Önemli açıklamalarda bulunan Diyanet İşleri Başkanı Görmez`in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle;
"Bir ırkı, bir dili dışlamak, hor görmek bütün insanlığa ve Allah`a karşı işlenen bir suçtur…"
Dillerin renklerin ve ırkların farklılığını Allah`ın, yaratıcı kudretin yeryüzündeki ayeti olarak belirlenmiştir. Kurandan bir bölüme, bir satıra onun varlığını bize simgelediği için nasıl ayet diyorsak insanların renklerinin farklılığı, dillerinin farklılığı, ırklarının farklılığı da böyledir. Herhangi bir şekilde herhangi bir rengi, herhangi bir ırkı veya dili dışlamak ötekileştirmek, küçük görmek, hor ve hakir görmek ise hem bütün insanlığa karşı hem de bütün insanlığın yaratıcısına karşı işlenen bir suç olarak nitelendirilmiştir.
"Evrensel olan bir din sadece tek bir dil ile tebliğ edilemez…"
Din bir rahmet mesajı ve bütün insanlığa tebliğ edilmek üzere gönderilmiş. Bütün peygamberler bu dini insanlara tebliğ etmek için gönderilmişlerdir. Yaratıcı isteseydi; dini ve vahyi çok çeşitli yollarla bize iletebilirdi. Ama içimizden bir beşer seçti ve o beşere vah yederek bunu bildirdi. O beşerin de bir rengi var, o beşerin de bir ırkı var, o beşerin de bir dili var… İlk muhatap kitlenin kullandığı dille İslam dinini anlaşılır kıldı. Sadece İslam dini için değil, diğer bütün ilahi dinler için de bu söz konusudur. Dinlerde bir ibadet dili olmuştur, bir de tebliğ. İbadet dili Cenabı Hakk`ın emrettiği ibadetleri yerine getirirken okuduğumuz bazı özel dualardan ibarettir. İşte Süryanice, Aramice, İbranice ve Arapça orijinal vahyin dilleri olduğu için ibadet halinde biz o dillere başvuruyoruz. Namaz kılarken biz Fatiha`yı okurken orijinal metninden okuyoruz ama namaz biter bitmez elimizi açtığımızda yirmi dört saat Cenabı Hak bize hangi dili verdiyse biz o dil ile Allah`a yalvarırız. Bunda bir sorun yok. Ama bu dinin rahmet mesajının insanlara iletilmesi lazım. Eğer bu din evrensel bir din ise sadece bir dil ile onu anlatma imkânına sahip değilsiniz. Bütün dillerde onu ifade etmeniz gerekiyor.
"Ara dönemlerde yaşanan psikolojik bariyerler hariç bu ülkede Kürtçe vaaz konusunda sorun yaşanmamıştır…"
Cuma namazlarında bir vaaz vardır bir de hutbe. Cuma namazından önce veya sonra insanlara öğüt vermek, insanları aydınlatmak için anlatılan bilgilere biz vaaz diyoruz. Bugüne kadar ara dönemler hariç bu ülkede özellikle köylerde, kırsal kesimlerde Kürtçe konuşan kardeşlerimize din adamlarımızın vaazlarını Türkçe dışında yapmalarında hiçbir sorun yaşanmamıştır. Ama ortada bir realite var. Ben de Güneydoğuluyum… Vaaz dediğimiz öğütler Türkçe de yapılabilmiştir, Siirt`te, Mardin`de Arapça olarak yapılabilmiştir. Bingöl`de Zazaca yapılmıştır… Tabi ki Türkiye`nin, ülkemizin resmi dili olan, hepimizin ortak iletişim aracı olan Türkçe olarak da yapılmıştır.
Kutlu Doğum…
2010 yılında Hz. Peygamber ve Merhamet Eğitimi başlığını işledik. Geçen yıl 2012 yılında Hz. Peygamber Kardeşlik Ahlakı ve Kardeşlik Hukuku konusunu işledik. Bu yıl insan onurunu seçtik. Çünkü özellikle Afrika`da, Orta Doğu`da, dünyanın muhtelif yerlerinde, ticarette, siyasette insanoğlunun onurunu zedeleyen, insanoğlunu onursuzlaştırma çaba ve gayretlerinin çok öne çıktığına şahit oluyoruz. Din ve Peygamber insanı yüceltmek için gelmiştir. Yeniden o nur ile nasıl onurlandığımızı, bugün de yine o nurun mesajıyla nasıl onurlanmamız gerektiğini ve insan dediğimiz varlığı yüceltmek için, onu onurlandırmak için ne tür mesajlar verebiliriz, bütün arkadaşlarımızla birlikte bu çabanın içerisinde olacağız. (İLKHA)
"Bir ırkı, bir dili dışlamak, hor görmek bütün insanlığa ve Allah`a karşı işlenen bir suçtur…"
Dillerin renklerin ve ırkların farklılığını Allah`ın, yaratıcı kudretin yeryüzündeki ayeti olarak belirlenmiştir. Kurandan bir bölüme, bir satıra onun varlığını bize simgelediği için nasıl ayet diyorsak insanların renklerinin farklılığı, dillerinin farklılığı, ırklarının farklılığı da böyledir. Herhangi bir şekilde herhangi bir rengi, herhangi bir ırkı veya dili dışlamak ötekileştirmek, küçük görmek, hor ve hakir görmek ise hem bütün insanlığa karşı hem de bütün insanlığın yaratıcısına karşı işlenen bir suç olarak nitelendirilmiştir.
"Evrensel olan bir din sadece tek bir dil ile tebliğ edilemez…"
Din bir rahmet mesajı ve bütün insanlığa tebliğ edilmek üzere gönderilmiş. Bütün peygamberler bu dini insanlara tebliğ etmek için gönderilmişlerdir. Yaratıcı isteseydi; dini ve vahyi çok çeşitli yollarla bize iletebilirdi. Ama içimizden bir beşer seçti ve o beşere vah yederek bunu bildirdi. O beşerin de bir rengi var, o beşerin de bir ırkı var, o beşerin de bir dili var… İlk muhatap kitlenin kullandığı dille İslam dinini anlaşılır kıldı. Sadece İslam dini için değil, diğer bütün ilahi dinler için de bu söz konusudur. Dinlerde bir ibadet dili olmuştur, bir de tebliğ. İbadet dili Cenabı Hakk`ın emrettiği ibadetleri yerine getirirken okuduğumuz bazı özel dualardan ibarettir. İşte Süryanice, Aramice, İbranice ve Arapça orijinal vahyin dilleri olduğu için ibadet halinde biz o dillere başvuruyoruz. Namaz kılarken biz Fatiha`yı okurken orijinal metninden okuyoruz ama namaz biter bitmez elimizi açtığımızda yirmi dört saat Cenabı Hak bize hangi dili verdiyse biz o dil ile Allah`a yalvarırız. Bunda bir sorun yok. Ama bu dinin rahmet mesajının insanlara iletilmesi lazım. Eğer bu din evrensel bir din ise sadece bir dil ile onu anlatma imkânına sahip değilsiniz. Bütün dillerde onu ifade etmeniz gerekiyor.
"Ara dönemlerde yaşanan psikolojik bariyerler hariç bu ülkede Kürtçe vaaz konusunda sorun yaşanmamıştır…"
Cuma namazlarında bir vaaz vardır bir de hutbe. Cuma namazından önce veya sonra insanlara öğüt vermek, insanları aydınlatmak için anlatılan bilgilere biz vaaz diyoruz. Bugüne kadar ara dönemler hariç bu ülkede özellikle köylerde, kırsal kesimlerde Kürtçe konuşan kardeşlerimize din adamlarımızın vaazlarını Türkçe dışında yapmalarında hiçbir sorun yaşanmamıştır. Ama ortada bir realite var. Ben de Güneydoğuluyum… Vaaz dediğimiz öğütler Türkçe de yapılabilmiştir, Siirt`te, Mardin`de Arapça olarak yapılabilmiştir. Bingöl`de Zazaca yapılmıştır… Tabi ki Türkiye`nin, ülkemizin resmi dili olan, hepimizin ortak iletişim aracı olan Türkçe olarak da yapılmıştır.
Kutlu Doğum…
2010 yılında Hz. Peygamber ve Merhamet Eğitimi başlığını işledik. Geçen yıl 2012 yılında Hz. Peygamber Kardeşlik Ahlakı ve Kardeşlik Hukuku konusunu işledik. Bu yıl insan onurunu seçtik. Çünkü özellikle Afrika`da, Orta Doğu`da, dünyanın muhtelif yerlerinde, ticarette, siyasette insanoğlunun onurunu zedeleyen, insanoğlunu onursuzlaştırma çaba ve gayretlerinin çok öne çıktığına şahit oluyoruz. Din ve Peygamber insanı yüceltmek için gelmiştir. Yeniden o nur ile nasıl onurlandığımızı, bugün de yine o nurun mesajıyla nasıl onurlanmamız gerektiğini ve insan dediğimiz varlığı yüceltmek için, onu onurlandırmak için ne tür mesajlar verebiliriz, bütün arkadaşlarımızla birlikte bu çabanın içerisinde olacağız. (İLKHA)