Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2020-2021 eğitim öğretim yılı 31 Ağustos'ta uzaktan, 21 Eylül'de de yüz yüze eğitimle başlayan ve 13 Kasım Cuma günü ise ara tatilin başladığı eğitim dönemi 23 Kasım Pazartesi günü uzaktan eğitimle devam edecek.

Eğitimciler olarak tüm tedbirler alınarak yüz yüze eğitimden yana olduklarını belirten Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ahmet Gök, eğitim alan her öğrencinin evinde bilgisayar, tablet ve internet olmadığından dolayı uzaktan eğitimin her öğrenci için eşit olmayacağını ve dezavantajlı öğrencilere yönelik bir planlama yapılması gerektiğine dikkat çekti.

“Uzaktan eğitim bizim kültürel ve sosyolojik yapımıza uygun bir yöntem değil”

Milli Eğitim Bakanlığının okulların tamamında yılsonuna kadar uzaktan eğitim uygulanmasına karar verdiğini anımsatan Gök, “Pandemi sürecinde sağlık sistemi açısından olumlu sonuçlar ortaya çıkacak, sağlık yönünden biraz daha güven sağlanmış olacak ancak eğitim açısından yüz yüze yapılan eğitim kadar faydalı ve başarılı bir süreç olmayacağı kesin. Çünkü daha önce uygulandı ve görüldü ki alt yapıdaki eksiklikler, teknolojik eksiklikler ve tüm maddi eksiklikler bir yana, uzaktan eğitim bizim kültürel ve sosyolojik yapımıza uygun bir yöntem değil.” dedi.

“Hayatında akıllı telefon görmemiş öğrencilerimiz mevcut”

Uzaktan eğitim sürecinde fırsat eşitliği bağlamında da sıkıntılar ile karşılaşılacağına dikkat çeken Gök, “Çünkü ülkemizde bırakın interneti veya bilgisayarı, hayatında akıllı telefon görmemiş öğrencilerimiz mevcut. Ayrıca sadece bir bilgisayarın bulunduğu bir evde 3-5 kardeşin aynı anda online derse katılmasının gerekli olduğu durumlar olabiliyor. Ayrıca bazı öğrenciler yeterince ciddiye almadığı için uzaktan eğitim sisteminde online derslere katılım oranı düşük oluyor.” ifadelerini kullandı.

“Öğrencilere bilgisayar, tablet ve internet temini gibi maddi destek sağlanmalıdır”

Eğitimciler olarak tedbirler alınarak yüz yüze eğitimden yana olduklarını belirten Gök, “Uzaktan eğitim tercih edildiği takdirde ne gibi tedbirler alınmalı ve neler yapılmalıdır konusuna gelince; uzaktan eğitim pandemi sürecinde sağlık açısından en uygun yöntemdir. Ancak eğitim açısından aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Uzaktan eğitim sürecinde öncelikle fırsat eşitliği sağlanabilmesi için dezavantajlı öğrencilere bilgisayar, tablet ve internet temini gibi maddi destek sağlanmalıdır.” diye konuştu.

“İnteraktif online dersler yapılmalıdır”

Uzaktan eğitimin mutlaka interaktif hale getirilmesi belirten Gök, “Bunun sağlanması için gerekli alt yapı çalışmalarının bir an önce tamamlanmalıdır. EBA TV yanında başka TV kanalları da kullanılmalı. Ayrıca zoom ve benzeri programlar kullanılarak öğretmen ve öğrencinin uzaktan da olsa iletişim halinde olabileceği şekilde dersler interaktif hale getirilmelidir. Bakanlığın okullara ayırdığı online ders saatleri yeterli olmadığı düşünülmekte olup EBA üzerinden online yapılacak bu derslerin saatleri arttırılmalıdır. Bunun için gerekli alt yapı çalışmaları bir an önce tamamlanmalıdır. Öğretmenler sınıflarını gerekirse küçük gruplara ayırarak interaktif online dersler yapmalıdır. Okul idareleri bunu organize etmeli ve öğretmenlere bakanlığın sağlayacağı destekle gerekli imkanları sunmalıdır.” şeklinde konuştu.

“Öğrenciler online derslere hazır hale getirilmelidir”

Online derslere katılımın, yüz yüze eğitimdeki derslere katılmak kadar önemli olduğunun öğrencilere iyice anlatılması gerektiğini belirten Gök, “Okulların rehber öğretmen ve psikolojik danışmanları ile sınıf rehber öğretmenleri öğrencilerinin online derslerin önemini kavrama hususundaki kültürel ve sosyolojik hazır bulunuşluk düzeylerini yükseltmek için, özel çalışmalar ve sunumlar hazırlayıp öğrencileri online derslere hazır hale getirmelidir.” dedi.

“Okul öncesinde yüz yüze eğitim kararı gözden geçirilmelidir”

Uzaktan eğitim sisteminde sınava girecek olan 8’inci ve 12’inci sınıf öğrencilerine kısa süreli yüz yüze dersler de dahil olmak üzere her türlü desteğin sağlanacağı sınava yönelik ayrı bir çalışma yapılması talebinde bulunan Gök, şunları söyledi:

“Bakanlık bugün yapmış olduğu açıklamada okul öncesi ve anaokullarının haftanın 5 günü yüz yüze eğitime devam edeceğini ifade etmiştir. Bu durumda aklımıza ya eğitim kurumlarının açık olmasının pandemi sürecine olumsuz etki etmediği ya da okul öncesi öğretmenlerinin çocuk bakıcısı olarak algılandığı sorusu geliyor. Her ikisi de yanlıştır. Bakanlık okul öncesi ve ana sınıflarını açmak yerine o yaş grubunda çocuğu olan anneleri idari izinli saymalıdır. Şayet öğrencilerden bir kısmı yüz yüze eğitime devam edebilecekse bunlar okul öncesi grubu değil, 1’inci, 8’inci ve 12’inci sınıflar olmalıdır.” (İLKHA)