Sendikanın hazırladığı "Ekim Ayı Sağlıkta Şiddet" raporunda, sağlık çalışanlarının alın teri döktüğünü ve özelikle salgın sürecinde fedakârca insanlara sağlık hizmeti verdikleri belirtildi.

Sağlık çalışanları, gündelik yaşamın yanı sıra doğal afetler, enkazlar, çatışma alanları, salgınlar gibi hayatın zorlu yüzünün göründüğü her alanda insanlara yardım ellerini uzatmaya devam edildiği vurgusu yapıldı.

Pandemi sürecinde motive edilen sağlık çalışanlarının ciddi sorunları olduğu belirtilen raporda, şiddet bu sorunların en değişmez ve en hayati olanı olduğu hatırlatıldı. Caydırıcı ve önleyici her türlü önlem her türlü çağrı ve yaptırım, sağlık çalışanlarını tehdit eden şiddet karşısında yetersiz kalmakta olduğu belirtildi.

Raporda, yürütülecek politikanın içinde eğitim kurumlarından medya organlarına, sivil toplum kuruluşlarından yargı mekanizmalarına kadar her kuruma ve kişiye çok büyük sorumluluk yüklenmesi gerektiği ifade edildi.

Kamuoyuna yansıyan olaylar baz alınarak hazırlanan raporda, şu bilgilere yer verildi:

Ekim ayında, kamuoyuna yansıyan 18 şiddet olayında 49 saldırganın 28 sağlık çalışanını mağdur ettiğini tespit etmiş bulunuyoruz. 18 vakanın 16’sı hem sözlü hem fiili, 2’si ise sözlü olarak yaşanmıştır. Bu olayların 1’i yönetici, 8’i hasta, 4’ü de hasta yakınları tarafından gerçekleştirilirken, 5 olaya ise kendini bilmez kimseler sebebiyet vermiştir. Durumun vahameti, saldırganlara yönelik adli işlemlere baktığımızda çok daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki 20 saldırgan ifadeleri sonrasında serbest bırakılırken, 7’si hakkında hiçbir işlem yapılmasına dahi gerek duyulmamıştır. Sevindirici olan 22 saldırganın tutuklanmış olmasıdır.

Raporun devamında, "Şiddet olaylarının yaşandığı yerlere baktığımızdaysa 18 olayın 8’i hastanelerde, 1’i aile sağlığı merkezinde, 9’u ise sahada meydana gelmiştir. Şiddet olaylarının sağlık merkezleri dışında artış göstermesinin nedeni, salgın nedeniyle sahada yaygın bir şekilde yürütülen çalışmalardır. Ekim ayında, birçok farklı branşta görev yapan sağlık personelinin şiddete maruz kaldığını görmekteyiz. Bunların; 10’u doktor, 6’sı filyasyon ekibi çalışanı, 4’ü güvenlik görevlisi, 3’ü hemşire ve 5’i de diğer branşlardaki sağlık çalışanlarından oluşmaktadır. Bu tablodan da şiddetin yine ayrım yapmadığını tespit etmiş bulunuyoruz. Tüm bunların yanı sıra mahkemeler, ekim ayı süresince, geçmiş dönemlerde yaşanan bazı şiddet olaylarında örnek olarak gösterebileceğimiz kararlara imza atmışlardır. İstanbul’da geçtiğimiz yıl bir sağlık çalışanını darp eden hasta yakınına 23 bin 620 TL adli para cezası verilmiş olmasını bu kapsamda değerlendirmek gerekir. Yine İstanbul’da hastane yöneticisi tarafından mobinge maruz kalan sağlık çalışanı açtığı dava sonucunda 30 bin lira manevi tazminat kazanmıştır. İzmir’de ise geçtiğimiz yıl bir doktora hakaret eden hasta yakını, mahkeme tarafından 304 gün adli para cezasına çarptırılmıştır." şeklinde belirtildi.   

"Şiddet yapanın yanına kalıyor"

Ekim ayı şiddet raporunu değerlendiren Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş, şunları söyledi:

"Ne yazık ki sağlıkta şiddetin önüne bir türlü geçilemiyor. Gerek saha araştırmalarımızda gerekse teşkilat toplantılarımızda şiddet, tüm sağlık çalışanlarını tehdit eden bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Buradan şunu anlıyoruz, sağlıkta şiddet mağdurla sınırlı kalmıyor. Kalması da mümkün değil zaten, çünkü şiddetin böyle bir özelliği var. Buna karşın, genel uygulamalara baktığımızda, şiddetin yapanın yanına kâr kaldığını görüyoruz. Bu durumu kabul etmek mümkün değildir. Tek bir şiddet olayı yaşanmayana kadar tek bir sağlık çalışanı şiddetin mağduru olmayana kadar başta idari ve adli birimler olmak üzere hep birlikte mücadele etmek gerekir. Sağlıkta şiddet sarmalından başka çıkış yolu bulunmuyor." (İLKHA)