İHH öncülüğünde 22 STK'nın katılımıyla başlatılan yardım kampanyası MÜSİAD Genel Merkezinde yapılan toplantı ile kamuoyuna duyuruldu.
Yapılan basın açıklamasında, 72 yıl önce yurtlarından çıkarılan Filistinli ailelerin Lübnan'daki mülteci kamplarında kötü hayat şartlarının düzeltilmesi için barınma, beslenme, sağlık, eğitim, istihdam ve altyapı gibi temel insani ihtiyaçların karşılanması gerekliliği vurgulandı.
İnsanlığın ve Filistinli Müslümanların düşmanı olan siyonist işgal rejiminin neden olduğu sorunların giderilmesi için başlatılan yardım kampanyasının basın açıklamasını okuyan İHH Genel Başkan Vekili Hüseyin Oruç, Filistinlilerin toplu olarak evlerinden edildiğini ve evlerinin yıkıldığını ifade etti.
5 milyondan fazla Filistinlinin yıllardır farklı ülkelerde, vatanlarından uzakta kötü hayat koşulları altında yaşamlarını sürdürmeye çalıştığını vurgulayan Oruç, barınma, beslenme, sağlık, eğitim, istihdam ve altyapı gibi temel insani ihtiyaçlarının karşılanmasında zorluklarının yaşandığını belirtti.
"Filistinli mülteciler ne geri dönebildi ne de kalıcı bir çözüm üretilebildi"
Oruç, "1948'de bir yıl boyunca süren ve işgalci israilin kurulmasıyla sonuçlanan savaşta 700 binin üzerinde Filistinlinin evlerinden, köylerinden ve şehirlerinden zorla çıkarılmasının ve yerinden edilmesinin 72. yılındayız. 5 milyondan fazla Filistinli yıllardır farklı ülkelerde, vatanlarından uzakta kötü hayat koşulları altında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. İşgalci israil saldırısının belki en önemli sonucu, yaşamak için topraklarını terk etmek zorunda kalan Filistinli mülteci kardeşlerimizdir. Yoğunluklu olarak Ürdün, Lübnan ve Suriye'de yaşayan Filistinli mülteciler barınma, beslenme, sağlık, eğitim, istihdam ve altyapı gibi temel insani alanlarda pek çok sorunla mücadele etmektedir. Filistinli mülteciler ne vatanlarına geri dönebildi ne de bulundukları bölgelerde yaşadıkları sorunlar için kalıcı çözümler üretebildi." dedi.
"Filistinli mülteciler savaş ve çatışma gibi sebeplerle sürekli evlerini terk etmek zorunda kaldı"
Filistinli mültecilerin yıllardır toplu olarak yerlerinden edildiğini ve bazılarının ise evlerinin yıkıldığını hatırlatan Oruç, "Yıllardır işgal altındaki Filistin topraklarında yaşayan yüz binlerce kişi, israilin topraklarına saldırganca el koyması, hukuka aykırı yerleşim kurma politikaları, ev yıkımları ve Filistinlileri zorla yerinden etmesi sonucunda evsiz bırakıldı. Özellikle Gazze Şeridi'nde gerçekleştirilen hukuksuz askeri saldırılar, Filistinlilerin yerinden edilmesini ve yurtsuzlaştırılmalarını daha da vahim hale getirdi. Ürdün, Lübnan ve yakın zamanda Suriye'de dâhil olmak üzere bölgedeki diğer ülkelerde yaşayan Filistinli mülteciler, silahlı çatışmalar, saldırılar ve şiddet nedeniyle evlerini devamlı terk etmeye zorlandı." şeklinde konuştu.
Yüzyılın ihanetine değinerek Filistinlilerin haklarını yok saymaya yönelik yapılan çalışmaların asla hayat bulamayacağına dikkat çeken Oruç, Lübnan'daki Filistinlilerin vatandaşlık hakkı tanımlanmamasının sorunlarına değindi.
"Lübnan'daki Filistinliler iş, sağlık, eğitim gibi birçok imkândan yararlanamadığı gibi oy kullanma hakları da bulunmamaktadır"
Oruç, "Amerikan ve israil yönetimlerinin 'Yüzyılın Anlaşması' olarak lanse ettiği gerçekte 'Yüzyılın ihaneti' olarak tanımlanması gereken Filistin'in geleceğine dair yapılan plan ise bir israil planı olup, Filistinlilerin haklarını yok saymaya yönelik bir anlaşmadır ve asla hayat bulamayacaktır. Farklı ülkelerde yaşamak zorunda kalan Filistinli mülteciler birçok haktan mahrum olarak yaşamlarını devam ettiriyorlar. Bu ülkelerden biri olan Lübnan'da Filistinli mültecilere "vatandaşlık" hakkı tanınmamakta ve özel bir yabancı grup olarak değerlendirilmektedirler. Lübnan'daki Filistinliler iş, sağlık, eğitim gibi birçok imkândan yararlanamadığı gibi oy kullanma hakları da bulunmamaktadır. Çalışabilecekleri iş alanları ise kısıtlanmış durumdadır." şeklinde konuştu.
"Coronavirus salgını gibi sebeplerle Filistinliler arasında ciddi sağlık problemleri yaşanmaktadır"
Filistinlilerin işsizlik ve yoksulluğun fazlaca yaşandığı ve barınma şartlarının kötü olduğu çeşitli şehirlerdeki kamplarda yaşadığını belirten Oruç, pandemi nedeniyle ciddi sağlık problemlerinde yaşandığını vurguladı.
Oruç, "Bu insanlar işsizlik ve yoksulluk seviyesinin son derece yüksek olduğu, barınma şartlarının çok kötü olduğu çeşitli şehirlerde kurulan 12 ayrı kampta yaşamaktadır. Filistinli mülteciler ayrıca kamunun sağlık hizmetlerinden faydalanamadıkları için uluslararası sivil toplum örgütlerinin yardımlarına muhtaç durumdadır. Fakat aşırı kalabalık kamplar, hijyenik koşulların tesis edilememesi, altyapı yetersizliği, gıdaya ve temiz içme suyuna erişimin çok zor olması ve son dönemde yaşanan Coronavirus salgını gibi sebeplerle Filistinliler arasında ciddi sağlık problemleri yaşanmaktadır." ifadelerini kullandı.
Lübnan'da bulunan Filistinli çocukların devlet okullarına kabul edilmediğini söyleyen Oruç, "Lübnan'daki Filistinli çocuklar devlet okullarına kabul edilmedikleri için eğitimlerine sadece BM'ye bağlı okullarda devam etmektedirler. Sınıf başına 50'den fazla öğrencinin düştüğü bu okullarda öğretmen eksikliği, eğitim araç gereçlerindeki yetersizlik, eğitim için uygun fiziki bir çevre olmaması bu alandaki en temel zorluklardır." dedi.
"Filistinli mültecilerin yaşadığı kamplarda hayat durma noktasına geldi"
Suriye savaşı, Coronavirus ve Beyrut'taki patlama ile birlikte Lübnan'ın ekonomik sorunlar yaşadığını dile getiren Oruç, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Son yıllarda Suriye'de yaşanan savaş sebebiyle 1 milyondan fazla mültecinin Lübnan'a göç etmesi, bütün dünyayı etkisi altına alan Coronavirüs sebebiyle var olan ekonomik durgunluk, Lübnan ekonomisinin can damarı olan Beyrut Limanı'nda yaşanan patlama gibi nedenler ve ülkedeki siyasi istikrarsızlık Lübnan'da çok büyük bir ekonomik krizin yaşanmasına neden oldu. Uzun zamandan beri Birleşmiş Milletler Lübnan Ofisi ve fon sağlayan ülkeler ekonomik nedenlerle Lübnan'daki Filistinli mülteci kamplarına yönelik yardımlarını askıya almak zorunda kaldı. Bundan dolayı tamamen dışarıdan gelen yardımlarla ayakta duran Filistinli mültecilerin yaşadığı kamplarda hayat durma noktasına geldi. Bu kamplarda; bazı bölgelerde metrekareye 4 kişi düşüyor. Bir kişinin dahi geçmekte zorlandığı daracık sokaklar var. Birbirine bitişik yapılan evlerin yüzde sekseni güneş göremiyor. Çok eski ve kalitesiz malzemelerden yapılan evlerin çoğunun genel durumu çok kötü. Bu düzensiz kamplarda elektrik, su ve çöp problemleri insan hayatını tehdit edecek boyuta ulaşmış durumda." ifadelerini kullandı. (İLKHA)