ADIYAMAN - Tesettür Seferberliği Platformu (TESSEP) üyesi Kahta Çağrı-Der Başkan Yardımcısı Hasan Aruk dernek binasında yaptığı basın açıklamasında, başörtüsünün tüm alanlarda serbest bırakılması gerektiğini belirtti.
İmam hatip dışındaki okullarda başörtüsünü yasaklayan yeni kılık kıyafet yönetmeliğinin, başörtü düşmanlarının eline kanuni dayanak verdiğini belirten Aruk, başörtüsüne Yüksek Öğrenim haricindeki diğer eğitim kurumlarında ve çalışma hayatında, yasak getirilmesinin çelişki olduğunu ifade etti.
Öğrencilerin okuyacağı Kur`an-ı Kerim`de başörtüsü emredilmiyor mu?
Halkın yüzde 99`nun Müslüman olmasına rağmen başörtüsünün hala kamu, kurum ve kuruluşlarda serbest olmayışının acı bir tablo olduğunu belirten Aruk, "Müslümanlar inançlarını özgürce yaşayamamaktadırlar. Hükümet iktidara geldiğinde seçim vaadi olarak "Bu örtü sorununu ancak biz çözeriz" demesine rağmen, çözüm noktasında hiçbir ciddi adım atmamıştır. Ve en son çıkardığı yönetmelikle sorunu daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir.
Halkın yüzde 99`nun Müslüman olmasına rağmen başörtüsünün hala kamu, kurum ve kuruluşlarda serbest olmayışının acı bir tablo olduğunu belirten Aruk, "Müslümanlar inançlarını özgürce yaşayamamaktadırlar. Hükümet iktidara geldiğinde seçim vaadi olarak "Bu örtü sorununu ancak biz çözeriz" demesine rağmen, çözüm noktasında hiçbir ciddi adım atmamıştır. Ve en son çıkardığı yönetmelikle sorunu daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir.
Müslüman kız çocuklarının tesettürüne getirilen yasaklama, okullara seçmeli Kur`an ve Siyer dersi koymanın da göz boyamadan öte bir anlam ifade etmediğini bu yasak ortaya koymaktadır. Kur`an ve Siyer dersinde isteyen kız öğrencilerin başlarını örteceği söyleniyor. Öğrencilerin okuyacağı Kur`an-ı Kerim, Müslüman kadın ve kızların örtünmelerini emretmiyor mu? Hayatı işlenen Hz. Resulullah (sav) Müslüman kız ve kadınları örtünmeye çağırmıyor mu?" dedi.
Yeni kılık kıyafet yönetmeliğinde `Başlar açık olacak` ibaresini kullanılarak başörtüsünün İmam Hatip Okulları ile Kur`an-ı Kerim ve siyer dersleri dışında yasaklandığına dikkat çeken Aruk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hal böyle iken kelime oyunlarıyla Müslüman halkı yanıltıcı beyanlarını, ahlaki ve etik bulmadığımız gibi, onların bu hileli tutumlarını deşifre edip tesettüre karşı yasakçı tutumlarının hakikatini olduğu gibi halkımızın dikkatine sunarak halkın doğru bilinçlenmelerini temin etmeye aralıksız devam edeceğiz. Bu yasakçı ve zalimane genelge ile eski genelge arasında bir farkın olmadığını söylüyoruz. Hatta AKP Hükümeti bu konuda diğer hükümetlerin yapamadığını/yapmadığını yapmış, yasak netleştirilmiştir. Bu iyi bilinmelidir ki bir ferdin dahi olsa inanç hürriyetinin kısıtlanmasını insan haklarının en temeli olan kısma bir saldırı olarak değerlendiriyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz."
"Zalim Saddam ve Hafız Esad bile hicaba el uzatmamıştır"
Halepçe`ye zehirli hardal gazı atan Saddam`ın, Hama`yı yerle bir eden Hafız Esad`ın ve benzerleri zalimlerin dahi hicaba el uzatabilecek cesaretleri bulamadığını ifade eden Aruk, hicaba el uzatmanın, Müslümanların dokunulmazlarına, kutsallarına el uzatmaktan farksız olduğunu belirtti.
Hükümetten ve yetkililere seslenen Aruk, taleplerini şöyle sıraladı:
"1 - Halkımızın inancını yaşamalarına engel olan bu anlamsız ve darbe mahsullü yönetmelikleri ivedilikle kaldırmalı anayasal güvence altına alınmalıdır.
2 - Her türlü inanç özgürlüğüne ters düşen maddeler anayasadan çıkarılmalıdır.
3 - Tesettürün kayıtsız ve şartsız her mekanda serbest kılınmasını anayasal güvence altına alınmalıdır.
4 - Müslüman halkın örf, adet ve değer yargılarına ters düşen gençliğimizin ahlak ve kültürel değerlerini dinamitleyen her türlü rezaleti mubah kılan ortamların ortadan kaldırılması ve Müslüman halkın talepleri doğrultusunda düzenlenmesi temin edilmelidir.
5 - Tüm dünyada zararları dillendirilmekte olan karma eğitim sisteminden biran önce vazgeçilmelidir.
6 - Her gün, ne anlama geldiğini dahi bilmeyen çocuklarımıza dayatılan ve tamamen ırkçılık kokan `Andımızdan` vazgeçilmelidir.
7 - Okullarda mescit ihtiyacının giderilmesi için ve ibadetlerini yerine getirebilmek için, her okulda mescit açılmalıdır.
8 - 10 Kasım törenleri başta olmak üzere her türlü dini değerler kategorisine girecek olan saygı duruşu, heykel ve resimler önünde durma ve ölmüş kişilere Ey Ulu diye başlayan konuşmaların yapıldığı törenleri zorunlu olmaktan çıkarılmalıdır. Zira bu tarz törenleri İslam inanışına aykırı buluyoruz. Hele hele bunların ilkokul çağındaki çocuklara dayatılması ise tam bir garabet olarak değerlendiriyoruz. Bu tarz törenlere herkesin katılmasını zorunlu kılmaktan vazgeçilmesini, bunun tamamen isteğe bağlı bırakılması gerekmektedir."
Halepçe`ye zehirli hardal gazı atan Saddam`ın, Hama`yı yerle bir eden Hafız Esad`ın ve benzerleri zalimlerin dahi hicaba el uzatabilecek cesaretleri bulamadığını ifade eden Aruk, hicaba el uzatmanın, Müslümanların dokunulmazlarına, kutsallarına el uzatmaktan farksız olduğunu belirtti.
Hükümetten ve yetkililere seslenen Aruk, taleplerini şöyle sıraladı:
"1 - Halkımızın inancını yaşamalarına engel olan bu anlamsız ve darbe mahsullü yönetmelikleri ivedilikle kaldırmalı anayasal güvence altına alınmalıdır.
2 - Her türlü inanç özgürlüğüne ters düşen maddeler anayasadan çıkarılmalıdır.
3 - Tesettürün kayıtsız ve şartsız her mekanda serbest kılınmasını anayasal güvence altına alınmalıdır.
4 - Müslüman halkın örf, adet ve değer yargılarına ters düşen gençliğimizin ahlak ve kültürel değerlerini dinamitleyen her türlü rezaleti mubah kılan ortamların ortadan kaldırılması ve Müslüman halkın talepleri doğrultusunda düzenlenmesi temin edilmelidir.
5 - Tüm dünyada zararları dillendirilmekte olan karma eğitim sisteminden biran önce vazgeçilmelidir.
6 - Her gün, ne anlama geldiğini dahi bilmeyen çocuklarımıza dayatılan ve tamamen ırkçılık kokan `Andımızdan` vazgeçilmelidir.
7 - Okullarda mescit ihtiyacının giderilmesi için ve ibadetlerini yerine getirebilmek için, her okulda mescit açılmalıdır.
8 - 10 Kasım törenleri başta olmak üzere her türlü dini değerler kategorisine girecek olan saygı duruşu, heykel ve resimler önünde durma ve ölmüş kişilere Ey Ulu diye başlayan konuşmaların yapıldığı törenleri zorunlu olmaktan çıkarılmalıdır. Zira bu tarz törenleri İslam inanışına aykırı buluyoruz. Hele hele bunların ilkokul çağındaki çocuklara dayatılması ise tam bir garabet olarak değerlendiriyoruz. Bu tarz törenlere herkesin katılmasını zorunlu kılmaktan vazgeçilmesini, bunun tamamen isteğe bağlı bırakılması gerekmektedir."
Aruk son olarak, "Müslüman bacılarımızın inançları gereği taktıkları başörtüsünden dolayı maruz kaldıkları bu zulümleri ve baskıları kınıyor. Ayrıca iktidarda olduğu halde Müslümanların inançlarını yaşamalarına mani olan engelleri kaldırmaya niyeti olmayan ve "isteseydik başörtüsünü serbest bırakırdık, ama yapmadık" diyebilen devlet bakanlarını Allah`a havale ediyoruz" dedi. (Mehmet Eren - İLKHA)