Engellilere yönelik sadece yılın bir gününde söylenen klişe sözlerden rahatsızlık duyduklarını belirten Buğday, çelenk sunma ile başlayan, akşam yemeğiyle biten soğuk protokoller yerine engellilere hayatı kolaylaştırmanın yollarının aranması gerektiğini ifade etti.

Buğday, "3 Aralık Dünya Engelliler Günü yıllardır söylüyorum bundan böyle empati günleri olarak anılmalı. Camianın içinden gelen biri olarak birçok bürokrat, STK temsilcisi, siyasiler, hatta sayısız engelli dernek başkanları tanıyorum. Bilgiden yoksun açıklamalar yapan yetkililer, bıkmadan usanmadan her yıl 3 Aralık gününü kutluyorlar. Kutlamak ne demek, neyin kutlaması? Sormak lazım bu güne özel açıklama yapanlara. Sorsanız o özel günün tarihçesini bilmezler." dedi.

"3 Aralık'ta okunan klasik basın bültenleri okunmamalı"

Her yıl tekrarlanan aynı ifadelerden rahatsızlık duyduklarını belirten Buğday, "Empati günleri olsun dememdeki maksat; bir önceki yıl ile bu yıl arasında neler yapıldığının konuşulması gereklidir. Tozlu raflardan alınan bir önceki yıla ait olan 3 Aralıklarda okunan klasik basın bültenleri okunmamalı. Yeni şeyler söylemek lazım, hayatı kolaylaştırıcı, insan onuruna yaraşır, fırsat eşitliğinin sağlandığı projeler hazırlanmalı. Çıkarılan yasalar uygulanıyor mu? Sormak lazım, yasalar bir yere kadar, önemli olan zihinlerin değişmesidir. 3 Aralık'larda bunlar konuşulmalı.  Engelliler ve aileleri diyor ki: Mozoleye çelenk koymakla, saygı duruşu okunup, istiklal marşından sonra akşam yemek yenilen ve sırtı sıvazlanan engelliler olmak istemiyoruz.   Artık kabuk çatlamıştır, bu güne kadar imkânsız gibi görünen pek çok şeyin hiç de imkânsız olmadığını zaman göstermiştir. İmkânsız surlarını aşarak imkânsızlık şehrini fethettik diyorum."  ifadelerini kullandı.

"Adıyaman da Engellilerle ilgili kayda değer iyileşmeler söz konusu olmamaktadır"

Kentlerde engellerine yönelik ciddi çalışmaların olmadığını belirten Buğday, şöyle devam etti:

Bu gün gelinen noktada Adıyaman'da engellilerle ilgili kayda değer iyileşmeler söz konusu olmamaktadır. Erişebilirlik ve ulaşabilirlik sıkıntıları hala süregelmektedir. Engelli bireylerimiz ve ailelerinin önlerindeki engellerin kaldırılması için kendilerine fırsat verilmesi, yerel yönetimlerde ve mahalli idarelerde söz sahibi, yönetilen değil yöneten konumda, katılımcı, üretken, sosyal devlet yapısında bireyler olmak için mutlaka engelli insanlarımızın inandıkları dava uğruna siyasette var olduklarını ispatlamalı, haklarını arama noktasında karar mekanizmalarında bulunmaları gerekmektedir. Bu gün gelinen noktada gerçekten en son çıkarılan özürlüler yasası ile cumhuriyet tarihinde ilk kez engelliler alanında devrim niteliği taşıyan bir yasaya engelli vatandaşlarımız kavuşmuştur.

"Önemli olan zihinlerin değişmesi"

Yasalarında bir yere kadar olduğunu ancak zihinlerin yaşama ve insan dair güzelliklere hazır hale gelmesi gerektiğini vurgulayan Buğday, "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Hiç bir kişi kurum dernek, engelliler üzerinden istismara yönelik eylemlerde bulunamayacak. Cumhuriyet tarihinde ilk kez 2005 yılında çıkarılan 5378 sayılı Engelliler Yasası var. Yıllardır ihmal edilen ve her fırsatta ötelenen adeta görmezden gelinen engelli sorunlarının çözülmesi noktasında çok büyük bir fırsat olarak görüyorum. Önemli olan aslında zihinlerin değişmesi yasalar bir yere kadar değil mi?  Göstermelik çalışmalar değil, somut, ciddi, ulaşılabilir, projeler üretmek ve engelliler ile ilgili engelli vatandaşların direk belediyede kendileri ile muhatap olabilecekleri birimler kurmak ve yasalara kanunlara uygun hareket etmektir, Tek gayemiz var, yıllar sonra bize tanınan bu hak ve olanakları kullanarak yasaların gereğini yerine getirerek, diğer sağlıklı vatandaşlarımız gibi eşit hak ve özgürlüklerden yararlanmaktır. Temel misyonumuz ayrımcılık karşıtlığı ve adaletsizliğin ortadan kaldırılmasıdır." şeklinde konuştu. (İLKHA)