Bakan Koca, Hürriyet'ten Osman Müftüoğlu'na Türkiye'nin koronavirüsle mücadelesi ve aşı hakkında açıklamalarda bulundu. 

Çinli aşı üreticisi ‘Sinovac’ ile görüşmelerin tamamlandığını belirten Koca, gerekli yasal süreçler bitirilip imzaların da atıldığını ve ilk uygulamalar için de 10 milyon doz aşının çoktan yola çıktığını açıkladı

Müftüoğlu'nun yazısı şu şekilde: 

Koca'nın aktardığına göre, aşılamada önceliği salgınla savaşta ön saflarda adeta göğüs göğüse bir mücadele veren değerli ve kahraman sağlıkçılarımız alıyor. O maksimum riskli sağlık grubu aşılandıktan sonra da sıra “kronik hastalardan ve diğer risk gruplarından oluşan kişilere” gelecek. Dr. Fahrettin Koca aşılamada toplam rakamın 50 milyon doza kadar çıkabileceğini belirtti ki bu da çok önemli bir bilgi.

'Aşı ücretsiz olacak'

Dr. Koca’dan aldığım önemli bilgilerden biri de şu oldu: Aşı uygulamaları kesinlikle ücretsiz yapılacak. Vatandaştan hiçbir ücret talep edilmeyecek. Bu arada başka üreticilerin ürettiği farklı aşılar için ruhsatlandırma işlemleri de sürecek. Ruhsatlandırma tamamlanınca da o aşıların eczanelerde ücretli olarak satılmasına izin verilecek.

Bana göre anlamı şu: Sinovac’ın aşısını değil de ruhsatlı ve satışı serbest başka aşıları tercih edenler olursa onlar da parasını ödeyerek istediği aşıyı yaptırabilecek. Sağlık Bakanı “Özellikle risk grubunda olup da aşıya ulaşma imkânı olmayanların merak etmemelerini, devletin onlara aşıyı ücretsiz ulaştırma gayreti ve garantisi içinde olacağının” altını ısrarla çizdi. Önemli bir nokta da şu: Dr. Koca aşı konusunda deneyimli bilim insanlarından halkı bilgilendirme konusunda destek bekliyor.

'Yerli aşıda 2021 sonrası neticeyi almış olacağız'

(Yerli aşıdan haber) Evet, var! Dr. Koca, “İlk veriler memnuniyet verici” diyor ve ekliyor: “Biz de bu işi başaracağız, kendi aşımızı kendimiz üretebileceğiz. Ve muhtemelen 2021 sonrasında neticeyi almış olacağız.” Bakandan bir iyi haber daha var: “Sadece COVID-19 için değil, diğer bulaşıcı hastalıklarda kullanılan aşılar için de yoğun bir yerli ve milli aşı üretimi çabası içerisindeyiz.”

'Favipavir için 4 ayrı firmaya ruhsat verildi'

Bilindiği gibi aşıda ulaşılan başarıya etkin bir ilaç bulmada maalesef henüz ulaşılamadı. Halen kullandığımız ilaçlar başka virüsler veya hastalıklar için geliştirilen ama yeni koronavirüs için de etkili olduğu kabul edilen “destekleyici” ilaçlar. Dr. Koca bunların en önemlilerden birinin “FAVİPİRAVİR” isimli antiviral ilaç olduğu düşüncesinde. Zaten bu nedenle de ithal fiyatı 150 dolar civarında olan bu ilacın ülkemizde de üretimi için 4 ayrı firmaya ruhsat verilmiş.

Bu sayede de maliyet neredeyse onda bire kadar düşürülmüş. Dr. Koca, “Son günlerde özellikle sosyal medyada dolaşıma giren ilaç karşıtı ya da ilaca güvensizlik yaratıcı düşüncelere halkımızın inanmaması lazım!” diyor ve ekliyor: “Biz destek ilaçları ile tedavi konusunda son derece başarılı sonuçlar alan ender ülkelerden biriyiz. Halkımız kesinlikle ücretsiz verdiğimiz destek tedavilerine güvenmeli.”

'Çok ağır yeni yasaklar gelmeyecek'

Sağlık Bakanı sohbetimizde “çok ağır yeni yasaklamaların gelmeyeceğini” de düşündüğünü ifade etti. O da pandeminin “hastanelerde değil, sahada ve vatandaşın katılımıyla çözülebileceği” fikrinde. “Özellikle maske takma, sosyal mesafeye uyma, mümkün olduğunca evde kalma, kalabalıklara zorunlu olmadıkça karışmama gibi önlemleri samimi bir şekilde uygularsak, uzun süreli sokağa çıkma yasaklarına gerek kalmayacaktır” diyor.

Dr. Koca, salgının sadece bizde değil, hemen her ülkede yeni patlamalarla başlangıçtaki zirvesini zorladığını hatta geçtiğini belirtiyor. Zaten bu nedenle de son tedbirlerin devreye girdiğini ama salgında panik yaratacak düzeyde bir patlamanın olmadığının da ısrarla altını çiziyor, “Panik yok, tedbir var!” diyor.

Bakana göre meselenin esası ve kalıcı çözüm hâlâ “tedbirlere uyma” ile ilişkili. Ve yine bugün ve muhtemelen orta vadede “MASKELERİ İNDİRMEMEK” bir numaralı tedbirimiz olarak daima devrede olacak. İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın gündeme getirdiği “Maskeni indirme!” sloganı hep akılda tutulacak.

'Hastanelerimiz yeterli'

Dr. Koca’ya “Hastanelerimiz yeterli mi? Yoğun bakımlarda doluluk oranımız ne durumda?” sorularını da yönelttim. Sağlık Bakanı “Çok şükür kritik bir noktada değiliz. Sağlık sistemimiz sağlık ordumuzun gayretleri ve devletimizin destekleri ile dimdik ayakta, savaşı başarı ile sürdürüyor” yanıtını verdi ve ekledi: “Bazı hastanelerde ilave yoğun bakım üniteleri oluşturma şansımız da zaten hep var. Bu nedenle korkuya, telaşa asla yer yok.”

Kapımıza dayanan ağır kış şartlarıyla birlikte hemen her ülkede olduğu gibi bizde de günlük vaka sayıları, ağır hasta rakamları ve kaybettiğimiz canların sayısı maalesef çok arttı. Ama bilelim ki bu artış biraz da hepimizde varlığını hissettiren “rahatlamadan” daha doğrusu “gevşemeden” kaynaklandı. Sayın Bakan benimle aynı fikirde olmasa da ben bu rahatlamada, temmuz ayında yapılan günlük vaka verileri tablosundaki değişimin ciddi ölçüde etkili olduğu kanaatindeyim. Tabloda sadece hasta sayılarının verilmesi, “asemptomatiklerin yani testi pozitif çıkıp da hastalık belirtisi göstermeyenlere tabloda yer verilmemesi” hepimizde gereksiz bir rahatlığa yol açtı. Bence bu uygulamadan süratle vazgeçilmesi, asemptomatik yani testi pozitif çıkıp da hasta olmayanların rakamlarının da açık ve net olarak tabloda yer alması önemli bir “caydırıcı unsur” olarak işlev görecektir. Umarım ki bu değişiklik yapılsın ve herkes ayağını ona göre denk alsın.