"Bir de şöyle dediler: "Biz bir yığın kemik, bir avuç toprak olduktan sonra yepyeni bir şekilde dirilip hayat bulacağız, öyle mi?"

Şöyle de: "İster taş olun ister demir. İsterseniz diriltilemez sandığınız başka bir şey olun, yine de diriltileceksiniz."

Yine onlar: "Kim bizi tekrar diriltecek?" diyecekler.

Sen de onlara: "Sizi ilk defa yoktan yaratan diriltecek" de!

O vakit seninle alay edip başlarını sallayarak "Ne zamanmış o?" diyecekler.

Sen de onlara: "Belki çok yakında" de.

(İsrâ Sûresi, 49-51)

Ebû Rezin el-Ukaylî -radıyallâhu anh- naklediyor:

Bir gün:

“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Allah Teâlâ, mahlûkâtı yeniden nasıl diriltir? Bunun dünyadaki misâli nedir?” diye sordum.

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“−Sen hiç, kavminin yaşadığı vâdiden kurak mevsimde geçmedin mi? Sonra bir kere de her tarafın yemyeşil olduğu bahar mevsiminde oraya uğramadın mı?” buyurdular. Ben:

“−Elbette!” deyince, Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“−İşte bu, Allâh’ın yeniden yaratmasına delildir. Allah, ölüleri de böyle diriltecektir!” buyurdular. (Ahmed, IV, 11)

"Eğer Allah için mücadeleye girişmişsen; mert adama yakışan tek başına da kalsa mücadeleye devam etmesidir. Daha ne kadar yaşayacaksın? Unutma, en güzel şeref Allah yolunda şehit olmaktır."

(Hz. Esmâ binti Ebî Bekir radıyallahu anh)