Dünyada çaresi henüz bulunmamış bir göz hastalığı olarak bilinen Tavuk karası (gece körlüğü), tıp alanında şu ana kadar tedaviye dayalı herhangi bir ameliyatın gerçekleştirilemediği bir hastalık türü.
Halk dilinde gece körlüğü veya tavuk karası olarak adlandırılan Retinitis Pigmentosa, zayıf ışıkta veya gece saatlerinde görmeyi zorlaştıran, nadir olarak görülen genetik kaynaklı kalıtımsal bir göz hastalığıdır.
Hindistan'da geliştirilen bitkisel tedavi yöntemini uygulayan Prof. Dr. Cengâver Tamer, Retinitis Pigmentosa hastalığının farklı türlerde olduğunu belirterek, uyguladıkları tedavi yönteminin hastaların görme oranlarında olumlu yönde netice verdiğini söyledi.
"Tavuk karası, tek tip bir hastalıktan oluşmuyor"
Retinitis Pigmentosa hastalığının genel olarak tanımını yapan Tamer, "Tavuk karası genetik kökenli dejeneratif bir hastalıktır. Retinanın sağlıklı kalabilmesi için 9 katlı duyu organı gibi çalışan retinayı destekleyen pigment retinal dediğimiz çok kıymetli bir dokusu var. Bu dokunun desteği olmadan retinanın sağlıklı kalabilmesi mümkün değil. Retinanın en alt tabakası gibi gözüken retinal pigment tabakası, Retinitis Pigmentosa hastalarında hızlı bir dejenerasyona ve ölüme doğru gidiyor. Bu yıkım retinanın sağlıklı kalabilmesini mümkün kılmıyor. Retinanın sağlıklı kalamaması yani retinal pigmentte olan Retinitis Pigmentosa olarak bildiğimiz genetik kökenli bu hastalık, tek tip bir hastalıktan oluşmuyor." dedi.
Prof.Dr.Cengaver Tamer
Retinitis Pigmentosa'nın kendi içinde bazı otoritelere göre 9, bazılarına göre ise 7 alt gruba ayrıldığını belirten Tamer, "Yani Retinitis Pigmentosa hastaları kendilerini bütün hastalarla bir tutuyorlar. Bu çok büyük bir hatadır. Çünkü Retinitis Pigmentosa hastalığı aynı şekilde tecelli etmiyor. Farklı form ve dokuları etkilemesi var. Bazen retinanın tümünü etkilerken bazen merkezi görmeyi etkileyebiliyor ve bazen periferiği etkilerken merkezi hiç ellemeyebiliyor." ifadelerini kullandı.
"Toplumdaki 'Retinitis Pigmentosa eşittir körlük' yaklaşımı doğru değil"
Retinitis Pigmentosa'nın farklı şekillerde tecelli edebilen ve çok değişik klinik yansımalarla ilerleyebilen bir hastalık olduğunu hatırlatan Tamer, "Şu anda toplumda ‘Retinitis Pigmentosa eşittir körlük’ şeklinde algılanıyor. Bu çok doğru bir yaklaşım değil. Retinitis Pigmentosa hastalarının hepsi körlükle sonlanmıyor. Hangi tip Retinitis Pigmentosa? hangi genler etkilenmiş? X geçişlimi yani bu genler anneden mi alınmış? resesif geçişli mi? merkez mi yoksa yaygın mı etkilendi? makularda ödemle mi yoksa ince zar veya membranlarla mı gidiliyor? Yani birçok hastalıkta olduğu gibi Retinitis Pigmentosa hastalığı da her hasta da farklı tecellileri olan ve ondan dolayı farklı stratejilerle yaklaşılması gereken bir hastalıktır. Tüm Retinitis Pigmentosa hastalarına aynı nazardan bakmanın çok büyük bir hata olduğu gibi aynı strateji ile yaklaşım da büyük bir hatadır." şeklinde konuştu.
Uyguladığı tedavi yöntemi hakkında bilgi aktaran Tamer, "Bizler, İngiltere bağlantılı olarak Hindistan'da başlatılan turmelik, kurkumin ve zerdeçal gibi bir takım bitkilerin bu hastalığa iyi geldiğini, hastalarda retinalar önünde Epiretinal Membranın gelişmesi durumunda hastalığın çok hızlandığını, bunun alınmasıyla hastalığın azaltılabileceğini, retinanın oksijenizasyonunu sağlayabilmek için vitrektomi ameliyatından çoğu zaman fayda görebildiklerini, makulerde ödem olması durumunda diazomid gibi özel medikal tedavilerden fayda görebildiklerini biliyoruz." dedi.
"Tavuk Karası için sınırlı dahi olsa yapabileceklerimiz var"
"Tavuk Karası hastalığının çaresi yoktur" söylemini tasvip etmediğini dile getiren Tamer, "Retinitis Pigmentosa hastalığında elimiz-kolumuz bağlı değil. Bugün için sınırlı dahi olsa yapabileceklerimiz var. Belki bu hastalara 'sizi kurtaracağız' diyemiyoruz ama yardım edebiliriz. Makuler ödem, Epiretinal Membran ve beraberinde Katarkt varsa, Retinitis Pigmentosa çok fazla merkezi etkilememişse ya da etkilemesine rağmen derinliği çok kötü hale gelmemişse medikal ve cerrahi tedavilerle rahatlatmak veya günlük yaşantıya katkıda bulunabilmek mümkündür. Ama çok gecikmiş veya ilerlemiş ambulatuar görmenin altına düştüğü hastalarda maalesef durum biraz kötü." diye belirtti.
Tamer, "Bizler, gençlik veya çocukluk çağındaki Retinitis Pigmentosa hastalarımıza medikal tedavilerle destek olabilmek, makulerdeki ödem gelişimini önlemek, Epiretinal Membran gelişimini durdurmak, retinanın oksijenizasyonu içerisine vitrektomi ile yardım etmek istiyoruz. Bu alanda destek verdiğimiz yüzlerce hastamız var. Bu hastalarımızdan hiçbiri uygun tedavi protokolleri hazırlandığı zaman bize geldiğinden daha kötüye gitmedi. Ama umut tacirliği gibi 'bize gelecek ve görme oranı artacak' düşüncesi dünyanın en yanlış beklentisi olur. Burada hastalığın durumu, hangi safhada olduğu ve ne kadar kötüleştiği faktörleri tedavi sürecinde önemli etkenlerdir." ifadelerini kullandı.
"İnancımda tedavisi olmayan bir hastalık olamaz"
Her derdin devası vardır inancında olduğuna dikkati çeken Tamer son olarak şunları söyledi:
"İnancımda tedavisi olmayan bir hastalık olamaz. Yani muhakkak bir yerlerde devası vardır. Bugünkü şartlarda çok etkin bir tedavi olduğunu söyleyemeyiz ama çok ciddi faydalarını aldığımız bir tedavidir. Tabi ki tümden kurtarma olarak tabir edilen 'Kür tedavi' iddiamız yok. Burada palyatif dediğimiz destek olucu bir tedavidir. Tüm hastalarımıza bunu ısrarla belirtiyoruz: Görme keskinliklerinde artışlar sağlayabilsek bile adaptasyon artışlarını sağlayamıyoruz." (İLKHA)