Muhammet Şerif / Haber-Analiz

Gündoğdu açıklamasının devamında şunları da paylaştı: "Ak Parti hükümetinden gereğinin yapılmasını isteyeceğiz. Artık görev hükümetindir. Siyaset kurumunundur, TBMM’nindir."

Evet, Sayın Ahmet Gündoğdu toplanan 12 milyon üç yüz bin imzanın her birinin resmi makamlara yapılan bir başvuru niteliğinde sayılması gerektiğini ve bundan böyle iş yapması gerekenlerin iktidarı ellerinde bulunduranlar olduğunu ifade ediyor.

Hiçte haksız değil, zira üç dönemdir iktidarı ellerinde bulunduranlar bu sorunu çözeceklerini vaat etmişlerdi seçim öncelerinde… Hatta sadece kamuda değil, diğer tüm alanlarda başörtü yasağının kaldırılacağını ifade etmişlerdi.

Maalesef yaptıkları bu açıklamaları unutmuş olacaklar ki, üç dönemdir iktidarda bulunmalarına rağmen başörtü sorununu çözmüş değiller ve başörtü sorununun önündeki engeller hala önümüzde durmaktadır.

Ayrıca, birçok bacımızda başörtü taktıklarından dolayı mağduriyetler yaşamış, bazı öğretmen ve öğrenci kardeşlerimiz hiç hak etmedikleri cezalar almışlardır.

Bu mağduriyetlerin bir kez yaşanmaması, başörtülü bacıların bir daha okul kapılarında bekletilmemeleri, sürgüne gönderilmemeleri, tecrit ve tehdit edilmemeleri için yapılması gerekenleri birçok hassasiyet sahibi kişi ve kurum defaatle dile getirdi.

Ancak halen başörtülü bacılar haksız uygulamalar ve dayatmalar ile karşı karşıya kalmakta, hak etmediği halde ceza ve uyarılar almakta, okuldan okula sürgün edilmeye devam etmektedirler.

Rehber TV’nin Ana Haber bültenine de konu olan ilköğretim 7. sınıf öğrencisi Şura Çelik bacımızın dördüncü kez sürgün edilmesi olayı, yaşanan "ideolojik dayatmaların son versiyonu" olarak önümüze çıkmaktadır ne yazık ki.

Bu gibi uygulama ve dayatmaların bir sonu gelmeyecek mi? Milletinin tamamına yakınının inançlı olduğu ülkemizde, bu gibi "menfur hadiseler"e karşı resmi kurumların bir girişimi olmayacak mı acaba?

Ak Partinin kurulduğu ve Kasım seçimlerinin startının verildiği günlerde, "Başörtülü kızlarımıza zulüm yapılıyor. Başörtü meselesi bizim namus meselemizdir. Bu sorunu çözmek bizim namus borcumuzdur. Bizim görevimiz bunları çözmektir" diyen Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın açık açık yapılan bu zulüm karşısında bir açıklaması olmayacak mı?

2002 seçim öncesi Isparta mitinginde, "Bu hükümet temel hak ve özgürlükler konusunda samimi değildir. Eğer samimi olsalardı hala milletin kılık, kıyafet ve inancıyla uğraşmazlardı. Bu ülke insanlarının, temel hak ve özgürlüklerini garanti altına alacak bir hükümete ihtiyacı var" diyen Başbakanın bir tepkisi ya da mağduriyet yaşayan Şura Çelik bacımıza bir destek ziyareti olmayacak mı?

Aslında çok şey istediğimin farkındayım: Üç dönemdir mütedeyyinlerin çoğunluğundan büyük oylar alarak iktidar olan bir partinin genel başkanından ve yardımcısından, başörtü taktığı için mağdur edilen mütedeyyin bir ailenin inançlı çocuğuna sahip çıkmalarını ve mağduriyetinden dolayı destek ziyaretinde bulunmalarını istiyorum.

Olacak iş mi? Bugüne kadar sayın başbakan ne zaman başörtü taktığından dolayı mağdur edilen bir bacımıza destek ziyaretinde bulundu ve ismini meclis kürsülerinden zikretti ki, şimdi Şura Çelik kardeşimiz için böyle bir açıklamada ve ziyarette bulunsun.

Ne başbakandan ne Arınç’tan ne de hükümet sözcülerinden böyle bir açıklama gelmeyeceğini ve Başbakanın Şura bacımızı ziyaret etmeyeceğini biliyorum ki böyle bir açıklama gelir ve ziyaret yapılırsa çok şaşırılır.

Ancak, ileriki gün ya da aylarda 2023 hedefleri peşinde olan hükümet kanadından, "Allah’ın emri gereği örtünen kızlarımızın bir daha mağduriyetler yaşamaması için bedeli ne olursa olsun başörtü sorununu çözeceğiz" minvalinde açıklamalar gelirse çok şaşırmamak gerekir.

Olmaz demeyin sevgili okurlar! İnanın olur, çok daha fazlası da olur. Bu insanlar değil miydiler, seçim önceleri seçmenlere türlü türlü vaatlerde bulunanlar? İşsizlik, darbe anayasası, terör sorunu, başörtü meselesi gibi öncelik arz eden sorunları kesin çözeceklerine dair sözler verenler?

O halde "Olmaz! Böyle bir açıklama yapmazlar" dememek lazım. Çünkü Mart 2014 yerel seçimleri öncesi Ak Partiyi özellikle doğu ve güneydoğuda çok zorlu bir dönem bekliyor.

Son yıllarda izledikleri yanlı ve yanlış politikalar, sisteme uyma ve rejimin zulüm üzerine bina edilmiş ideolojisini sürdürme adına çıkardıkları yasa ve yönetmelikler, Amerika ve AB’nin çıkarları doğrultusunda yaptıkları siyasi ve ticari anlaşmalar sebebiyle halkın çoğunun tepkisini çektiklerinden yeni bir atak geliştirmeleri, seçmeni cezp edecek "yeni seçim vaatleri" bulmaları gerekecek.

Bunlardan bir tanesi; İmralı süreciyle başlayan görüşmeler sonucunda "PKK’yı silahsızlandırmak" diğeri ise daha öncelerde de çözeceklerine dair söz verdikleri "başörtü sorunu" olacaktır kanaatimce…