Partisinin il başkanlar toplantısı öncesi gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erbakan, deprem, Katar ile ticari antlaşmalar, enflasyon ve eğitim sistemiyle ilgili konuştu.

Türkiye’de en önemli gündem maddelerinden bir tanesinin deprem olduğunu belirten Erbakan, İzmir ve Elazığ'da meydana gelen depremleri hatırlatarak, "Uzmanların da ifade ettiği gibi yakın gelecekte İstanbul Marmara Bölgesinde büyük yıkıma sebep olabilecek bir depremin ayak seslerinin duyulduğu da açık bir gerçektir. Böyle bir tablo karşısında herkesin dile getirdiği ‘deprem değil tedbirsizlik ve ihmal öldürüyor’ sözünü burada bizlerde tekrar ediyoruz. Türkiye’de bu kadar deprem yaşanmasına rağmen neden tedbirlerin alınmadığını soran Erbakan, "Deprem için gerekli tedbirler alınmıyor. Şehirlerimizde imar planları yapılırken büyük ölçüde rant kaygısı nedeniyle zemin özellikleri yeteri kadar dikkate alınmıyor. Sulak yerlerde fay hatları üzerinde ve uygun olmayan yerlerde yapılaşmaya ve hatta çok katlı binalara maalesef ki izin veriliyor. Bunun sonucunda da depremler çok sayıda can kaybetmemize maalesef ki neden oluyor." diyerek hükümetin politikasını eleştirdi.

Borsa İstanbul'un yüzde 10 hisselerinin satılması

Borsa İstanbul'un yüzde 10 hissesinin Katar'a devri ile ilgili de değerlendirmede bulunan Erbakan, "Varımızı yoğumuzu satarak veya millete yük yükleyerek değil Allah'ın ülkemize vermiş olduğu nimetleri kaynağa dönüştürerek kaynak üretmek ve bunlar ile millete hizmet etmek mecburiyetindeyiz." ifadelerini kullandı.

Satış işleminin şeffaflık ilkesine aykırı şekilde gerçekleştirildiğini söyleyen Erbakan, "Borsa İstanbul'un yüzde 10 hisselerinin satılması millete artık yük yüklenemeyeceği için, borçlanmaya da gidilemeyeceği için eldeki kalan son varlıkları satma yoluna gidilmesidir. Bu nedenle hükümete uyarıda bulunuyoruz artık bu yolun sonu çıkmaz sokaktır. Ayrıca bu satış şeffaflık ilkesine de uygun değil. Hisselerin hangi şartlar ile satıldığı ne kadar bedelle satıldığı hiçbir şekilde kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Ancak kesin rakam bilinmemekle birlikte Borsa İstanbul A.Ş. yüzde 10'luk hissenin tahmini olarak 150 ila 200 milyon dolara satıldığı ifade edilebilir. Bu noktada şu gerçeği de hatırlatmamız gerekir ki bu satış, Kasım ve Aralık aylarında faiziyle birlikte 11 milyar dolar, önümüzdeki 1 senelik süreçte 170 milyar dış borç geri ödemesi yapmak zorunda olan Türkiye ekonomisinin derdine derman olamaz. Bir başka deyişle bu satıştan elde edilen gelir borç- faiz ekonomisi canavarının dişinin kovuğuna yetmez." dedi.

"Bir devletin itibarı memur ve işçisinin yaşam standardıyla ölçülür"

TÜİK'in kasım ayında açıkladığı yıllık enflasyon oranı yüzde 11.9 olarak gerçekleştiğini hatırlatan Erbakan, milyonlarca memura verilecek zam oranın aslında zam olmadığını, memurun alım gücünün her sene eridiğini, memur maaşlarının; açıklanan gerçek olmayan enflasyon rakamları altında ezildiğini ifade etti.

"Eğitim sistemimiz Amerikan Emperyalizmine teslim edilmiştir"

Erbakan, "Ülkemizin içinde bulunduğu darboğazı bir fırsat olarak gören ABD, CHP'nin Tek Parti iktidarı olduğu 27 Şubat 1946 tarihinde Türkiye ile bir kredi anlaşması imzalıyor. Tarihe Kahire Anlaşması olarak geçen bu anlaşmaya göre Türkiye'ye bir miktar borç vermesi karşılığında Amerika'nın eski demode 2. dünya savaşı artığı teçhizat ve askeri malzeme satılması kararlaştırılmıştır. Maalesef anlaşmanın içerisine yerleştirilen asıl zehir ile Milli Eğitim Bakanlığımız Amerikan Emperyalizmine adeta teslim edilmiştir. Yine bu anlaşma doğrultusunda 1950 yılında yapılan yeni bir anlaşma ile 'Türkiye ve ABD Hükümetleri Arasında Eğitim Komisyonu Kurulması Hakkındaki Anlaşması yani Fullbright Anlaşması ile Milli Eğitimimiz dış güçlerin vesayetine teslim edilmiştir. Bu anlaşma ile Türkiye Fulbright Eğitim Komisyonu yani 'Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu' kurulmuştur. 4 Türk ve 4  Amerikan vatandaşından oluşan bu komisyonda son karar merciği olarak ABD Büyükelçisi ve daha da ileri sorunda ABD Dışişleri Bakanlığı olarak belirleniyor." dedi.

"Milli Eğitimi Geliştirme Komisyonu adı altında büyük çoğunluğu Amerikalılardan oluşan bir komisyon kuruluyor"

Konuşmasının devamında Erbakan, "Yani Milli Eğitimimizi ABD Dışişleri Bakanlığına bağlamış oluyoruz. Yine bu operasyonlar doğrultusunda Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Milli Eğitimi Geliştirme Komisyonu adı altında bu sefer büyük çoğunluğu Amerikalılardan oluşan bir komisyon daha kuruluyor. Ve sözde Milli Eğitimi Geliştirme Komisyonu'nun yıllar içerisindeki marifetiyle ilkokul, ortaokul, lise ve hatta üniversite eğitiminin içi boşaltılıyor. Ahlaki ve manevi eğitim önceliğinden uzak materyalist eğitim müfredatı dayatılıyor. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı kuruluşu kısa adı Pisa’nın öğrenci kalitemize verdiği notlar ortadadır. Öğretim kalitesi açısından 130 ülkeden 97. sırada olduğumuzu ortaya koyan Dünya Ekonomik Forumu raporu ortadadır. Türkiye 21. asra geldiğimiz şu günlerde eğitim kalitesi açısında Kamboçya, Nikaragua ve Tanzanya ile aynı seviyede bir eğitim kalitesine sahiptir. Yine Amerikan kontrolündeki bu komisyonun üniversitelerimizi getirdiği seviye ortadadır. Dünyada İlk 500 üniversite içine çoğu yıllar üniversitelerimiz girememektedir."

"Eğitim ve öğretim sistemimizi müfredatımızı gerçekten milli bir hale getirin"

Cumhurbaşkanına seslenen Erbakan, son olarak şunları aktardı:

"Buradan Cumhurbaşkanımıza da sesleniyoruz; eğitim ve kültür alanında başarısız olduklarını itiraf eden Cumhurbaşkanımıza diyoruz ki her şeyden önce eğitim ve öğretim sistemimizi müfredatımızı gerçekten milli bir hale getirin, Amerika ile yapılan bütün bu anlaşmaları bir an evvel ortadan kaldırın. Fullbright Anlaşması hâlâ yürürlüktedir ve Amerika veya dış güçlere bugün veya yarın istedikleri müdahaleyi yapma imkanı açıkça sunmaktadır. Fullbright Anlaşması her yıl birkaç yüz öğrenci akademisyen göndermek adına 27 milyon öğrencimizi ifsad eden geleceğini karartan akıl dışı bir anlaşmadır. Milli Görüş'ün temsilcileri olarak biz çok iyi biliyoruz ki bir ülkenin asıl zenginliği topu tankı tüfeği değil Milli ve manevi değerlerine bağlı ilim sahibi evlatlarıdır." (İLKHA)