İşgalci İngilizlere karşı yürüttüğü mücadeleyle direnişin öncüsü ve sembolü olan Fahreddin Paşa’nın hayatıyla ilgili İLKHA muhabirine konuşan Tarihçi-Yazar Tarık Sezai Karatepe, Fahreddin Paşa'nın bir sancak beyi olduğunu söyledi.
Karatepe, “1868 yılını pek kimse bilmez. İlk adı Ömer Fahreddin! ‘Adil olsun, kılı kırk yarsın, mazluma şefkat, zalime hiddet olsun!’ diye adını Ömer koymuşlar. Akıncı önderi Bali Bey’in soyundandı. Evladı Fatihan derler. Osmanlı yurdu olan Batı Trakya’da gözlerini açtığında, Osmanlı istilaya uğruyordu. Abdülaziz Han, ne kadar çırpındıysa da ablukayı yaramıyor, işbirlikçi kuşatmayı kıramıyordu. Çok geçmemişti ki Hüseyin Avni ve Mithat Paşa kumpasıyla bilek damarları jiletlenerek şehit edilmişti. 93 harbi derler, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nda, Fahreddin 9-10 yaşlarındaydı. Plevne kazanılsaydı Osmanlı yeniden Viyana önlerine gidebilecekti ama olmadı. Çünkü masonik cunta planıyla batıda Gazi Osman Paşa'nın, doğuda Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın kaybetmesi gerekiyordu. Osmanlıda güçlü bir isim kalmamalıydı. Batıyı ve doğuyu birleştirecek özgürlük kolyesi kırılmıştı." dedi.
"Büyük Ermenistan'ın kurulmasına mani oldu"
Fahreddin ve köylülerinin getirebildikleri ne varsa kağnılara koyarak Payitaht İstanbul’un yolunu tuttuklarını belirten Kartepe, "Acıları, Fahreddin’i, asker olmaya zorladı. Ülke yangın yerine dönmüşken oturup roman yazılmazdı. Erkânı Harbiye Mektebini birincilikle bitirdikten sonra, 23 yaşında kurmay yüzbaşı oldu. 13 sene sonra bu sefer doğduğu topraklara fetih için döndü. Evine ocağına hasret bırakan Bulgar'dan Rusçuk'u alamasa da Edirne’yi aldı. Birinci Cihan Harbi, Fahreddin Paşa’ya, Taşnak, Hınçak ve Ermeni artıklarını temizleme fırsatı verdi. 4'üncü orduya bağlı 12'nci Kolordu Komutanıydı. Kısa süre sonra da 4'üncü Ordu Komutanı oldu. Türk, Kürt, Zaza, Arap güçlerle kurduğu orduyla Haçlı sürüsünü dağıttı. Büyük Ermenistan'ın kurulmasına mani oldu." diye konuştu.
"Fahreddin Paşa yerel halktan aldığı destekle Kudüs'ü savundu"
Fahreddin Paşa'nın Medine’yi yaklaşık 3 yıl İngilizlerden koruduğunu hatırlatan Karatepe, “Haçin, Urfa, Zeytun, Musadağı onu bağrına bastı. Hamidiye Alayları yeniden canlanmıştı. İki yıl cepheden cepheye koşarken, Cemal Paşa ona Medine'yi müdafaa etme vazifesi verdi. Şerif Hüseyin çapulcularıyla zorluyor, Abdülhamid’in yaptırdığı rayları bozuyordu. Fahreddin Paşa mücahitlerle sabaha kadar tren yolunu onarıyordu. Şerif Hüseyin ne kadar çırpınsa da Mekke, Taif, Yemen, Bağdat, Şam, Trablus ve Beyrut’ta isyan çıkartmayı başaramıyordu. Çünkü Arap halkı biliyordu ki, Şerif Hüseyin, İngiliz malı, Lawrens uşağı, Ebu Cehil’in uyanan hücresiydi. Su uyur düşman uyumazdı. Araplar bizi arkadan vurdu zırvası kocaman bir manipüle tarih yalanıydı. Eğer arkadan vurmaktan bahsedilecekse, Timur’a, Uzun Hasan’a, 31 Mart’a bakmak daha isabetli olurdu. Fahreddin Paşa’nın, Kudüs’ü savunmak için kuzeye çekilen Osmanlı ordusu ile bir anda irtibatı kesildi. Yerel halktan aldığı destekle ve moralle direnmeye devam etti." şeklinde konuştu.
"Kafkas Kartalı Şeyh Şamil’den aldığı sancağı, Çöl Arslanı Ömer Muhtar’a, gururla ve başı dik teslim etti"
Karatepe, “Medine’de Ebu Cehiller varsa Ebubekirler de vardı. 30 Ekim 1918 Mondros, Basel, Sykes Pıcot ve Balfour gibi, haritaların değiştirilme planı idi. Fahreddin Paşa, ‘Medine’yi bırak, dön!’ çağrılarına sert cevap verdi: ‘Peygamberimin şehrini kimseye teslim etmem!’ 13 Ocak 1919 yılında 72 acı gün yaşadı. İngilizler, kuşatmayı daraltıyordu. Şehit ola ola yanında bir manga askeri kalmıştı. Uzaktan, İngilizlerin geldiğini gördü. Peygamberimizin kabrindeki demir parmaklıkları sıktı sıktı. Zorla ellerini ayırdılar ve Malta’ya götürdüler. O, Çöl Kaplanı Fahreddin Paşa idi. Kafkas Kartalı Şeyh Şamil’den aldığı sancağı, Çöl Arslanı Ömer Muhtar’a, gururla ve başı dik teslim etti." ifadelerini kullandı. (İLKHA)