İhvan-ı Müslimin'in, Mısır cunta yönetimi tarafından "terörist" olarak ilan edilmesinin ardından, El-Ezher de bu tutumu destekleyen skandal bir karara imza attı. El-Ezher Uluslararası Elektronik Fetva Merkezi tarafından yayımlanan sözde fetvada, İhvan-ı Müslimin hareketine katılmanın "şer'i olarak yasak" olduğu belirtildi.

El-Ezher tarafından alınan karar ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Şerif Akademi Başkanı Şeyh Abdülhalık Şerif, "Bugün İngiltere ve ABD, İhvan’ı terör örgütü olarak görmüyor. Yalnız diktatörlerin yönettiği Arap ülkeleri, hiçbir işlerinde Allah’ı gözetmeyen alimleri de arkalarına alarak İhvan’ı terör örgütü olarak ilan ediyorlar." dedi.

Şerif, "Bunların yaptığı sadece çocuk gibi oynamaktır. Mısır’da şu anda gelişen olaylar çocukların deniz sahilerinde kumlarla oynadığı oyunlara benziyor. Yapıp yapıp yıkıyorlar. 1950’li yıllarda, Cemal Abdünnasr döneminde, Ezher şeyhi olan Muhammed Hudeyri’ye İhvan’ı terör örgütü olarak ilan etmesi için baskı yapılıyordu. Hudeyri, Ezher Camii’nin minberine çıkarak 'Ben bugüne kadar doğruları söyleyerek yaşadım. Bir lokma ekmek ve bir bardak su bana yeterlidir. Ömrünü şer-i ilimlere adamış biri olarak İhvan’a iftira mı atayım? Bugüne kadar İhvan’ı imtiyaz sahibi, rabbani, mutedil ve adaletli bir cemaat olarak görüyorum.' diyerek minberde tüm işlerinden istifa ettiğini duyuruyor. Aradan uzun yıllar geçti. Abdünnasır tüm İhvan mensuplarını yakaladı." diye konuştu.

"Diktatörlerin yönettiği Arap ülkeleri İhvan-ı Müslimin'i 'terör' ilan ediyor"

1965 yılında dönemin Ezher şeyhi tarafından "Harici İhvan" diye bir kitap yayınlandığını ve ve kitapta İhvan mensubu olanların öldürülmesi fetvasının verildiğini hatırlatan Şerif, "Daha sonra Enver Sedat geldi. İhvan’ı kabullendi ve tanımak zorunda kaldı. O dönemde İhvan’ın genel merkezi ve dergisi vardı. Daha sonra Hüsnü Mübarek geldi. Bir dönem İhvan Cemaati ile iyi geçindi. Daha sonra baskı yapmaya başladı. İşte bunların hepsi birer oyun gibi. İhvan terörist bir cemaat değildir. Bu gerçekliği yansıtmıyor. İhvan bugün dünyanın her yerinde. Bugün İngiltere, ABD İhvan’ı terör örgütü olarak görmeyi kabul etmiyor. Yalnız diktatörlerin yönettiği Arap ülkeleri, hiçbir işlerinde Allah’ı gözetmeyen alimleri de arkalarına alarak İhvan’ı terör örgütü olarak ilan ediyorlar. İhvan’ın hangi teröristliğinden bahsedebilirsiniz? Bugüne kadar ellerine silah almayan bir yapıdan bahsediyoruz. İyiliği emredip kötülükten men ediyorlar. Allah’ın hükümlerini hakim kılmak istiyorlar. İhvan’ı terörist ilan edenlere soruyorum. Bu mudur teröristlik?" şeklinde konuştu.

Bu tür sözde alimlerin dünya tarihi boyunca var olduklarını ve bunların belam olduklarını söyleyen Şerif, "Sultanları ne istese onu yapıyorlar. Bunlar her yerde varlar. Bunlar ahiretlerini başkalarının dünyaları için satıyorlar." dedi.

"İhvan, toplum ve fertlerin sıkıntıya düşmesini istemez"

İnsanların İhvan’ı çok iyi bildiklerini vurgulayan Şerif, "İhvan insan vücudundaki damarlar gibidir. Bugün hangi köye, hangi caddeye hangi mahalleye bakarsanız İhvan fertlerini görürsünüz. Bunlar her türlü iyiliği yaparlar. İnsanları tedavi ederler, onlara yardımlarda bulunurlar, çocukları eğitirler ve insanlara güzel nasihatlerde bulunurlar. Devlet adamları kendi çocuklarını bizim okulumuza getirir bize emanet ederlerdi. O zaman biz nasıl terörist olabiliriz? Biz onların çocuklarını eğitir ve terbiye ederdik. İhvan Cemaati gerçek, İslami bir modeldir. Toplum ve fertlerin sıkıntıya düşmesini istemez. Aşırıcılıktan kaçınırlar. Şer-i delillere dayanmadan birilerini tekfir etmez. Yani bunu ne ile açıklayabilirsiniz? İhvanla baş edemeyince kendileri için ihvanı kötüleyen alimler bulmaya çalışıyorlar." diye konuştu.

"Birçok ihvan mensubu tedavi olamadıkları için cezaevinde vefat etti"

Cezaevlerinde olan ihvan mensuplarının son durumu ile ilgili de konuşan Şerif, cezaevlerinde yaşanan sıkıntıları şu şekilde ifade etti:

"Cezaevindeki İhvan mensupları, ailelerinden, ilaçlardan, tedaviden, davet ve tebliğden, okumaktan, ibadet etmekten ve güzel yemekten mahrum bir şekilde yaşıyorlar. Bu, zulüm üstüne zulümdür. Bir çoğu Coronavirus tedavisi görmedikleri için vefat etti. Masraflarını kendileri karşılamaları teklifinde bulunmalarına rağmen tedavi edilmelerine izin verilmiyor. Zindanlarda 60 binden fazla insan var. Küçücük odalarda 10'ar kişi kalıyorlar. Bunlar nasıl nefes alacak. Bir kişi hasta olsa hepsine bulaşacak. Coronavirus'ten ölenlerin sayısı çok fazla. Ancak tam olarak kaç kişinin vefat ettiği bilinmiyor." (İLKHA)