Doğruhaber
 
Ehl-i Sünnet âlimlerine göre ilim, “Malûm olanın, olduğu hal üzere bilinmesidir.” Bu yaratılmışların ilmidir. Allah-u Teâlâ’nın ilmi ise; bir şeyin (eşyanın) aslının ne olduğunu ve ne olacağını kuşatması ve haberdar olmasıdır.

Kur’an-ı Kerim’de “Bilmediğin şeyin ardına düşme. (Peşinden gitme.) Doğrusu duyman, görmen ve muhakemen (kalbin) ondan sorumludurlar.”(İsra / 36) hükmü beyan buyurulmuştur. Ayette bilgiye ulaşmak için zikredilen duyma (haber-i sadık), basar, (müşahede, görme) ve fuâd (akl-ı selim ile kavrama) oldukça önemli unsurlardır. İslâm âlimleri, bu unsurları dikkate alarak “İlim şu üç yolla elde edilir.” demişlerdir. bunlar;

1. Haber,

2. Duyu organlarının faaliyetleri,

3. İstidlâl (Akıl yürütme) metodu.

Vahyi (Haber-i Sadık) reddeden Scientism(bilimcilik) akımı, İslâm topraklarında şirkin ve zulmün yayılmasında büyük rol oynamıştır. Bilimin yapısını, gayesini ve şartlarını araştıran ve bilim dışındaki bütün inançları inkâr eden pozitivist ideoloji “Bilim bir dindir, bundan sonra amentüleri yalnız bilim yazacaktır. Ahlâki ve edebi meseleleri bilim çözecektir.” sloganlarıyla “vahye” karşı savaş açmıştır.

Sosyal olayları, ilkel toplumdan modern topluma doğru sürekli bir evrimin bulunduğunu iddia ederek izaha çalışan filozoflar “Bilim ilerledikçe, dinin ortadan kalkacağını” iddia edecek derecede çıldırmışlardır. Cahili bütün eğitim sistemleri temelde bu akaide dayanır.

Mü’minler için Allah-u Teâlâ’nın kitabında ve Resul-i Ekrem (s.a.v)’in sünnetinde kat’i olarak yer alan her haber “ilim” hükmündedir. Velev ki akıl ve duyu organları bunun mahiyetini kavrayamasın!