Tarihselcilik saplantısı ilahiyatçı Mustafa Öztürk'e olmadık şeyler söyletiyor. Kur'an merkezli düşünmek yerine sözde akılcılığı referans aldığını söylese de kamuoyuna yansıyan videosundaki herzeleri yenilir yutulur cinsten değil.

Öztürk ve o düşüncedekiler İslam ümmetinin büyük bir kısmını her ne kadar düşünememekle suçlasa da tarihselci bataklık vahyin olağanüstü mesajını kavrayamadığından saçmalama derekesine düşmek zorunda kalacaktır.

Öztürk her ne kadar cesaretle açığa koymak istemese de cümlelerinden Kuran'ın tahrif edildiğine ve Allah sözü olmadığına inandığı anlaşılıyor.

Bu Allah dili olabilir mi? İnsani dil olmaz mı? Olabilir kelimeleri Öztürk'ün anlayışını ele vermektedir.

Peki Kur'an'ı İlahi bir kitap olarak tanımak zorunda mıdır?

Elbette değildir ama İlahiyat'ta ders vermesi engellenmelidir. Zira yukarıdaki cümleler ilahiyatların kuruluş amacına da Müslümanlık şuuruna da uymaz.

Tarihselci Öztürk Kur'an'da onlarca ayette firavundan bahsedilmesini nasıl değerlendirir acaba? Yoksa -haşa- o ayetlere de mi ihtiyaç yoktur!

Eğer birazcık rasyonalist saplantılarından kurtulabilselerdi As Bin Vail'in de Firavunun' da Nemrud'un da aynı zamanda sonrakilere bir temsil olsun, ibret vesikası olsun diye anlatıldığını anlardı.