İki ayrı tablo var birbirini tamlayan
Doğrusudur ancak Sânî’yi yalanlayan
Ana ile evladı hakikatin feryadı
Hukuk yargı adalet yalan dolan inadı
Müslümana reva görülünce farklılık
Öz vatanında gurbet ve paryalık
Ana evladından uzak, yaşanır bin firak
Bu zulüm sahrasında farklı acı ayrılık
Gözyaşlarında bile ayrımlara gittiler
Anneler arasında acayip bir fark ettiler
Eskiler düşman görüp aldırmaz hakkın yerken
Şimdiki bizden deyip aldırmaz bana derken
Yusuf’u annesiyle tanıdık bu zindanlarda
Ne büyük bir yürekmiş bu anladık alanlarda
Her Yusuf yakında buluşmak dileğiyle
Ayrılmıştır anneden kavuşmak ümidiyle.
Kimisi yirmi yıl kimisi üç beş öte
Anneler yolunu gözler ciğerparelerinin hep de
Hep umut aşılar Yusuf annesine bıkmadan
Buğulanmış yaşlı gözlerine bakmadan
Taş kalplilere inat evlat hasretiyle anneler
Yol yaptı gözyaşlarına elinde lokması donan
Bahar bilmez ya, bilmez serin suya kanmayan
Köşesinde giysisinde Yusuf’unun kokusunu arayan
Günahsız bir çocuğun
gözlerinde yavrusunu tarayan.
Aklı görüş gününde gözleri hep kapıda
Haftada on dakika telefonun ucunda
Kırkında da olsa evladı her annenin
Gözünde pir-u paktır küçücük bir nazenin
O Yusuf’un annesidir yitiğini arayan
Elmastan gözyaşını yiğidine harcayan.
O Yusufi bir annedir, umudu duasının kattığı
Kerbela’dır yüreği sevgi sunmak tek yaptığı.
Anneyi anlatmaya kelimeler sayfalar
Az gelir kağıt kalem anlatmaya kitaplar.
En ala cennet bile ayakları altında
Dünya ahiret az kalır sevgisinin hattında
Hakk Teâlâ’nın kuluna olan muhabbeti
Anneyle bulur misal o engin şefkati.
Biz hiç bilmedik anne çektiğin çileyi,
Görüş yolunu(yaz kış demedin), şehirler kat ettin.
Biz hep dolu bulduk görüş salonunu.
Yolculuk ıstırabını kendine saklardın her daim
Biz seni sevgiyle şefkatle bulurduk hep kaim.
İnsanlar bilmezse de zindan gerçeğini
Anlamasalar da görüşün zahmetini
Oğlun Yusuf unutmaz işar ve eziyetini
Bağrında cennet mevsimiyle senin meziyetini
Vuslatın hasretimdir sarıyor tüm benliğimi
Kalbin mahfi’lerinde anıyorum ben seni
Burada payımız hissemiz karanlık, suçumuz anlatılır
Duvarları aşamayan bakışlar yeisle kuşatılır.
Saatler dakikalar, ayak sürter gündüz geceler
Hızına yetişilmez geçer aylar ve seneler.
Gün be gün büyür umutlar tükenir canlar
Verem, siroz, siyatik bilumum hastalıklar.
Yetmez gibi koroya, eklenir yeni yeni çileler
Yük olmaya can atan vahşi ya ehl-i cahiller.
Burası zindan anne, Yusufi mekan Zavira
Havası suyu gibi burası soğuktur anne nazarıyla
Bak yine karardı hava sitemkar bulutlar
Yoksa haline mi acıdı mahkûmun bak ağlıyorlar
Bereketi ferahlık veriyor dökülürken damlalar
Gözyaşlarını silmek için gizleniyor bulutlar.
Ezelin sabahında varlık sahrasına adımda
Seni görmüş tanımıştım ilk güneş ışığımda
Şimdi de yıllar sonra Yusufi medresede
Şahit oldum tanıdım pak anneler bu yerde
Ayda bir açık görüş can Yusuf hazırdı.
Anneciği gelecek gözü yolda nazırdı.
Bir annesi kalmıştı can Yusuf’un bu hayatta
Ne eş vardı ne evlat babası da mematta
Her ay ayrı manzara, ayrı sahne yaşanır
Annesi doymadan kokusuna saat hızla boşanır.
Bir ay daha bekle ki anne sağlamsa gelir
Bir olan Allah bilir ne bedeller ödenir.
Bir başka bahar gelmiş can Yusuf’un annesi
Kokluyor sarılıyor soruyor neyi var, yok nesi.
Soruyor, “oğul can, can kurban halin ne?”
Gözlüyor cevabı merakla soruyu her anne.
Yusuf can gülümsüyor annesine bakarak
“Hamdolsun” der, günler geçer bir soluklanarak.
Başka görüş vaktinde can alıcı bir vaha
Bin birinciydi sanki yaşanıyor bir daha
Etrafta koşturur yeni ayaklanmış yumurcak
Anne dayanamaz alır birini açar kucak.
Dört yaşında en nazenin kıpraşırken o çocuk
Yusuf’un annesi öpücükler kondurur boncuk boncuk
“Ah oğlum! Yusuf canım olaydı bir torunum,
Alır koklardım onu sen yerine can oğlum.”
Gözler nemleniyordu bu duygu ikliminde
Söz geçmez, anlamsızdır annenin yüreğinde.
Bir diğer köşede yaşanır ayrı dram ayrı acı
Dost Yusuf’un annesi bırakmaz elini davacı.
“Görüş bitti.” O tutmuş can Yusuf’un elinden,
“Ah ne olurdu şu kapıdan çekip gelsen peşimden.”
Yaşlı gözler yaşlı annenin yüzünden
Tane tane inciler yuvarlanır hüzünden
Yusuf dahi dayanmaz derinden ah eyler
Yüreğinden dağları viran eyler düz eyler.
Tebessümle annenin pamuk misal elini
Alır öper alnına, tutar gözlerin selini.
Sen üzülme can anam vuslat vakti yakındır.
Dışarda kardeşlerim evladındır hakkındır.
Bir saatin ardından görüş sona ermişti.
Çelikleşmiş olsa da bak Yusuf erimişti.
Bir çift söz söylemişti biri zindan içeri
Diğeriyse ümmete ta yürekten içeri
Yaşlı anam, can anam sensiz nasıl dayanam?
Hamdolsun ki dışarda kardaşlarım var can anam
Cihadı uzaklarda mücahidi sahada
Tek aramayın dostlar bakın a ha burada
El- Kaide, İBDA-C, Hizbu-t Tahrir, Hizbullah
Çilede hepsi bir, kardeşler ancak Lillah
Fiemanillah
Faruk Kuzu
Kandıra 2 Nolu F Tipi Cezaevi
Kandıra 2 Nolu F Tipi Cezaevi