"İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece «İman ettik» demeleriyle bırakılıverileceklerini mi sandılar? Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.”
(Ankenut Suresi, 2-3)
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, (çocuğunun) mezarı başında (bağıra-çağıra) ağlayan bir kadının yanından geçti. Ona:
“Allah’dan kork ve sabret!” buyurdu. Kadın:
"Çek git başımdan; zira benim başıma gelen felâket, senin başına gelmemiştir" dedi.
Kadın Hz. Peygamber’i tanıyamamıştı. Kendisine, onun Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem olduğunu söylediler. Bunu duyar duymaz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kapısına koştu, orada kapıcılar yoktu. (Özür beyân etmek üzere Hz. Peygamber’e):
"Sizi tanıyamadım" dedi.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de:
“Sabır dediğin, felâketle karşılaştığın ilk anda dayanmaktır” buyurdu.
(Buhârî, Cenâiz 32, 43; Ahkâm 11; Müslim, Cenâiz l4-l5.)
“Halkın hoşlanmadığı üç şey vardır ki ben onları severim: Fakirlik, hastalık ve ölüm… Rabbime kavuşmayı arzu ettiğimden ölümü, beni kibirden koruyup mütevazı yaptığı için fakirliği, günahlarıma kefaret olduğu için de hastalığı severim.”
(Ebu’d-Derdâ radıyallahu anh)