İlk kez 1931 yılında basılan “Kemalist Eğitimin Tarih Dersleri” kitabında İslam ve Hz. Muhammed’le ilgili ilginç “küçümseyici” ifadelere yer verildiği ortaya çıktı. 1932’de de T.T.T. Cemiyeti Tarafından yazılan ve 1941 yılına kadar liselerde okutulan Tarih kitaplarında, İslam dini ve peygamberi Hz. Muhammed’le ilgili hakarete varan ifadeler kullanılıyor. Geçtiğimiz yıllarda Kaynak Yayınları’nca da basılan kitapların 2. cildi’nde “İslam Tarihi” başlığı ile verilen bölümde Hz. Muhammed’den “Muhammed” diye söz ediliyor ve “İslam dinini kendisinin icat ettiği, 12 yıl boyunca ancak 150 kadar kişiye İslam’ı kabul ettirdiği” öne sürülüyor.
“.. Muhammed 40 yaşına geldiği zaman vatandaşlarını kendisinin bulduğu ve doğru olduğuna inandığı yeni bir dine davete başladı.. Muhammed, Mekkelileri 12 yıl, sürekli bu dine davet etmişse de, bu müddet içinde, ancak 150 kadar adama İslamiyet’i kabul ettirebilmiştir.. Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur’an denir..”
VAHİY VE İLHAM BÖLÜMÜ
Vahiy başlığı bölümünde de, peygamberlere şair benzetmesi yapılarak onlara cinlerden ilham geldiği iddia ediliyor. “Tarihi açıdan da incelendiği zaman görülüyor ki, Muhammed birdenbire “Allah’ın resulüyüm” diyerek ortaya çıkmamıştır….
Vahiy ve ilham fikri Muhammed’den evvel de Araplarca biliniyordu. Bütün ilkel kavimler gibi, Araplar da şairlerin, akıl erdiremedikleri kuvvetlerden ilham aldıklarına inanırlardı. Bu kuvvetler Araplar için cinlerdi. Bu tür inançlar Arabistan’da her zaman o kadar canlı ve derin olmuştur ki, Muhammed dahi cinlerin varlığına samimi olarak inanmıştır.O gerçekten cinlerin şairlere şiir ilham ettiğine inanıyordu. Araplar şairleri kahin gibi kabul ederlerdi. O dinlerde cin ve melek anlayışı vardı. Muhammed’in Musa, İsa dinlerine dair öğrendikleri de kendisinde bu anlayışı kuvvetlendirmiştir. Muhammed de diğer peygamberler gibi kendisine ilham eden kuvvetin insanları kandıran bir kuvvet olmayıp onları hayra ve mutluluğa götüren ilahi bir kuvvet olduğuna samimi olarak inandı.”
KADEMELİ OLARAK PEYGAMBER OLMUŞ
Kur’an ayetlerinin, Hz.Muhammed’in sözü olduğu, ve pek çoğunun efsaneye karıştığı, ilk ayetlerin ne olduğunun ise bilinmediğinin anlatıldığı kitaplarda şu ifadeler yer alıyor; “Muhammed’in peygamberliğinin başlangıcına dair bir çok rivayet vardır.Bunlar pek çok efsaneyle karışmıştır. Hakikatte peygamberin ilk söylediği Kur’an ayetlerinin ne olduğu kati surette malum değildir.. Muhammet başlangıçta doğaçtan dini hitabette bulunan bir vaiz oldu. Muhammed vaizlikten nebiliğe, nebilikten nihayet Allah’ın resulü haline geçti.."
AYETLER HAKKINDA KIYASLAMA
Baştan sona tartışmalı ifadelerle dolu olan kitapta Kur’an-ı Kerim’in Mekke ve Medine’de nazil olan ayetleri konusunda ise şu çirkin kıyaslama yapılıyor; “Kur’an’ın düzenlenmesinde yalnız surelerin uzunluğu ve kısalığı göz önünde tutularak uzun sureler baş tarafa kısa sureler en sonuna konmuştur. Birinci devreye ait ayetler hissi ve edebidir. Medine’de söylenen ayetler ise içerik itibariyle daha ciddi olmakla beraber edebiyat açısından Mekke devri ayetlerinden aşağıdır.”
‘Muhammed’in Belli başlı Seferleri’ başlığı ile verilen bölümde de Peygamberimiz adeta eşkıya gibi anlatılıyor. “Muhammed Medine’ye yerleştikten ve az çok örgütlendikten sonra Mekke ile Suriye arasında gelip giden tüccar kervanlarına saldırılara başlamıştı. Suriye’ye ticaret için gitmiş bir kervan hepsi Kureyş kabilesine mensup 70 kadar süvariyle Mekke’ye dönüyordu. Muhammed bunu haber aldı. Kervanın yanında ne kadar servet olduğunu ve kuvvetlerinin azlığını da öğrenmişti. Muhammed Müslümanları topladı. Onlara durumu anlattı ve bu kervanı vurmak üzere Medine’den hareket edildi.”
(MUHARREM COŞKUN / Star)