Son günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve diğer yetkililer tarafından sıkça dillendirilen "yargıda reform" açıklamaları, gözleri Sivas davası, 28 Şubat ve FETÖ yargısı ile genç evlilik mağdurlarının yıllardır adalet bekleyen ve tutuklu bulunanların yaşadıkları mağduriyetlere çevirdi.

Yeni “yargı reformu” hakkında İLKHA’ya değerlendirmelerde bulunan Avukat Hüseyin Kurşun, mevcut mağduriyetler giderilmeden yapılacak bir “yargı reformu”nun adaleti sağlayamayacağı gibi aksine bazı yeni mağduriyetlere neden olacağına dikkat çekti.

Yıllardır sırf inancından ve siyasi düşüncesinden dolayı cezaevlerinde olan kişilerin mağduriyetlerinin halen giderilmediğine dikkat çeken Kurşun, bu mağdurların yıllardır yapılan tüm reform ve afların hiçbirinden yararlanmadığını anımsattı.

“Sivas, 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurları halen cezaevindeler”

Reformun iyileştirme olduğunu belirten Kurşun, “Reform toplumda iyi gitmeyen bir takım durumların düzeltilmesi amacıyla her alanda yapılan yeniliklerdir.  Hali hazırda yargı mağdurlar var ve sayılarının ne kadar olduğunu bilemiyoruz ama cezaevinde olan birçok mağdur insan var. Öncelikle bu insanların mağduriyetlerinin giderilmesi gerekiyor. Eskiyi düzeltmeden yeniyi yerine koyamazsınız. Dolayısıyla sayın Cumhurbaşkanının ve Adalet Bakanının ‘yargı reformu’ndan önce var olan halihazırdaki yargı mağdurlarının sorunlarını gidermesi gerekiyor. Yıllardır haksız yere mahkum olan Sivas mağdurları, 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurları halen cezaevindeler. Dolayısıyla bir reform yapılacaksa öncelikle geçmişteki bir takım hataların geçmişteki yapılan yargı skandallarını bir şekilde giderilmesi ve bu insanların mağduriyetlerinin ivedilikle giderilmesi gerekiyor. Ancak ondan sonra biz yargı reformunu konuşabiliriz.” dedi.

Kurşun, yeni “yargı reformu”nda toplumsal uzlaşının dikkate alınması ve özgürlüklerin genişletilmesi gerektiğini belirterek özellikle "düşünce" suçları ile ilgili düzenlemeler beklediklerini ve toplumun da böyle bir beklentisinin olduğunu ifade etti.

“Toplumsal bir uzlaşma ile ancak sağlıklı bir reform yapılabilir”

Kurşun, “Yargı reformu’ hükümetin tek taraflı yapacağı bir reform değildir. Çünkü reform dediğiniz zaman 83 milyon insanın geleceğini, hak ve hukuklarını etkileyecek olan bir düzenlemeden bahsediyorsunuz. Dolayısıyla hükümetin sadece küçük ortağıyla baş başa vererek hukukçulardan oluşan bir komisyonla yapacağı ‘yargı reformu’nu doğru bulmuyorum. Çünkü reform yapmak çoğulculuk gerektirir ve gerek meclis dışındaki gerekse meclis içindeki muhalefet partilerinin temsilcileriyle de bir araya gelmeleri gerekiyor. Ayrıca sivil toplum kuruşlarının temsilcilerinin de görüşünün alınması gerekiyor. Reforma konu olan konuların neler olduğunu önce topluma açıklanması gerekiyor. Öncelikle bir kamuoyunun oluşturulması gerekiyor. Toplumsal bir uzlaşma ile ancak sağlıklı bir reform yapılabilir. Yani tek taraflı bir reform, tek bir tarafın zihniyetini, anlayışını ya da iktidarın çıkarlarını gözeten bir reform paketi asla reform değildir. Bu reforma sadece belli kesimin çıkarına olabilecek bir reform olur. Bu şeffaflık ve çoğulculuk gereği reformun içerisinde neler olduğunu toplumun, kanat önderlerinin ve siyasi parti liderlerinin de görüşleri alınarak bir reform paketi hazırlanması gerekir.” ifadelerini kullandı.

“Sivas ve 28 Şubat mağdurlarının mağduriyeti konuşulmuyor”

Türkiye’de yıllardır haksız yere cezaevinde olan mahkumların olduğuna dikkat çeken Kurşun, “Vitrine birkaç tane insan koymuşsunuz, sadece onları konuşuyorsunuz. Nitekim Bülent Arınç’a yapmış olduğu açıklamadan dolayı kamuoyunda bir baskı oluştu, istifa etmek zorunda kaldı. Oysa perdenin arkasında görünmeyen, seslerini duyuramayan büyük mağdur bir kitle var, onların da araştırılması gerekiyor. Biz zaten bunu yıllardan beri söylüyoruz. Halen Sivas Davası konuşuluyor. Halen Sivas mağdurları ve 28 Şubat mağdurlarına hiç bakmadılar, bu insanların mağduriyeti konuşulmuyor. Dolayısıyla da adalet herkes için olmalıdır. Sadece belli kişiler ve belli kesim değil; mağdurun inancı, siyasi görüşü ne olursa olsun sonuçta mağdurdur ve adalet taraf gözetmez. Eski hatalar telafi edilmeden yapılacak yeni ‘yargı reformu’nun toplumda ne tür bir inandırıcılığı olabilir? Toplum nezdinde, vicdanında ne kadar kabul görür? Yargı reformu bütün toplumu kapsayacak, hangi siyasi görüşte, ideoloji ve inançta olursa olsun toplumun tümünü kapsayacak, toplumun takdirini ve olurunu alacak bir çerçeveye sahip olması gerekiyor. Dolayısıyla tek taraflı bir siyasi partinin, ‘ben yaptım oldu ‘ anlayışıyla bir reform paketi sağlıklı sonuç vermez. Tam tersine yeni sorunlar üretir.” şeklinde konuştu.

“Reform iyileştirme getirmesi gerekirken kötü sonuçlar getirmeye başlıyor”

Kurşun, “Reform yapıyorsunuz ama yapmış olduğunuz reform iyileştirme getirmesi gerekirken kötü sonuçlar getirmeye başlıyor. Özellikle bir kesimin zararına oluyor. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı kanunu buna örnek gösterebiliriz. Bu yasalar çıkartılırken neden toplumun tüm kesimlerinin görüşleri alınmadan çıkartılmıştı. Bugün bu uygulamalar maalesef toplumda kanayan bir yaraya dönüşmüş. Siz bunu da reform adına yapmışsınız. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı kanun aileyi koruma adına bir reform adına yapıldı ama sonuçlarına baktığımızda her yıl yüzbinlerce erkeğin evden uzaklaştırıldığını, kadın-erkek ilişkilerinde bir tahrik unsuru haline geldiğini ve mağduriyetlere neden olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla reform tek taraflı olmaz. Reform Avrupa’ya göre olmaz. Zaten yapılan en büyük hatalardan birisi de budur. Yani ‘Avrupa’da var bizde de olsun' hatasını yapıyoruz. Hayır, bu şekilde olmaz. Bu toplumun yapısı farklıdır. Avrupa’da yasaların Türkiye’ye getirirseniz ya da başka bir ülkeye getirseniz aynı sonuçları alamazsınız.” diye konuştu. (İLKHA)