Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
İzmir depreminde işleri yıkılan, iş yeri yıkılan veya ağır hasar gören, denizin taşması sebebiyle iş yeri sular altından kalan esnafa TESKOMB vasıtasıyla 50 bin liraya kadar hibe desteği verileceğini söyleyen Erdoğan, ayrıca depremden zarar gören esnaf ve sanatkârların TESKOMB aracılığıyla Halkbank’tan kullandığı kredilerin taksit ödemeleri de faizsiz olarak bir yıl süreyle ertelendiğini ifade etti.
Yapılan tespitlere göre İzmir’de çeşitli derecelerde hasarlı ve yıkılmış 530, Manisa’da ise 16 bina bulunduğunu aktaran Erdoğan, "En çok hasar Bayraklı’dayken, onu Bornova, Aliağa ve Seferihisar ilçelerimiz takip ediyor. Tespiti tamamlanan binalara hasar derecelerine göre gereken işlemler süratle yapılmaktadır. Deprem konutlarının inşasına 1 ay içinde başlamayı planlıyoruz. TOKİ’nin İzmir’de hâlen süren 50 bin sosyal konut projesi kapsamında 2584 konutluk, 100 bin sosyal konut projesi kapsamında 3500 konutluk yatırım bedeli 2,5 milyar lirayı geçen inşaatları bulunuyor. Bugüne kadar İzmir’de TOKİ vasıtasıyla yapılıp telsim edilen konut sayısı da 16 bin 776’dır. Kentsel dönüşüm projeleri kapsamında İzmir’de 19 bin 474 bina tespit edilmişti. Bunlardan 17 bin 464’ünün yıkımı gerçekleştirilmişti. Yapılan tespitlere göre yeteri sayıda deprem konutunu da buna ilave edeceğiz. Görüldüğü gibi deprem bizi beklemiyor. İnşallah kalan riskli binaların yıkımını da en kısa sürede bitireceğiz." diye konuştu.
Türkiye'de bazı şehirlerde zaman zaman endişe verici düzeylere ulaşan Covid-19 vaka artışlarına rağmen genel olarak kontrollü bir süreç yaşadıklarını söyleyen Erdoğan, aşı çalışmalarına ilişkin, "Aşı çalışmaları dünyada ve ülkemizde hızla ilerliyor. Yılsonuna kadar yabancı ülkelerde geliştirilen bir veya birden fazla aşıyı ülkemizde uygulayabilir hâle getirmeyi planlıyoruz. Kendi geliştirdiğimiz aşıları da bahar aylarıyla birlikte vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız. Bu konuda arzu ettiğimiz seviyeye gelene kadar kurallara riayet ederek kendi kendimizi korumaktan daha etkili bir aracımız yoktur. Özellikle İstanbul’da yaşayan vatandaşlarımızdan bu konuda daha fazla dikkat, daha fazla hassasiyet bekliyorum." dedi.
"Özel sektör ve kamuda esnek mesai uygulaması teşvik edilecektir"
Erdoğan, "Son haftalarda salgının bu şehrimizdeki artışının önüne ancak bu şekilde geçebiliriz. Bu çerçevede Türkiye genelinde geçerli olacak şekilde şu hususları kamuoyuyla paylaşmak istiyorum: Özel sektör ve kamuda esnek mesai uygulaması teşvik edilecektir. Pazar yeri ve market gibi yoğun insan hareketliliğinin olduğu yerlerdeki denetimler artırılacaktır. Paket servis hariç olmak üzere lokanta, restoran, pastane ile berber, kuaför, nikâh, düğün salonu, yüzme havuzu, hamam, kaplıca, sauna, internet kafe, halı saha, tiyatro, sinema, konser salonu ve benzeri tüm iş yerlerinde hizmetler saat 22’de sona erecektir." ifadelerini kullandı.
“Vatandaşlarımızdan kalabalık ortamlardan kaçınmalarını rica ediyorum”
Erdoğan, şunları söyledi:
Vatandaşlarımızdan kalabalık ortamlardan kaçınmalarını, ev ziyaretlerini dahi mecbur olmadıkça yapmamalarını özellikle rica ediyorum. Hükümet olarak bir yandan salgınla en etkili şekilde mücadele ederken, diğer yandan da üretimi, ticareti, istihdamı, eğitimi velhasıl hayatın her alanındaki işleyişi durdurma sorumluluğuyla karşı karşıyayız. Bunun zor bir denge olduğunu elbette biliyoruz, hamdolsun şu ana kadar bu süreci başarıyla getirdik.Salgın tedbirleri dolayısıyla, faaliyetine ara verdirdiğimiz veya sınırlandırdığımız pek çok alanda normalleşme adımlarını atmıştık. Son Kabine Toplantımızda okullarımızdaki sınıfların bir kısmında daha eğitim-öğretim yüz yüze başlaması kararını kamuoyuyla paylaşmıştık. Bugüne kadar ki uygulamalar sürecin çok ciddi bir sorunla karşılaşılmadan ilerlediğini gösteriyor. Salgının seyrine göre önümüzdeki haftalarda diğer sınıfların durumlarını değerlendireceğiz.
"Arkasına bakılmadan hemen Müslüman hedef gösteriliyor"
Son dönemde artan İslam düşmanlığına tepki gösteren Erdoğan, "Türkiye savunduğu ve sembolü olduğu İslam’a ve tarihinden tevarüs ettiği miras bağlılığını güçlendirdikçe bu saldırıların ve ithamların dozu artırıyor. İslam’a saldırı öyle bir noktaya geldi ki, yaşanan en küçük bir hadiseyle bile önüne-arkasına bakılmadan hemen Müslüman hedef gösteriliyor, Şayet şiddet içeren bir hadisede zanlı Müslümansa derhal olaya terör saldırısı, zanlıya da terörist damgası vuruluyor. Ama zanlı başka inançtan biriyse ya polisiye vaka bu şekilde deyip geçiyorlar ya da failin aklı dengesi sorgulanarak konunun üzeri örtülüyor." diye konuştu.
Dün gece Avusturya’nın Başkenti Viyana’da yaşanan "saldırıyı samimiyetle kınadığını" belirten Erdoğan, "Faili her kim olursa olsun bu tarz saldırıların tasvibi asla mümkün değildir. Avusturya halkına geçmiş olsun dileklerimi ve taziyelerimi sunuyorum.
"İslam’a yönelişte çok büyük bir sıçrama var"
Erdoğan, "Diğer yandan, Avrupa ülkelerinin bir kısmı İslam’ı kendilerine göre yeniden tanımlama ve biçimlendirme teşebbüsüne girecek kadar sınırları zorlamaktadır, üstelik bu yaklaşım yeni de değildir. Geçmişte Arnavutluk Bektaşilerini ayrı bir inanç grubu olarak ilan ederek İslam’dan koparmaya çalışmışlardı, aynı oyunu Avrupa’da yaşayan alevi vatandaşlarımız için de sahnelemişlerdi. Şimdi Avrupa’da yaşayan ve Müslüman ailelerden gelen bir kısım insanları kullanarak İslam’ı topyekûn değiştirme iddiasıyla ortaya çıktılar. Tabi biz bu korkunun altındaki gerçekleri gayet iyi biliyoruz. Bugün dünyada 2 milyar 400 milyon Hıristiyan, 1 milyar 900 bin Müslüman, 1 milyar 800 bin de Hindu, Budist, Şinto inançlara mensup insan yaşıyor. Yaklaşık 70 yıl önce bu rakamlar 710 milyon Hıristiyan, 300 milyon Müslüman, 730 milyon da Hindu, Budist, Şinto inançlarına mensup insan şeklindeydi. Görüldüğü gibi dünyada her inanç grubu elbette sayıca artıyor, ama İslam’a yönelişte çok büyük bir sıçrama var." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, "Daha önce neredeyse hiç Müslüman’ın bulunmadığı Avrupa ülkelerinin bazılarının nüfusu içindeki Müslümanların oranı yüzde 10’u buldu. Aynı şekilde Afrika’dan Güneydoğu Asya’ya, Amerika’dan Avustralya’ya bütün buralara kadar geniş bir coğrafyada İslam’ın yayılışının önüne geçilemiyor. Üstelik bu gelişme Müslümanların her alanda ezildiği, horlandığı, geri bırakıldığı, sömürüldüğü, iç çatışmalarla enerjilerinin heba edildiği bir süreçte yaşandı. Bu fotoğrafın üzerine bir de 2200 yılı aşkın Türk devlet tarihini ve onun etki alanını ilave ettiğinizde ortaya çıkan tablo birileri için tahammül edilemez oluyor."
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Elbette Asya’nın, Afrika’nın, Akdeniz’in ve mücavir coğrafyanın tabi zenginliklerini, demografik gücünü, kadim dönemlerden beri bilinen stratejik önemini de unutmamak gerekiyor. Dünyanın geleceğinin bir kez daha bu coğrafyada görüldüğü bir süreçte Türkiye, kendisi ve dostları için en adil, en ahlaklı, en vicdanlı, en iyi geleceği inşa etmek için çalışıyor. Siyasi ve ekonomik, küresel düzenin yeniden yapılanma sancılarının yaşandığı bir dönemde Türkiye’nin bu onurlu ve vakur duruşu büyük önem taşıyor. Asırlık düzenlerini bozduğumuz için bize bedel ödetmeye çalışanlar kendi sırça köşklerinin her an başlarına yıkılacağı korkusuyla kontrollerini giderek daha fazla yitiriyor.
Ülkemize yönelik her ithamın, her tehdidin, her iftiranın gerisinde işte bu gerçek vardır. Medeniyetimizin ve tarihimizin bize yüklediği bu sorumluluktan asla kaçmayacağız. Böyle bir mirasın sahibi olmak ve onu daha ileriye taşımak milletimiz için en büyük şereftir. 83 milyon hep birlikte gerektiğinde alın terimizi, gerektiğinde kanımızı dökmekten çekinmeyerek bu şerefe layık olabilmek için çalışacağız, Rabbim yar ve yardımcımız olsun." (İLKHA)