TRT Haber’in Instagram hesabı üzerinden düzenlenen ankette takipçilere, akıllı saatlerin sağladığı sağlık verilerine güvenip güvenmedikleri soruldu.
10 bine yakın katılımcı verilere güvenmediklerini, 4 bine yakını ise güvendiklerini söyledi.
Peki bu sağlık verileri ne kadar doğru, onlara ne kadar güvenmeliyiz ve ne gibi riskler yaratabilir?
Gelin detaylara bakalım…
Akıllı cihazların sağlık savaşı
Telefonlarımızın ardından en hızlı akıllanan cihazlar saatlerimiz oldu. Akrep ve yelkovanın yerini dijital rakamlar aldı. Telefonlarımız saatlerimize bağlandı. Mesajlarımızı okumaya, e-postalarımızı kontrol etmeye başladık.
Ama bunlar yeterli değildi.
Akıllı cihaz pazarındaki şirketlerin rekabette bir adım daha öne geçmesi gerekiyordu, onlar da sağlık alanına el attılar.
Şimdi akıllı saatler, kandaki oksijeni ölçüyor, EKG çekiyor, nabzı takip ediyor, hatta içmemiz gereken günlük su miktarını bile söylüyor.
Peki gözümüz kapalı bir şekilde bu verilere güvenmeli miyiz?
Konuyla ilgili merak edilenleri, Siyami Ersek Göğüs ve Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Uzman Doktor Göksel Çinier cevapladı.
"Cihazların ne kadar işe yaradığına dair yeterli veri yok"
Sağlığın dijitalleşmesinin tüm dünyada ve ülkemizde ivme kazandığını, akıllı saatlerin de hayatımızın her alanına giren teknolojinin sağlık sistemine bir yansıması olduğunu söyleyen Göksel Çinier, bu cihazların sağladığı verilerin aslında büyük bir potansiyel taşıdığını ancak mevcut süreçte buna hazır olunmadığını belirtti.
Şu an kullanılan cihazların işini ne kadar doğru yaptığını gösteren yeterli bilimsel veri olmadığını açıklayan Çinier, "Ritim bozukluğu yapabilen bir cihaz, gerçekten bunu yüksek bir doğrulukta yapabiliyor mu bunu her cihaz için henüz söyleme şansımız yok. Biz bu cihazlardan elde ettiğimiz verilere göre tedavilerimizi düzenlediğimizde hastaya katkı sağlayabilip sağlayamadığımıza dair büyük bir veri de yok" dedi.
"Veriler yüzde 100 doğruluk payına sahip değil"
Göksel Çinier, geçtiğimiz yıl akıllı saat pazarında faaliyet gösteren ünlü bir marka üzerinde yapılan bir araştırmadan bahsederek, araştırma sonucunda elde edilen hata payının milyonlara vurulduğunda ciddi bir sonuç olduğunu anlattı.
"Geçtiğimiz yıl ünlü bir akıllı saat markasının çok önemli bir araştırması oldu. Saatlerinin kişilerdeki ritim bozukluğunu saptayabileceğini, böyle bir durum gerçekleştiğinde ise kullanıcılarına uyarı gönderdiğini söyledi.
Eğer gerçekten ritim bozukluğu varsa, belirli risk kriterlerine göre hastaların kan sulandırıcı ilaç kullanmaları gerekiyor ki bu, örneğin beyne pıhtı atma gibi süreçlerin önüne geçmek için yapılıyor.
Bu çalışmada bu cihazlardan dolayı uyarı alan hastaların sadece yüzde 84’ünde gerçekten de takipte ritim bozukluğu yaşadıkları gösterildi. Yani yüzde 16’lık bir hasta diliminde ritim bozukluğu ya yoktu ya da saptanamadı. Bu yüzde 16’yi bu cihazı kullanan milyonlara vurduğumuz zaman elimizde devasa bir rakam oluyor."
"Cihaz sonuçlarına göre tedavi değişikliğine gidilmemeli"
Yanlış verilerin toplumda bir sağlık anksiyetesi oluşturabileceğini vurgulayan Çinier, akıllı saatlerin kullanılabileceği ancak tedavi değişimlerinin bu verilere göre yapılmaması gerektiğine dikkat çekti.
"Bu cihazları kullanabilirsiniz. Bizim işimizi kolaylaştırıyorlar ancak benim en önemli tavsiyem, kesinlikle sadece cihaz verilerine göre tedavi değişikliğine gidilmemesi gerekiyor. Paniğe kapılmamak gerekiyor. Bu verilerin şu aşamada bizim geleneksel yöntemlerimizle teyit edilmesi gerekiyor."
Hastalığın seyri ve teşhis için avantaj sağlayabilir
Çinier, akıllı saatlerin özellikle uzun dönem takip gerektiren hastalarda oldukça işe yarayan cihazlar olduğunu aktararak, üç farklı avantajdan bahsetti.
"İlk olarak bu hastalarda hastalığın kötüye gidişi çoğunlukla hastaneye başvurmadan ortaya çıkıyor. Ama hastaların şikayetleri tam olarak başlamadığı için hastaneye başvurmuyorlar. Bu durumlarda biz bu gidişatı önceden fark edip hastayı daha erken kontrole çağırabilme şansı yakalıyoruz.
İkincisi, örneğin bir ritim bozukluğu tespitini yapabilmek için EKG kaydına ihtiyacımız var. Ancak bunlar çoğu zaman çarpıntı ataklarını yakalayamıyorlar. İşte giyilebilir sağlık teknolojileri burada devreye girebilir.
Üçüncüsü, özellikle COVID-19 döneminde hepimizin maalesef şahit olduğu üzere hem hastanenin yükünü azaltmak hem de enfekte olmamış hastaları hastaneye getirmeden takiplerini yapabilmek çok önemli bir strateji. O yüzden uzaktan hasta takibi de oldukça hız kazandı."
Akıllı saat kullanmak sağlığa zarar verir mi?
Akıllı saat kullanımında en fazla endişe yaratan konulardan biri de sağlığa negatif etkileri.
Konuyla ilgili yapılan araştırmalarda, akıllı saatlerin telefonda konuşmamızı sağlayan teknolojilere göre daha farklı yöntemler kullanması nedeniyle ciddi sıkıntılar yaratmadığının ortaya çıktığına işaret eden Çinier, "Ben şahsen bunların herhangi bir sıkıntılı duruma yol açacağını düşünmüyorum. Ama en iyisi yatak odasına hiçbir teknolojik cihaz sokmamak. Bunun da nedeni hem uykuya dalmada hem de uyku kalitesi açısından zararlı olması" dedi.
Çinier, akıllı saat kullanan ya da kullanmayı düşünen kullanıcılara şu tavsiyeleri verdi:
"Birincisi, bu cihazlardan elde edilen veriler, mutlaka doktolarla paylaşılmalı ve tedaviyle ilgili süreçler bundan sonra planlanmalı. İkincisi, kişisel verilerin korunması çok önemli. Bu cihazların çoğunun kişisel verileri topladığının bilinmesi gerekiyor. Üçüncüsü, bu cihazları sağlıklı yaşamımızı artırmak için kullanabiliriz, bizi motive edebilir, adım sayımızı artırabilir ve daha fazla spor yapabiliriz. Bu konuda özellikle etkili olduklarını düşünüyorum."
Akıllı saatlerdeki veri ihlali tehlikesi
İşin sağlık kısmında temkinli davranmakta fayda var. Ancak tehlikeler maalesef bununla sınırlı değil.
Attığımız adım, her gün yürüdüğümüz yol gibi tüm sağlık istatistikleri, diğer verilerde olduğu gibi veri ihallerine maruz kalabilir.
Birçok akıllı saatte güvenlik koruması bulunsa da bilgisayar korsanları mobil ağlara bağlanan cihazları hack'leyebilir.
Cihazınız mobil ödemeye açıksa ya da evinizdeki ve aracınızdaki diğer cihazları kontrol edebiliyorsa bu tehlike katlanarak artabilir.
Teknoloji Yazarı Özgür Çetin, veri ihlalleriyle ilgili değerlendirme yaptı.
Çetin, bu verilerin bir şekilde pazarlama aracı olarak kullanıldığını söyleyerek, geçmişte yaşanan dikkat çekici örnekleri paylaştı.
Sağlık verileri diğer verilerle birleştirilebilir
"Sağlık verilerinin toplanması bir kişinin konumunun belirlenmesinden tutun da el hareketlerinin kayıt altına alınıp (akıllı bileklik ya da akıllı saat kullandığınızda) şifrelerinin ele geçirilmesi gibi olası potansiyel tehditler içeriyor.
Sağlık verileri özelinde bilinen bu tarz bir çalışma yok belki ama bu verilerin başka verilerle birleştirilmesi sonucu daha da anlamlı hale geleceklerini söyleyebilirim.
Hata bu anlamlandırma konusu bir olaya da neden oldu.
Örneğin 10 milyondan fazla kişi tarafından kullanılan bir sağlıklı yaşam uygulamasında kullanıcılar koşu rotalarını herkese açık bir harita üzerinde paylaşıyor.
Bu tarz bir kullanımda ısı harita adı verilen özellik sayesinde ABD'nin Suriye ve Afganistan'daki gizli üsleri açığa çıktı. Zira askerler uygulamayı kullanarak koşu haritalarını paylaştıklarında bu bölgelerdeki üsler açığa çıkmış oldu.
12 milyon hastanın verisi Dark Web'de satışa çıkarıldı
Benzer bir durum 2019 yılında ABD'de de yaşandı. Ülkede birçok sağlık ve sigorta şirketine fatura tahsilat hizmeti veren Amerikan Tıbbi Tahsilat Şirketinin bilgilerini çalan siber saldırganlar 12 milyon hastanın verisini Dark Web'de satışa çıkardı.
Bu örnekler, kullanıcıların bireysel verilerinin ortaya çıkması ya da bunların kötü niyetli kişiler tarafından ele geçirilmesi gibi çok daha ciddi sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor.
Günümüzde ticaret savaşlarının arkasında yatan önemli etkenlerden biri de bu verilerin kimde kalacağı konusu.
Her ülke kendi verilerinin kendisinde kalmasını isterken bir yandan da çeşitli uygulama, donanım ya da yazılım çözümleriyle başka ülkelerdeki vatandaşların verilerini de alıp kullanmak istiyor.
Yukarıdaki satırlarda da belirttiğim gibi bu durum sadece sağlık değil birçok dijital veri konusunda yaşanıyor.
Peki bu veriler neden önemli? Çünkü bu verilerin ticari bir değere dönüştürülmesi çok kolay. Ayrıca sadece ticarete değil örneğin bir bölgede bir mağaza açarken buradaki potansiyeli görme anlamında da bu veriler kullanılabiliyor. Bu yüzden bu tarz veriler çok daha önemli hale geliyor."
Kontrol nasıl sağlanabilir?
"Sağlık alanında sağladığı avantajlara karşın veri ihlallerinin önüne geçmek için kullanıcıların alabileceği bazı önlemler var.
Öncelikle tıpkı telefonlarımızda olduğu gibi saatlerimizde de hesap ve coğrafi konuma erişme taleplerine izin vermememiz gerekiyor.
Cihazların şifrelerinin değiştirilmesi ve kilit ekranının etkinleştirilmesi de korumanızı artırabilir.
Son olarak güvenli olmayan ek uygulamalardan kaçınmakta da fayda var."
Kaynak, TRT Haber