Namazları bilerek kazaya bırakmak islam âlimlerinin ittifakıyla haramdır. Dolayısıyla; bir namaz kesin bir şekilde kazaya kalacaksa, takdim veya te'hir şeklinde cem edilmesi gerekir. Geçerli bir özrün bulunması durumunda cem edilebilecek namazlar yani öğle ile ikindi, akşam ile yatsı ya öne alınmalı ya da ikinci namazın vaktine ertelenmelidir. Sahih hadislerle sabit olduğu üzere Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) seferde olmadığı halde bazı günlerde namazlarını cem şeklinde kılmıştır. İbn Abbas (radiyallahu anhuma) der ki:

Rasûlullah (aleyhissalatu vesselam) hiçbir korku ve yolculuk hali olmaksızın ve yağmur yağmaksızın öğle ve ikindiyi birleştirerek, akşam ve yatsıyı da birleştirerek kıldı (Müslim).

Sıhhati hususunda ihtilafın bulunmadığı ve farklı metinlerle varid olan bu hadisle ilgili birçok islam âlimi farklı görüş belirtse de hadisin zahirinden ve delalet ettiği manadan, cem'in seferilik hali dışındaki gerekçelerle caiz olduğu manası çıkıyor. Öyle ki bu şekildeki cem'in sebebi İbn Abbas'a (radiyallahu anhuma) sorulduğunda “Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) ümmetine zorluk ve sıkıntı vermemek istedi" şeklinde yanıt verdi.

Seferde olunmadığı halde adet haline getirilmediği sürece ihtiyaç halinde öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazları cem edilebilir. Tabi her birini seferde olduğu gibi kasr şeklinde değil, asli rekâtlarıyla kılmak gerekir. Çünkü kasr ruhsatı sadece seferilik hali için geçerlidir. İbn Abbas (radiyallahu anhuma) der ki: “Ben Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber öğle ile ikindiyi cem ederek sekiz rekât, akşam ile yatsıyı cem ederek yedi rekât olarak kıldım" (Buhari, Müslim, Nesâi).

İmam Nevevî Müslim Şerhinde, konuyla ilgili fakihlerin görüşlerini detaylı bir şekilde aktardıktan sonra aralarında birçok Şafiî fakihinin de yer aldığı isimlerin, hadisin zahirine bakarak bu şekildeki cem’e cevaz verdiğini belirtir (Şerhu Müslim V, 239).