan DEVA Partisi Siirt il Başkanı ve Avukat Umut Dayanan, bu durumun, derneklerin de Belediyeler gibi kayyumlar eliyle yönetilmesine bir olanak sağlayacağını ifade etti.
TBMM Adalet Komisyonunda kabul edilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesi beklenen kanun teklifinin, başlığıyla ilgisi olmayan pek çok konuda düzenlemeler içerdiğini belirten Dayanan, kanun teklifinin Meclisten aynen kabul edilmesi halinde, Anayasa Mahkemesinde iptal edilme ihtimalinin yüksek olacağını kaydetti.
"Bu kanun teklifi ile avukatların adeta devlete hafiyelik yapması isteniyor"
Özellikle Dernekler ve Avukatlık Kanunu'nda yapılmak istenen değişikliklerin Anayasa’nın birden fazla maddesine aykırılık teşkil ettiğini ifade eden Dayanan, kanun teklifi ile avukatların sır saklama yükümlülüğünün ortadan kaldırıldığına dikkat çekti.
Türkiye’nin yararına olacak bir düzenleme olacağına inanmadığını ve bu yanlıştan bir an önce dönülmesi gerektiğini ifade eden Dayanan, şunları söyledi:
“Kanun teklifi ile avukatların müvekkilleri ile adına yapacağı taşınmaz alım, satım, şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi durumlarda, mal varlığının yasa dışı yollarla elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir durumun bulunması halinde bu işlemleri Mali işleri Araştırma Kurumuna (MASAK) bildirme zorunluluğu getirmektedir. Bununla, avukatların bir yönü ile devlete hafiyelik yapması isteniyor. Bu da avukatlık kanunundaki sır saklama yükümlülüğüne aykırılık teşkil ediyor ve bir yönüyle avukatın müvekkilini ihbar eden bir duruma getiriyor."
"Bu kanun Anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırıdır"
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sevk edilen 6 kanunda değişiklik ön öngören 43 maddelik düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğunu ifade eden Dayanan, "Kanun teklifi ile bir dernek üyesi olabilmeniz engellenmek isteniyor.” dedi
Kanun teklifinin içeriğinin, bağlı olduğumuz insan hakları sözleşmelerine ve edinilmiş haklara çok aykırı olduğunu dile getiren Dayanan, “Kanun teklifinde dikkat edilmesi gereken ikinci husus ise terör, uyuşturucu gibi suçların herhangi birisinden hüküm giyilmesi halinde, caza infaz edilmesine rağmen, bu kişinin bundan sonraki süreçlerde bile hiçbir şekilde dernek yöneticisi olamayacağı ön görülüyor. Bu, vatandaşların örgütlenme hakkına, Anayasaya, aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları sözleşmesine aykırılık teşkil etmektedir. Hükümlü olduğunuz süre bittikten sonra bir dernek üyesi olabilmeniz bu düzenleme ile engellenmek isteniyor.”
"Kanun, dernekleri, belediyeler gibi kayyımlar eliyle yönetilmesine bir olanak sağlayacak"
İçişleri Bakanı tarafından hakkında terör finansmanı suçları ya da uyuşturucu suçları gibi gerekçelerle soruşturma açılan STK yetkililerinin, doğrudan görevden alınabileceğini ifade eden Dayanan, derneklere bu şekilde kayyım atanabileceğine dikkat çekti.
Dayanan, "Kişi hakkında bir soruşturma başlaması halinde, belki de soruşturma takipsizlikle sonuçlanacak, belki soruşturma sonunda ceza davası açılacak ve ceza davasının sonunda beraat alacak. Ama buna rağmen kişi hakkında soruşturma açıldığını andan itibaren, İçişleri Bakanlığı, kişiyi dernek üyeliğinden uzaklaştırılabilecek. Bunu yeterli görmediği takdirde bu derneklerin yönetimlerine kayyım atayabilecek. Gecikmesinde sakınca bulunması durumunda da derneğin geçici olarak faaliyetten alıkoyarak mahkemeye başvuracak ve mahkeme de 48 saat içerisinde kararını verecek. Bu kanun teklifi, derneklerin de belediyeler gibi kayyımlar eliyle yönetilmesine bir olanak sağlayacak.” diye konuştu.
"Dernekler üzerinde siyasi bir vesayet kurulacak"
Dernek ve vakıfların yardım faaliyetleri ve örgütlenme özgürlüğünün ciddi şekilde kısıtlanacağına dikkat çeken Dayanan, son olarak şunları söyledi:
“İçişleri Bakanlığının dernekler üzerinde siyasi bir vesayet kurması sağlanmaya çalışılıyor. Bunu doğru bulmuyoruz. Teklifin aynen yasalaşması durumunda başta insan hakları, kadın hakları, mülteci hakları çocuk hakları gibi alanlarda faaliyet gösteren dernek ve vakıflar, çeşitli hukuk dernekleri, sosyal mücadele yürüten dernekler ile sosyal yardım için fon kaynakları kullanan derneklerin tümü tek imza ile kapatılma riski ile karşılaşacak. Bu konuda açılacak idari davalar yıllar alacağı için pratikte hızlı kapanmaya zemin hazırlayacaktır. Kanun teklifinin, Mecliste aynen kabul edilmesi halinde Anayasa Mahkemesinden geri döneceği kanaatindeyim.” (İLKHA)