Guantanamo’da esir düşen Mısırlı bir şeyh CIA ajanlarının gülünç cehaletinin boyutunu ortaya koydu. Mısırlı şeyh, verdiği bir röportaj esnasında öncelikle CIA ajanlarını bir müzedeki mumdan aslana benzetti. Böyle bir aslanın şekil olarak gerçek aslana çok benzeyebileceğini, onun gibi korkunç da olabileceğini ancak bununla birlikte sıcaktan erimeye mahkum olduğunu ya da bir çocuk dahi itse devrileceğini vurgulayarak çok abartıldıklarını vurguladı. Ardından sorgu esnasında başına gelen komik bir hadiseyi anlattı.

Şeyh olayı şöyle anlattı: ‘Müfettiş bana şöyle dedi: sana önemli bir soru sormak istiyorum. Aynı şekilde sözü dolandırmadan net bir cevap istiyorum. Elimde bilgiler var ancak tekid etmek istiyorum.

Ben de tamam, buyur dedim. Sonra bana dedi ki: En son ne zaman Ahmed bin Hanbel’le buluştun?

Ben de Ahmed bin Hanbel’le en son bir – bir buçuk sene önce görüştüm, tam hatırlamıyorum, dedim.’

Sonra gülerek müfettişin kendisine nerede buluştun, o sana ne dedi, sen ona ne dedin gibi sorular yöneltmeye başladığını ifade eden şeyh, müfettişin ‘El Kaide ya da terör ya da radikallik’ fikrinin aslen Hanbeli Mezhebi’nden kaynaklandığına dair kitaplar okuduğuna dikkat çekti.

Buna çok benzer bir hadise de Suriye’de yaşanmıştı. Zira Suriye devriminin başlarında ‘Sadece Suriye’de başlığı altında Suriyeli aktivistler tarafından yapılan Facebook paylaşımlarında Suriye istihbaratının, bastığı evlerdeki insanlara ‘İbn Teymiyye nerede’ diye sorduğu ifade edilmişti.

İşte Türkiye polisinden bir örnek

“Teknik takip”e takılan bir görüşme,  zanlının önüne konuluyor...

Görüşmenin özü şu:

“Hazreti İbrahim’i anma etkinliği ne alemde?.. Hazırlıklar hangi aşamada?”

Soru ise şu:

“Hazreti İbrahim’i nereden tanıyorsun?.. Hazreti İbrahim’in örgütle ilişkisi ne?!?..”

 Benzer şekilde Türkiye polisi de bu gibi durumları yaşamıştı...

(DOĞRUHABER)