İSTANBUL - Başakşehir Çınar Kongre Merkezi`nde düzenlenen program, Kur`an`ı Kerimi okuma Dünya birincisi Bünyamin Topçu`nun Kur`an ziyafeti ile başladı. Kur`an tilavetinin ardından sinevizyon gösterimiyle şubat ayında şehit olan bazı İslam kahramanlarının hayatları sunuldu. Özgür Kudüs Platformu sözcülerinden araştırmacı yazar Murat Haliç açılış konuşması yaptı. Şubat ayının neden şehadet ayı olduğunu anlatan Haliç, bu ayda birçok İslam kahramanın canını Allah için kurban verdiğini söyledi. Özellikle son yüzyılda şubat ayında büyük katliamların yaşadığını ifade eden Murat Haliç, "şubat ayı şehadet ayıdır. Çünkü son yüzyılda İslam ümmeti birçok alimini, önderini, rehberini kurban vermiştir. 20. yüzyılda İslam ümmetinin parçalandığı ancak uyandığı ve kendini toparlamak için çabaladığı bir zamandır" dedi.
 
ŞUBATTA BÜYÜK KATLİAMLAR YAŞANDI
Zalimlerin nice büyük katliamı şubat ayında işlediğini dile getiren Haliç, "zalimler en fazla bu ayda katliam yapmıştır. Esasen şehit olmanın bir tarihi yoktur. Nice İslam kahramanı sair zamanlarda canını Allah`a kurban vermiştir. Ancak birçok azizimiz, İslam kahramanımız, öncü İslami şahsiyetler şubat ayında şehit edilmiştir. Bundan dolayı bu ay şehadet ayı olarak ilan edilmiştir"

Haliç, düzenledikleri etkinliklerle Şehitlik ve Şahitlik kavramlarının daha iyi anlaşılması için gayret gösterdiklerini belirterek, "Bu iki kavramın maalesef içi boşaltılmıştır. Bu iki kavramın yeniden asıl anlamlarını kazanması için ve bu iki kavramın hayatımıza yansıması için bu kavramları işliyoruz" diye konuştu.

Konuşmasının sonunda Hasan El Benna, Ali Şeriati, Şeyh Said ve İbni Teymiye gibi şehitlerden özlü sözler aktaran Haliç, aktardığı özlü sözlerle şehitlerin hayata ve şehadete bakış açılarını anlattı.


Haliç`in açılış konuşmasının ardından Grup Özlem şehadeti anlatan ezgiler okudu. Okunan ezgiler salonda duygulu anların yaşanmasına neden oldu.
 
NASIL YAŞADIYSA ÖYLE ŞEHİT OLDU
Okunan ezgilerin ardından Filistin Alimler Birliği Başkanı Ebul Hayr, Filistin şehitlerini anlatan bir konuşma yaptı. Tarih boyunca İslam davasının şehitlerin kanıyla beslendiğini belirten Ebul Hayr, tarihin hep böyle devam ettiğini söyledi. Filistin şehitlerinin sayılarak bitirilemeyeceğini dile getiren Ebul Hayr, şeyh Ahmet Yasin`in hayatında kesitler sundu. Şeyh Ahmet Yasin`in mütevazı bir hayat sürdüğünü belirten Ebul Hayr, "Çok mütevazı bir hayatı vardı, zahit gibi yaşardı. Öyle derme çatma bir evde otururdu, evinin damı tenekedendi. Oysa onun elinde imkânlar vardı. İsteseydi lüks bir evde yaşayabilirdi. Ama o bunların hepsinin boş olduğunu biliyordu. O zenginliğin Allah katındı olduğunu söylüyordu."
 
Şeyh Ahmet Yasin`in en büyük arzusunun şehit olmak olduğunu belirten Ebul Hayr, "Ahmet Yasin öyle bir hayat yaşadı ki bu hayat herkese örnektir. İnsan hayatını nasıl yaşarsa sonu da öyle olur. Onun şehadeti de yaşamı gibi oldu. Gece teheccüt namazını kılmış, camide sabah namazını kılmış ve oruçlu bir şekilde tekerlekli sandalyesinde şehit edildi. Siyonistler onun tekerlekli sandalyesinde korkuyorlardı. İşte o nasıl yaşadıysa öyle şehit oldu.
 
"BEŞ OĞLUMU DA ŞEHİT VERMEYE HAZIRIM"
Muhammed Ebul Hayr`ın ardından şehit Selami Yurdan`ın ağabeyi Recai Yurdan, şehidi anlatan bir konuşma yaptı. Bosna`ya gitmeden önce şehit Selami`nin dayalı döşeli bir evi, arabası ve iş yerinin olduğunu belirten Recai Yurdan, şehidin Bosna`ya gidiş öyküsünü şöyle anlattı: "Bir gün babamın yanına gelerek yurt dışına ticaret amaçlı çıkacağını söyledi. Yurt dışına gitmeden önce kendine özel bir elbise hazırlamıştı ve bana, inşallah bu elbise benim kefenim olur, dedi. Ve dediği gibi oldu, gitti ve en güzel ticareti yaptı."
 
Şehidin haberi geldiğinde babasının büyük bir metanet gösterdiğini dile getiren Recai Yurdan, şehit Selami`nin şehadetini de şöyle anlattı: "Selami şehadetinden önce yanındaki arkadaşlarına bir vasiyet bırakmış. Vasiyetinde, eğer şehit olursam cenaze namazını Beyazıt camiinde kılsınlar ve beni Bosna`daki Osmanlı mezarlığına gömsünler, demiş. Şehit, tek kurşunla şehit oldu. Şehadet anında söylediği tek söz, Allah`u Ekber, olmuş. Şehadet haberi geldikten iki gün sonra Beyazıt camiinde gıyabi cenaze namazı kılındı. Babam orada yaptığı konuşmada benim 5 oğlum daha var. Onları da bu uğurda şehit vermeye hazırım, dedi ve kendisi de Bosna`ya gitti. Selami`nin şehadetinin ardından birçok kişi Bosna`ya cihada gitti."
 
HER ZAMAN ŞEHADETİ ARZULARDI
Daha sonra kürsüye Mavi Marmara Şehidi İbrahim Bilgen`in oğlu İsmail Bilgen çıktı. Babasının hiçbir İslami çalışmadan geri durmadığını belirten Bilgen, babasının her zaman zor zamanlarda ortaya çıktığını ve üstlendiği bütün görevleri eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini söyledi. Babasının 30 yaşında itibaren yoğun bir şekilde şehadeti arzuladığını belirten İsmail Bilgen, her hacca giden arkadaşından kendisinin şehit olması için dua etmesini istediğini anlattı.
 
MUHAKKAK Kİ O ŞEHİTTİR
Mavi Marmara gemisine binmeden önce babasının bütün işlerini bitirip arkasında iş bırakmadığını da belirten İsmail Bilgen, gemiye binmek için de çok çaba sarf ettiğini belirtti. Gemide de görevlendirme yapıldığında yaşlı olduğu için kendisini güvenli kat olan ikinci kata verdiklerini ancak babasının bunu kabul etmeyerek en üst katta görev almak istediğini belirtti. Babasının her zaman arzuladığı şeye kavuştuğunu ve bunun için ailece mutlu olduklarını belirten İsmail Bilgen, "Babam zaman zaman rüyalarımıza gelerek şehit olduğunu söylüyor. Buna kalben inanıyoruz ve babamın yokluğuna üzülmüyoruz" dedi.
 
GAYRETLİ VE FEDAKÂR BİR İNSAN
Son olarak sahneye 5 Mayıs 2011`de şehadet şerbetini içen şehit Ubeydullah Durna`nın arkadaşı Saim Yüksek çıktı. Hakkari`de mürted örgüt PKK yandaşlarının İslami hassasiyeti olan insanlara hayat hakkı tanımadığını vurgulayan Saim Yüksek, mürted örgüt yandaşlarının nerede bir Müslüman görseler saldırdıklarını, hakaret ettiklerini kısacası Müslüman şahsiyetli insanlara rahat vermedikleri söyledi. Böyle bir ortamda şehit Ubeydullah`ın büyük bir azimle çalıştığını söyleyen Saim Yüksek, "Çok gayretli ve fedakar bir insandı. Yüksekova`da Mustazaflar ile Dayanışma Derneği şube olduktan sonra dernek başkan yardımcısı oldu. Kendisi ihtiyaç sahibi olmasına rağmen yardım komisyonu başkanlığı yapıyor ve ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırıyordu" dedi.

Şehit Ubeydullah`ın sıkça şehadeti dillendirdiğini ve büyük bir arzuyla şehadeti istediğini dile getiren Yüksek, hayatını da bir şehit gibi sürdürdüğünü belirtti. Yüksek, "Dilinden şehadeti hiç eksik etmezdi. Çocuklarını da bu ahlak ile yetiştirdi" ifadelerini kullandı.
 
Yapılan konuşmaların ardından Dost-Der tiyatro grubu İskilipli Atıf Hoca oyununu sahneledi. Tiyatronun ardından program sona erdi. (Hamza Toprak - İLKHA)