4 Aralık tarihinde yapılan ilk oturum ile başlayan asgari ücret belirleme toplantıları, işçi işveren ve hükümet yetkililerinin katılımıyla gerçekleşecek olan bir dizi toplantı sonucunda aralık ayı sonunda asgari ücret için nihai karar verilecek.

Asgari ücretin belirlenmesi için Asgari Ücret Tespit Komisyonu ve tarafların da içerisinde yer aldığı toplantılarla belirlenecek olan asgari ücretle ilgili yazılı açıklama yapan HAKSİAD Marmara Koordinatörlüğü; işçi, işveren, işsizlik, pandemi süreci, kısa çalışma ödeneği, sokağa çıkma kısıtlamaları gibi birçok konuya değindi.

"İşçi ve işverenin memnun olacağı bir karar bekliyoruz "

Marmara Koordinatörlüğü adına açıklama yapan Yusuf Kiraz, "HAKSİAD olarak, her şeyden önce 7 milyon çalışanı ilgilendiren bir karar olmakla beraber işverenlerin de gözetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Zira işveren de işçi de bir fabrikadaki makinanın dişlileri gibi birbirini tamamlayan unsurlardır. Dolayısıyla her iki tarafın da memnun olacağı bir karar bekliyoruz." dedi.

"Hem sağlığımızı hem de ekonomiyi koruyacak yeni yöntemler hayata geçirilmelidir"

Devletin işverenler üzerindeki ağır vergi yüklerini hafifletmesi gerektiğini belirten Kiraz, "Dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan pandemi sürecinden çıkmış değiliz. Çok ağır bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçte ekonomimiz büyük kayıplar verdi, veriyor. Bu süreçte hükümet iyi bir sınav veremedi, iş insanlarının ve esnafların sıkıntılarına çoğu zaman maalesef kör ve sağırı oynadı. Asgari ücret ile çalışan işçi kardeşlerimizin gelişmiş ülkelerdeki çalışanlarla aynı şartlara kavuşabilmesi tabiki hepimizin en büyük ümididir. Zira bunun için de her şeyden önce devletin işveren üzerindeki yükü hafifletmesi gerekiyor. Şu anda devlet, işverenin alacaklarını sadece erteliyor. Bizim beklentimiz bu alacakların silinmesi ya da geniş çaplı destek verilmesidir. Ağır mali yükler altında ezilen işveren bir yandan da Coronavirus önlemlerinden etkileniyor. Tabiki sağlık her şeyin başı fakat bu son alınan önlemler, ekonomik hayatı bitirme noktasına getirdi. Çoğu firma ve esnaf bu yasaklardan dolayı kepenk kapatmak zorunda kaldı. Doğal olarak işsizlikte de ciddi bir artış meydana geldi. Üretimlerine son vermeyen firmalar ise mecburen kısa çalışma ödeneğine başvurdu. Peki, bu ödenek yeterli mi? Tabiki yetersiz ve ne işçiyi ne de işvereni memnun ediyor. Hem sağlığımızı hem de ekonomiyi koruyacak yeni yöntemler hayata geçirilmelidir." diye konuştu.

"Devletimiz üretimi arttırmak istiyorsa doğal kaynaklarımıza dayalı, milli sermaye ile girişimciyi desteklemeli"

Devletin üretimi durdurup işçilere maaş vermek yerine sıkı denetimlerle üretimin artmasına katkıda bulunması gerektiğini vurgulayan Kiraz, "Unutulmamalı ki, işveren ve işçi birbirini tamamlayan unsurlardır. Bu ikisinin arasında 3 unsur vardır. İş görme, ücret ve bağımlılık. İşveren ne kadar kazanırsa o kadar ücret verir. Yüksek ücret alan işçinin ise işveren ve işine bağımlılığı artar. Asgari ücret belirlenirken işveren de göz önünde bulundurulmalı, gerçeği yansıtmayan enflasyon oranlarına bakılmadan reel verilere göre belirlenmelidir. Daha yüksek bir ücret için tabiki üretim gereklidir. Üretim için de doğal kaynaklar, sermaye, emek ve girişimci gerekiyor. Devlet üretimi arttırmak istiyorsa doğal kaynaklarımıza dayalı, milli sermaye ile girişimciyi destekleyen, emeğe gerçek değerini verecek genişletici politikalar uygulamalıdır. Karşılaştırmalı üstünler teorisinde olduğu gibi hangi alanlarda uzmansak o alanda yoğunlaşmalıdır. Verimli topraklara sahip ülkemizde en az sanayi kadar tarım da desteklenmelidir. ABD’ye baktığımızda tarım ihracatında birinci sırayı almakta, onu da Hollanda takip etmektedir. Buradan şunu anlıyoruz ki, bir ülke hem tarım hem de sanayi ülkesi olabilir." şeklinde konuştu.

"İşveren üzerindeki vergi yükü azaltılmalı, her iki tarafı memnun edecek bir karar alınmalı"

HAKSİAD olarak devletten beklentilerinin işçi ve işvereni memnun edecek bir karar verilmesi olduğunu söyleyen Kiraz, son olarak şunları kaydetti:

"Beklentimiz, her iki tarafı memnun edecek, işverenin sırtındaki yükü azaltacak, işçinin ise satın alma gücünü artıracak bir ücret belirlemesidir. Ayrıca bizim beklentimiz; devletin asgari ücret üzerinden aldığı vergileri kaldırması ya da sembolik bir rakam almasıdır. Bu sembolik rakamın asgari ücretlinin aldığı maaşın yüzde 3’ünü geçmemelidir. Umarız bu kötü günler çok yakında geçer. Ümit ediyoruz ki en kısa zamanda başta sağlık sektörü olmak üzere ekonomide ve diğer alanlarda da başarımızı dünyaya kanıtlarız." (İLKHA)