Adalet Bakanlığı yaklaşık 8 yıl önce uyuşmazlıkları mahkemeye gitmeden çözmek için “Arabuluculuk” sistemini kurdu ve önceki yıl iş hukukunda başlayan zorunlu arabuluculuk uygulamasının uygulama alanı her geçen yıl farklı alanları kapsayarak genişledi.
Türkiye’de iş hukuku ve ticari hukuktan doğan uyuşmazlıkların çözümünde yeni bir yol olarak devreye giren arabuluculuğun aile arabuluculuğu olarak boşanmalar için de uygulanması gündemde.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, zaman zaman katıldığı TV programlarında “Kadına şiddet ve kamusal alana giren” konular dışında aile arabuluculuğunu hayata geçirmek istediklerini dile getiriyor.
Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Bölümü Öğretim Üyesi Dr. İsmail Yılmaz ve Uzman Arabulucu Avukat Hüseyin Kurşun, Adalet Bakanlığı tarafından hayata geçirilmesi planlanan aile arabuluculuğunu İLKHA’ya değerlendirdi.
Aile müessesesinin toplumun en önemli yapısı olduğunu belirten Yılmaz, hayata geçirilmesi planlanan aile arabuluculuğunun, ailelerin korunmasına çok büyük katkılar sağlayacağından dolayı bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Ailenin toplumun temeli olduğunu belirten Yılmaz, “Dolayısıyla İslam getirmiş olduğu kanunlarla ve temel prensiplerle ailenin muhafazasını öngörür. Ondan dolayıdır ki geçici evlilikler veyahut süreli evliliklere hoş bakmaz, İslam'da haramdır. Bir kişi eşiyle ömrünün sonuna kadar birlikte olmak için evlenir. Bizim toplumumuzda da İslam toplumunda da bu böyledir.” dedi.
“İslam boşanmayı en son merhale olarak görür”
Yılmaz, İslam’ın aile birliğini ve devamını istemekle birlikte boşanmayı da meşru gördüğünü ancak boşanmanın helal olmakla birlikte Allah’ın sevmediği durumlardan olduğuna dikkat çekerek, “Kur'an-ı Kerim'de Talak Suresi vardır. Boşanma ile ilgili temel prensipler bu surede belirtilmiştir. Fakat boşanırken bile ‘Aranızdaki yaşanmışlıkları unutmayın, boşanırken bile en azından gönül kırmadan boşanın’ denilir. Boşanmanın öncesinde ise bazı evreler vardır. İşte ayette buyrulduğu gibi ilk önce eşlerin birbirleri ile anlaşmaya çalışmaları, anlaşmazlıkların kendi aralarında giderilmesi veya kendi aralarında giderilmemesi durumunda aile büyükleri tarafından giderilmesini ister. İslam boşanmayı en son merhale olarak görür. Peygamber Efendimiz, ‘Allah'ın hoşuna gitmeyen helallerden en hoşuna gitmeyeni boşanmadır.’ buyurur. Yine bir aile dağıldığı zaman arşın titrediği ifade edilir.” ifadelerini kullandı.
“Evlilik müessesesinin kurtarılması için aile arabuluculuğunun hayata geçirilmesi lazım”
İslam’ın, toplumun temel taşı olan aile hayatına çok önem verdiğini ve eşler arasındaki anlaşmazlıkları da ailelerin kendi aralarında çözmesini tavsiye ettiğini belirten Yılmaz, “Nisa Suresi 35’inci ayette yer alan ‘eğer eşlerin aralarının açılmasından korkarsanız, erkek ve kadının ailesinden bir hakem gönderin’ buyurmaktadır. Evliliği devam ettirmeyi düşünenler için İslam arabuluculuğu tavsiye eder. Bu şekilde eşler arasındaki anlaşmazlık çözülür ve eşlerin arası bulunur. Arabuluculuk dünyevi işlerde de şu anda revaçtadır. Ticari faaliyetlerde arabuluculuk ön plana çıkmış durumdadır. Günümüzde de evlilik müessesesinin kurtarılması için aile arabuluculuğunun hayata geçirilmesi lazım.” şeklinde konuştu.
“Arabuluculuk müessesesi sanki yeni bir müessese gibi algılanıyor”
Arabuluculuk müessesesinin Kur’an-ı Kerim ve sünnete dayanan bir yapı olduğunu ifade eden Yılmaz, “Arabuluculuk müessesesi sanki yeni bir müessese gibi algılanıyor. Fakat ayeti kerimede zaten ifade ediliyor. Peygamberimiz Efendimiz döneminde iki kişi anlaşmazlığa düştüğünde O’nun yanına gelip O’nu hakemi seçmesi ve ondan sonra yine aynı şekilde müçtehit imamlarının yine hakem seçilmesi tarihte rastladığımız durumlardır. Bu noktada olay mahkemeye intikal etmeden arabuluculuğa intikal etmesi, bir nevi ailenin içerisindeki mahrem bilgilerinin de muhafazasını, çarşaf çarşaf açılmamasını da temin edecektir. Bu noktada da en azından geri dönüş için daha kolay bir yol olacaktır.” diye konuştu.
Peygamber Efendimizin örnek bir eş olarak ideal eşin nasıl olması gerektiğini tüm dünyaya öğrettiğini vurgulayan Yılmaz, Peygamberimizin, nasıl “iyi bir eş” olunabileceğini ve huzurlu bir ailenin temelini atmanın toplum için neden önemli olduğunu bizatihi kendi yaşantısıyla gösterdiğini belirterek, eşlerin aile hayatlarında Peygamberimizi örnek alması gerektiğini ifade etti.
Eşlerin birbirlerine karşı yerine getirmeleri gereken hak ve sorumlulukların da olduğunu ifade eden Yılmaz, evliliğin korunması için eşlere de önemli görevler düştüğünü belirtti.
“Evlilik zaten özgürlüktür”
İslam’da evliliğin, sevgi, kaynaşma, iffet, namus ve neslin muhafazası için meşru kılındığını ifade eden Yılmaz, “Hakemlik müessesesine karşı çıkan insanları anlamak mümkün değildir. Çünkü gayemiz aile yuvasını kurtarmak mı yoksa bir aile daha boşansın mı? Gaye ve hareket noktamızın da ne olduğuna karar vermek lazım. Hakemlik müessesesine karşı çıkanların hareket noktası insanlar boşansınlar ve özgürlüğüne kavuşsunlar. Evlilik zaten özgürlüktür. İnsan tabiatı gereği Cenabı Allah'ın kast etmiş olduğu ulvi gayeler var. Bu ulvi gayelerden bir tanesi de nesli muhafaza etmektir. Nesli muhafaza etmek için Allah-u Teâlâ zinayı haram kılmıştır ama baktığınızda ‘kişi dışarıda ne yapıyorsa yapsın yeter ki bana dokunmasın’ mantığı güdülüyor. Bu da tabi ki ne İslam ile nede insanlıkla bağdaşmaz. Kendisini bilen insanın hiçbir şekilde aile yuvasını rahatsız edecek, eşini sıkıntıya düşürecek hareketlerden uzak durması lazım.”
Uzman Arabulucu Avukat Hüseyin Kurşun da arabuluculuk uygulamasının toplumun din, gelenek ve göreneklerinde var olduğunu, toplumsal uzlaşı ile barış kültürü açısından çok önemli olduğuna dikkat çekti.
Aile arabuluculuğunda “aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddet” bölümünün dışında kalan durumlarda uygulanmamasını doğru bulmamakla birlikte aile arabuluculuğunun, ailelerin korunmasına büyük bir katkı sağlayacağını belirten Kurşun, toplumun temel taşı olan ailenin korunması, sorunların çözümü ve boşanma oranlarının azalması amacıyla yapılan çalışmaları çok değerli olduğunu ifade etti.
“Boşanma oranlarını düşürebilir”
Aile arabuluculuğunun artık zorunlu olacağını belirten Kurşun, “Adalet Bakanı Gül’ün açıklamış olduğu bu yeni uygulamaya göre, taraflar boşanma davası devam ederken aile mahkemesi hakiminin yönlendirmesi ile kurulacak aile arabuluculuk merkezlerine yönlendirilerek kamu hukukunun ilgilendirmeyen, tamamen özel hukuku ilgilendiren nafaka ve tazminat konularında ya da diğer uyuşmazlıklarda aile içi şiddeti barındırmayan uyuşmazlıklarda taraflar anlaşabilecekler. Yani buna göre eğer taraflar boşanma konusunda ısrarcı ise en azından nafaka ve tazminat konusunda ya da malların paylaşma konusunda arabulucunun hizmetinden faydalanabilecek. Bu doğrultuda da mahkeme kararı tarafların anlaştığı şekilde karara geçirecek, bu iyi bir gelişmedir ve boşanma oranlarını düşürebilir.” dedi.
Kurşun, aile arabuluculuğunda “aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddet” bölümünün dışında kalan durumlarda uygulanacak olmasının nedeninin ise İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı kanun olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Bu yasada bu yönde bir değişiklik yapılarak aile içi şiddetin olduğu anlaşmazlıklarda da arabuluculuğa gidilmesinde fayda var. Çünkü taraflar kendi sorunlarını eğer kavga ile çözüyorlarsa bunun kavgasız bir şekilde çözümünü üretebilirler. Bu konuda aile arabuluculuk merkezlerinde pedagog, psikolog ve sosyolog gibi uzmanların yönlendirmelerinde bir sonuca varabilirler.”
“Aile arabuluculuğu iyi bir gelişme ama yeterli olduğu söylenemez”
Aile içi şiddetin önlenmesinin sadece adliyeye intikal ettikten sonra çözülecek bir mesele olmadığının da altını çizen Kurşun, “Aslında meseleyi tamamen kökünden çözmek veya meselenin derinine inmek gerekirse aile eğitim programları var ama bunun yaygınlaştırılması gerekiyor. Ayrıca aile danışmanlık merkezlerinin her mahallede kurulması gerekiyor. Yani eşler arasındaki problemler adliyeye intikal etmeden önce önlemler alınması gerekiyor. Aile arabuluculuğu iyi bir gelişme ama yeterli olduğu söylenemez.” diye konuştu. (İLKHA)