Kamuoyunda tepkilere neden olan ve önümüzdeki günlerde TBMM’ye getirileceğini belirtilen kanun teklifi ile ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Avukat Halil Kılıç, söz konusu kanun teklifiyle İslami sivil toplum kuruluşlarının yaptıkları çalışmalarının sonlandırılması ve bitirilmesinin hedeflendiğine dikkat çekti.

Kılıç, “16 Aralık 2020'de TBMM gündemine gelen ve sivil toplum kuruluşlarını yakından ilgilendiren “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi”nde öngörülen değişikliklerle İslami yardım kuruluşları başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarının engelleneceğini ifade etti.

“Bu düzenlemeler, İslam'a savaş ilan etmiş ülkelerin talepleri doğrultusunda yapılıyor”

43 maddelik “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edildiğini anımsatan Kılıç, “Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edilip gelen torba yasa içerisinde 4-5 tane kanunda değişiklik öngören düzenlemeler yapılıyor. Bu düzenlemeler, ‘G7 ülkeleri’ dediğimiz İtalya, İngiltere, Fransa ve Japonya gibi İslam'a savaş ilan etmiş ülkelerin talepleri doğrultusunda yapılıyor. Bu kanunla amaç İslami sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarının sonlandırılması ve bitirilmesidir. Tamamen sivil toplum kuruluşu olarak İslami sivil toplum kuruluşları hedef alınmaktadır. Düzenlemelere baktığımızda özellikle yardım faaliyetleri ile ayakta duran ve son dönemlerde Asya, Afrika ve benzeri gelişmemiş ülkelere ciddi yardımlar yapan Türkiye'deki İslami sivil toplum kuruluşlarının önünün kesilmesi amaçlanmaktadır. Türkiye'de yine yardım faaliyetleri ile yardım toplayarak ayakta duran ve yardım götüren kuruluşların Birleşmiş Milletlerin (BM) talepleri ya da güvenlik konseyinin talepleri doğrultusunda terör listesine alınması halinde bütün yardım faaliyetlerinin terör faaliyetleri olarak kabulü gibi çok ciddi sıkıntılı bir sürece gidilmesine sebep olacaktır.” dedi.

“İslami sivil toplum kuruluşlarının kapanması tehlikesi baş gösterecektir”

Doğu Perinçek'in cezaevinden çıktığı günü hatırlatan Kılıç, söz konusu kanun teklifinin, Perinçek’in “Cemaatlerin ve tarikatların kökünü kazıyacağız” sözüne zemin hazırlayacağını belirterek, şunları söyledi:

“Türkiye'de hükümetin de bu manada Doğu Perinçek’in politikalarına teslim olmaya başladığını ve Perinçek'in Ergenekon sürecinden sonra cezaevinden çıkarken İslami cemaatlerin ve tarikatların bitirilmesi noktasındaki çalışmalar yapacaklarını ilan etmesine uygun bir düzenleme olduğunu görüyoruz. Her iki taraftan da esas amaç İslami sivil toplum kuruşlarının önünü kesmektir. Bu yasal düzenleme ile yardımların önü kesildiği gibi İçişleri Bakanlığı tarafından terör faaliyeti yaptığı kabul edilen dernek, sivil toplum kuruluşları ve vakıfların yönetim kurullarının görevden uzaklaştırılması gibi bir durumda söz konusu olacaktır. Bu daha önceki dernekler yasasına aykırı bir uygulamadır. Keyfiyete sebebiyet verecek bir uygulamadır. İslami sivil toplum kuruluşları ve derneklerin büyük çoğunluğunun kapanması tehlikesi baş gösterecektir. Dolayısıyla yardım ve tebliğ faaliyetleri büyük oranda kesintiye uğrayacaktır.”

“İslam'a savaş ilan etmiş bir kapitalist ve emperyalist düzenin temelleri atılıyor”

Kılıç, teklifin mevcut dernek ve vakıfların yardım toplama faaliyetlerinin ciddi şekilde kısıtlayacağını ve dernekler üzerindeki siyasi vesayet sağlayacak yeni düzenlemeler içerdiğini belirterek, “Çünkü yasal düzenlemeler olmadan İslami sivil toplum kuruluşları ya da diğer sivil toplum kuruluşlarının kapatılması, yöneticilerinin görevden alınması, görevden uzaklaştırılması anayasanın ihlali ile edilmesi ile sonuçlanacak. Bunun altyapısı 2018 seçiminden sonra bir kararname ile atıldı. İslami sivil toplum kuruluşların kontrolünde olan dernek ve yatılı yurtların, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından denetlenmesi ile ilgili bir düzenleme sessiz sedasız meclisten geçirilmişti. Akabinde dernek yönetimlerinin görevden uzaklaştırılması, yardım faaliyetlerinin engellenmesi ve hatta bir fırının önüne konulan yardım kutusuna kadar suç kabul edilecek bir düzenleme beraberinde geliyor. İslam'a savaş ilan etmiş bir kapitalist ve emperyalist düzenin temelleri atılıyor. Sessiz sedasız bunun yasal altyapısı hazırlanıyor.” ifadelerini kullandı.

“Bu tür yasal düzenlemeler, insanların üzerinde bir satır ve kılıç gibi duracaktır”

Söz konusu kanun teklifinin şuursuzca yapılan bir düzenleme olduğunu ifade eden Kılıç, hükümetin bu düzenlemeden vazgeçmesi gerektiğinin altını çizerek, “Bugün ellerini kolaylaştırıyor gibi görünse de İslami sivil toplum kuruluşlarını ya da vakıfların ortadan kaldırılmasının kendileri açısından da doğabilecek olumsuz sonuçlarını görebilmelerini arzu ediyoruz. Dolayısıyla terör zaten başlı başına garabet bir suç tipidir, İslam hukuku ve fıtratına aykırı bir suç tipidir. Terör üzerinden suçu olmayan insanların cezalandırılabilmesi, suç ve cezada şahsilik ülkesinin göz ardı edilmesi ve bu defa bunun da şahıslardan sivil toplum kuruluşlarına, tüzel kişilere sirayet etmesi gerçekten tebliğ, diğer çalışmaları ya da faaliyetlerinin tamamını neredeyse bitmesine sebep olacak bir sonuç doğuracaktır. Bunu süreç içerisinde göreceğiz. ‘Bugün biz buradayız, bunun garantisi biziz’ diyebilirler ama sürekli iktidarda kalmalarının bir garantisi yoktur. Dolayısıyla bu tür yasal düzenlemeler, bu milletin özellikle gönülden ahireti kazanmak amacıyla çalışan insanların üzerinde bir satır ve kılıç gibi duracaktır.” şeklinde konuştu.

“Türkiye yasa düzenlemelerini kendi talepleri doğrultusunda yapmalıdır”

Bu düzenlemeden vazgeçilmesi gerektiğini belirten Kılıç, “Türkiye yasa düzenlemelerini kendi talepleri doğrultusunda yapmalıdır. İslam'a savaş ilan etmiş G7, Birleşmiş Milletler ve NATO gibi kuruluşların talepleri ve istekleri doğrultusunda yapmamalıdır. Büyük bir ihtimalle toplumda ciddi bir kırılma başlayacaktır. Çünkü bu yasa kabul edildikten sonra bunun altyapısı hazırlanacak ve seri bir şekilde yardım toplayan bütün cemaatlerin tamamının yöneticilerinin görevden alınması hükümet ya da iktidar muhalifi olan bütün yapılanmaların tasfiye edilmesi gibi bir sürecin başlaması da söz konusu olabilecektir. Bugün olmasa bile en kısa süre içerisinde bu süreç başlayacaktır.” diye konuştu. (İLKHA)