DIŞ HABERLER SERVİSİ –

Kara tarihi boyunca ötekinin varlığına tahammül edemeyiş hikayeleriyle dolu olan Avrupa’da en çok etkilenen elbette ki İslam olmuştur. Müslümanların helal et yemesine dahi tahammül edemeyen Avrupa Birliği’nin (AB) en üst mahkemesi olan Avrupa Adalet Divanı skandal bir karara imza attı. Avrupa Adalet Divanı, Belçika’da Müslüman ve Yahudilerin karşı çıktığı dinî usullerle hayvan kesimi yasağının uygun olduğuna karar verdi. Buna göre Müslümanların ve Yahudilerin dini özgürlüklerini kısıtlayan 2017’de alınan ve 2019’un başında uygulamaya koyulan ‘kesim öncesi hayvanlara şok verilmesi’ uygulaması yürürlükten kaldırılmayacak.

Belçika’da Flaman bölgesinde “kesim öncesi hayvanlara şok verilmesi” uygulamasına karşı çıkan bazı Müslüman ve Yahudi sivil toplum kuruluşları Anayasa Mahkemesine başvurmuştu. Belçika Anayasa Mahkemesinden Adalet Divanına giden konu hakkında açıklanan kararda, dinî amaçlı olanlar dahil kesimlerde hayvanların iyiliğinin sağlanması için AB üyesi ülkelerin “kişilerin temel haklarını ihlal etmeden” kesilecek hayvana şok verilmesini isteyebileceği belirtildi. Avrupa Adalet Divanı, Belçika’daki Yahudi ve Müslümanların “dinî kurallarına aykırı bir şekilde, hayvanların kesim sürecinde bayıltılmalarını isteyerek, dinî haklarını ihlal ettiği” yönündeki iddialarını ise reddetti.

Belçika nüfusunun yaklaşık yüzde 6’sını oluşturan Müslüman ve Musevi toplumlar, hayvanların şoklanmadan ve uyutulmadan kesilmesini yasaklayan kararın, iki toplumun dinî özgürlüklerini kısıtladığını ve toplumlara saygısızlık olduğunu savunuyor. Müslümanların “helal”, Musevilerin ise “koşer” olarak adlandırdığı kesime göre hayvanların kesilmeden önce sağlığı ve bilincinin yerinde olması gerekiyor. Kesimden önce hayvanların şoklanması ise buna mâni teşkil ederek Müslüman ve Musevi toplumların tükettiği helal ve koşer ürünlerin elde edilmesini engelliyor.

Mahkemenin kararı, Avrupa Birliği’nde helal ve koşer şartlarına uygun bir şekilde hayvan kesimine karşı bir yasa dalgasına yol açabilecek bir emsal teşkil etmesi bakımından önem taşıyor. Avrupa’daki kesim düzenlemeleri, ön bayıltma olmadan kesimi yasaklıyor, ancak dinî gerekçelerden dolayı istisna yapılıyor. Bu düzenlemeler, hayvanların sözde acı çekmesini azaltmak için ülkelerin kendi yasalarını belirleyebileceğini de belirtiyor.

MAHKEMENİN İDDİASI: “KURBAN KESİMİNE MÜDAHALE EDİLMİYOR”

Avrupa Adalet Divanı kararında, hayvanların bayıltılmasını gerektiren yasalar ile “hayvan refahına verilen önem ile Yahudi ve Müslüman inananların dinlerini ifade etme özgürlüğü arasında adil bir denge kurulduğunu” belirtti.

Mahkeme söz konusu yasa ile “dengelenme sağlanması” ifadesine gerekçe olarak yasanın “tersine çevrilebilir bayıltmaya” izin verdiğini açıkladı. Mahkeme yasanın kesim eyleminin kendisini değil, “kurban kesim eyleminin sadece belirli bir yönünü sınırladığını ve bu nedenle dinî uygulamaya müdahale olarak sayılmadığını” kaydetti.

Mahkeme söz konusu bu topluluklar için et üretiminin yasaklanmasının hayvan hakları ile Yahudiler ve Müslümanların hakları arasında adil bir denge olduğuna hükmetti ancak ana akım Müslüman ve Yahudi otoritelerin, hayvanların kesilmeden önce herhangi bir şekilde bayıltılması işlemine cevaz vermediği dikkate alınmadı.

BAŞSAVCININ TAVSİYELERİNE ZIT KARAR ALINDI

Mahkeme bu kararıyla, davalara tarafsız bir şekilde hukuki danışmanlık yapan Avrupa Adalet Divanı başsavcısının fikrine ters olarak alışılmadık bir adım da atmış oldu. Avrupa Adalet Divanı Başsavcısı Gerard Hogan eylül ayında yaptığı açıklamada, AB üyesi devletlerin “hayvanların kesimlerine izin vererek Müslüman ve Yahudilerin derin dinî inançlarına saygı duymak zorunda olduklarını” ve Müslüman ve Yahudilerden hayvanların kesim sürecinde bayıltılmalarını istemenin AB’nin sağladığı dinî garantilerin özünden ödün vermek olacağını söylemişti.

“KONUNUN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”

Konuyla ilgili olarak konuşan Belçika İslam Temsil Kurumu (Exécutif des Musulmans de Belgique) Başkanı Mehmet Üstün, helal kesim konusunda hukuki mücadeleye sonuna kadar devam edeceklerini söyledi.

Üstün, Flaman Bölgesi’nin dinî usullere göre kesim yasağı getiren yasasının Avrupa hukukuna uygunluğuna ilişkin Avrupa Adalet Divanı tarafından verilen kararın Belçika İslam Temsil Kurumu, Belçika İslam Koordinasyon Kurulu ve Avrupa Müslümanları için büyük bir hayal kırıklığına yol açtığını söyledi.

Belçika İslam Temsil Kurumu konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamasında Avrupa Adalet Divanının kararı tüm beklentilerin ve Başsavcısının görüşlerinin aksine olduğu belirtildi.

Avrupa Komisyonunun da Flaman yasağının Avrupa hukuku ile çeliştiği görüşünde olduğu hatırlatılan basın açıklamasında “Sonuç olarak, Avrupa Adalet Divanı, Avrupa genelinde savunmasız azınlıklara karşı sembol bir mücadele yürüten siyasi akımların üzücü mantığını benimsiyor gibi görünüyor. Müslümanlar şimdi Belçika Anayasası’nın sağladığı güçlü insan hakları korumasına umutlarını bağlayarak Belçika Anayasa Mahkemesinin akl-ı selimin genel algıların önüne geçmesini sağlayacağı inancını taşımaktadır.” ifadelerine yer verildi.

Mevcut dinî kesim tekniklerinin bayıltma tekniklerine tam anlamıyla bir alternatif oluşturduğu ve halk sağlığının korunması, gıda güvenliği ve hayvan refahı gereklilikleriyle de mükemmel bir şekilde uyum sağladığı da açıklamada belirtildi.

Açıklamada ayrıca “Hoşgörülü bir toplumda, belirli toplulukları damgalamadan, hayvan refahı konusunda toplumun tüm kesimleriyle birlikte çalışmak önemlidir. Empati ve karşılıklı anlayış, ortak değerlerimizin merkezinde yer almalıdır. Müslümanlar, hukukun üstünlüğünün hâkim olacağı inancını taşımaya devam edeceklerdir.” denildi.

YAHUDİLER DE TEPKİLİ

Aynı zamanda Avrupa Yahudi Kongresi’nin başkan yardımcısı olan Belçika’daki Yahudi Kuruluşları Koordinasyon Komitesi Başkanı Yohan Benizri, “Vatandaşların temel insani ve medeni haklarından mahrum bırakıldığında hiçbir demokrasi olamaz. Bu yanlışı düzeltmek için her yasal başvuruyu takip etmeyi planlıyoruz.” dedi.

Amerika Yahudi Topluluğu da kararın ardından yaptığı basın açıklamasında kararı “şok bir karar” olarak nitelendirdi.

BELÇİKA’DA 2017’DE BAŞLAYAN HELAL KESİM YASAĞI SÜRECİ

Parlamentonun 2017 yılında Belçika’nın Flaman ve Fransızca konuşanların ağırlıklı yaşadığı Valonya bölgesinde helal kesim yasağının yürürlüğe girmesinin ardından ülkedeki Müslüman ve Musevi toplum sert tepki göstermişti. İslam inancında “helal”, Yahudi inancında “koşer” olarak bilinen hayvanların şoklanmadan ve uyutulmadan kesilmesine getirilen yasaklar, ülkedeki Müslüman ve Yahudi toplumu rahatsız etmişti.

Belçika nüfusunun yaklaşık yüzde 6’sını oluşturan Müslüman ve Musevi toplumlar, hayvanların şoklanmadan ve uyutulmadan kesilmesini yasaklayan kararın, iki toplumun dinî özgürlüklerini kısıtladığını ve toplumlara saygısızlık olduğunu savunuyor.

Kararın, Flaman bölgesinde kabul edilmesinin ardından yasağa karşı Belçika İslam Temsil Kurumu (Exécutif) ve Belçika İslam Koordinasyonu gibi çeşitli kuruluşlar Belçika Anayasa Mahkemesinde dava açmıştı. Yahudi cemaatler de karara karşı ayrı bir dava açmıştı. Belçika Anayasa Mahkemesi de hem Müslümanlar hem de Belçika’daki Yahudi Kuruluşları Koordinasyon Komitesi tarafından açılan davayı, yasaların AB düzenlemelerini ihlal edip etmediğini belirlemek için Avrupa Birliği Adalet Divanı’na göndermişti.

HİTLER'LE GÜNDEME GELEN YASAK BELÇİKA İLE BİRLİKTE 7 AVRUPA ÜLKESİNDE UYGULANIYOR

Avrupa'da 1933'te Adolf Hitler'in Almanya'da şoklanmadan hayvan kesimini yasaklamasıyla yoğun olarak gündeme gelen uygulama, AB Adalet Divanı’nın aldığı bu son kararla kesin bir şekilde helal kesimin yasaklandığı Belçika dışında bir de İsveç, İsviçre, Norveç, İzlanda, Danimarka ve Slovenya'da bulunuyor. Diğer yandan Fransa, Almanya, Avusturya, Hollanda, Yunanistan, İspanya, Estonya, Finlandiya ve Polonya gibi ülkelerde dini adetlerin yerine getirilmesi söz konusu olduğunda şoklanmadan kesime izin veriliyor.