Müslümanlar seslerini yükseltmeli
Müslüman ilim adamlarına yaptığı çağrıda, yazılı veya sözlü hitapta bulunmaktan çekinmemeleri tavsiyesinde bulunan Dr. İdriz'in yazısı şöyle;
Fransa ve Avusturya'da gerçekleşen son terör saldırıları ve aşırıcı birey ile hareketler tarafından kutsal dinimize yönelik suistimallerin her geçen gün daha da artması, imam olarak şahsımın ve değerli meslektaşlarımın –hiç kimsenin yanlış yorumlamalarına mahal verilmemesi maksadıyla– her gün ısrarla vaaz ettiğimiz hususu bir kez daha tasdik etme ve açıklama ihtiyacı hâsıl olmuştur.
Müslümanlar olarak, sözde dinimiz adına Fransa ve Avusturya'da işlenen suçlardan sarsıldık. İslâm'la ve insanlıkla alâkası olmayan bu korkunç eylemleri şiddetle kınıyoruz. Kim ve nerede olursa olsun, yaşamını yitirenler ve mağdurlarla her zaman dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtmek isterim.
Yaşanan bu elim hadiselere ilişkin haberler, en az herkes kadar – ve belki de herkesten çok – bizleri rahatsız etmektedir, zirâ bu denli çirkin bir şekilde çarpıtılan, kutsal dinimizdir. Müslümanlar, imamları ve âlimleri buna karşı seslerini yükseltmeliler mi? Şüphesiz ki evet! Ahmaklar, cahiller ve aklı kıt olanlar, şiddete meyilli olanlar dinimizin hakkında yanlış bir tasvir oluşturmakta. Buna karşı sesimizi yükseltmek bize düşmezse, kime düşer?
Gözünü kırpmadan kafa kesenler, suçsuz canlar alanlar ve öfke yayanlar, bizler için Kur'an'da kullanıldığı kavram üzere “Müfsittirler,” yeryüzünde fesadı ve bozgunculuğu yayanlardır. Kur'an onlar için en ağır cezayı öngörür (Maide, 5:33) İşbu teröristlere (müfsitlere) karşı hep birlikte ve kararlılıkla hareket etmeliyiz. Kur'an masumların öldürülmesini en şiddetli bir şekilde kınamaktadır: “Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur…” (Maide, 5:32)
Kur'an'ın “Ey inananlar, topluca hep birden barışa girin…” (Bakara, 2:208) emrinden hareketle, Müslümanlar her zaman ve her yerde barışa olan desteklerini net ve güçlü bir şekilde dile getirmelidirler. “Müslüman, yani barışçıl insandan, elinden ve dilinden diğer barışçıl insanların emin olduğu kimsedir.” (Hadis-i şerif). Diğerleri, her kim olursa olsun, Müslümanlarla nerede olursa olsun barış içerisinde yaşayabileceklerini ve Müslümanlardan kendilerine hiçbir zarar gelmeyeceğini bilmelidirler.
Tüm Müslümanlara çağrıda bulunuyorum
Dini bir unsuru esas alan öfke ve şiddetten kesinlikle uzak dursunlar ve kati suretle doğrudan veya dolaylı olarak teröristlere kendilerini nispet etmesinler, onlarla dayanışma içerisinde olmasınlar, eylemlerini kesinlikle savunmasınlar, onlara hak vermesinler ve eylemlerini meşrulaştırmasınlar. – Kalabalık bir şekilde toplanıp tutumumuzu beyan etmenin zor olduğu mevcut salgın şartlarında, sosyal ağlarda yazılı ve görsel içeriklerle dinimize karşı yapılan bu alçak suistimale karşı sesimizi yükseltebiliriz.
Tüm imamlara, din görevlilerine ve âlimlere çağrıda bulunuyorum
Yazılı veya hitap etmek suretiyle vaazlarında şiddet sorununa dikkat çeksinler, onu doğru tanımlasınlar, şiddeti meşru gören düşünce ve yorumlara aralarına mesafe koysunlar ve tutumlarını net şekilde beyan etsinler.
Gençlerimize çağrıda bulunuyorum
İnternet propagandalarına alet olmayın, aldanmayın. Diğerlerinin Müslümanlara haksızlık yaptıkları söyleniyorsa veya hakikaten Müslümanlara haksızlık, İslâm'a da saldırı yapılıyorsa, siz de haksızlık yaparak hiçbir şeyi düzeltemezsiniz. Kur'an “…kötülüğü en güzel davranışla sav…” buyuruyor. (Fussilet, 41:34). Terör asla bir çözüm değildir, ancak ve ancak elim bir eylemdir.
Siyasilere çağrıda bulunuyorum
Terörle mücadele etmede müşterek yöntemler bulabilmek için cami cemaatleriyle iş birliği yapın. Siyasiler ivedilikle daha farklı bir tutum benimsemeli ve tehlikenin gerçekten hangi taraftan geldiğini ayırt edebilmeli, aynısına karşı kararlılıkla savaşmalıdır. Aynı zamanda İslâm'ı barış dini olarak addeden ve dinin suistimal edilmesine karşı nitelikli ve verimli mücadele verebilecek olanları da kararlılıkla desteklemelidirler.
Topluma, medyaya ve siyasilere çağrıda bulunuyorum
Doğrudan veya dolaylı olarak İslâm'ı terörle birlikte zikretmeyiniz. Bu, barıştan yana olan Müslümanların duygularını incitir. Bizleri – dünyanın neresinden olursa olsun – katillerle bir tutmayınız. Dinimiz İslâmı da! Radikal akımlarla mücadele ancak topyekün yapıldığında etkin olur. Barıştan yana olan Müslümanlar nasıl ki aşırıcılık hakkında net bir tutuma sahipse, günümüz Avrupası için daha müreffeh bir ortak gelecek inşa etme niyetinde olanların da – sadece aşırı sağ veya islamofobinin yükselişte olduğu zamanlarla sınırlı kalmamak kaydıyla – aynı hassasiyeti göstermelerini bekliyoruz. Barış tüm dinlerin ortak paydasıdır. Dolayısıyla hem Müslümanlarla hem diğer dinlere mensup olanlara öfke ve şiddete karşı daha gür bir sesle karşı çıkmaları çağrısında bulunuyoruz.