PARİS (AA) 

Fransız Mediapart internet sitesinde yayımlanan açık mektupta, başkent Paris çevresinde ve çeşitli kentlerden 70 belediye başkanı, başkan yardımcısı ve yetkilisi, hükümetin Müslümanlara yönelik politikasını eleştirdi.

Mektupta, son dönemde yaşananların ardından Fransız hükümetinin, terörle mücadele yöntemini tekrar değerlendirmek yerine ifade ve dernek özgürlüğüne saldırı politikası izlediği belirtildi.

"Hükümetin, Fransa'daki Müslümanlara karşı yürüttüğü kampanya her birimize yönelik saldırıdır." ifadesi kullanılan mektupta, ülkedeki saldırıların Müslümanları suçlamak için araçsallaştırıldığı kaydedildi.

Mektupta, ülkede yaşanan son gelişmelerin, Müslümanlara ve Müslüman derneklerine karşı baskı kurmak için bahane olarak kullanıldığı vurgulandı.

Fransız hükümetinin, Müslüman derneklerine baskın yaptığı ve bir camiyi kapattığı ifade edilen mektupta, İçişleri Bakanı Gerald Darmanin'in 50 kadar derneğe denetleme yapıldığını açıkladığı hatırlatıldı.

Mektupta, ülkede öğretmenin öldürüldüğü olayla bağlantısı olmadığı belirlenmesine rağmen Müslüman insani yardım derneği Barakacity ve Müslümanlara yönelik ayrımcılığa karşı çalışmalar yapan Fransa İslam düşmanlığı ile Mücadele Kolektifi'nin kapatıldığı aktarıldı.

İslam düşmanlığı karşıtı tutum sergileyen Mediapart gibi medyaya, aşırı solcu Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi (LFI) gibi siyasi partilere karşı da kampanya yürütüldüğü kaydedilen mektupta, Fransız hükümetinin, Darmanin'in aracılığıyla Müslümanlara ve onları savunanlara mesaj vermeye çalıştığı belirtildi.

Mektupta, Fransız hükümetinin bu eylemlerinin ırkçı ve anayasaya aykırı olduğu vurgulandı.

Durumun kötüleşmesine izin verilmemesi gerektiği vurgulanan mektupta, şu ifadeler yer aldı:

"Fransız hükümeti faşizmde boğulurken ellerimiz bağlı şekilde oturmayacağız. Laiklik adına yapılanlar aslında Müslüman vatandaşlara yönelik ayrımcılık ve insanlık dışı muameledir. Fransa'daki durum ciddi. Ülkeyi faşizme sürükleyen, Müslümanlara ve İslam'a karşı bu saplantı sona ermelidir."

Mektupta, uluslararası toplum ve kuruluşlar ile insan hakları savunucularının bu duruma karşı pozisyon alması gerektiği belirtildi.

"Eğer sessiz kalırsak, sevdiğimiz ve değer verdiğimiz ülke, aşırı sağın ve teröristlerin yararına olacak şekilde ırkçılık ve nefret tuzağına daha fazla düşecek." yorumu yapılan mektupta, Fransız hükümetine insan hakları konusunda hesap sormanın zamanı geldiği kaydedildi.

Mektupta, Fransa'nın faşist ülke haline gelmesi durumunda Avrupa Birliği'nin en karamsar saatlerini yaşayacağı ifade edildi.