VAN - Türkiye`de sivil topluma çok büyük bir darbe vuracak olan Uluslararası Terörizmle Mücadele Yasa Tasarısı TBMM`de kabul edildi.
Yasaya göre BM sözleşmesine göre Terör devleti ABD ve AB`nin terörist olarak ilan ettiği örgüt, grup, siyasi oluşum ve camialar Türkiye tarafından da terörist olarak görülecek. Terörist ilan edilen kuruluşlarla iş yapan bütün kişi, STK, dernek ve şirketler kara listeye alınacak. Ayrıca talep edilmesi halinde bu kuruluşların mal varlıkları dondurulacak. Ayrıca, terörist ilan edilen bu kuruluşlar hakkında dava açılıp örgüt üyeliği cezası verilebilecek.
Söz konusu yasaya tepki gösteren Van`daki sivil toplum kuruluşları, yasanın yanlışlığına dikkat çekti. Yasayla beraber İslami faaliyetlerin önüne geçilmek istendiğini söyleyen STK`lar, yasanın derhal kaldırılması çağrısında bulundu.
Yasa Anayasa`ya aykırıdır
Kabul edilen yasayı `ucube` bir yasa olarak değerlendire İHH Van Koordinatörü Ercan Çiplak, yasanın kamuoyunda tartışılmadan alelacele onaylandığını hatırlattı. Yasanın 11 Eylül`ün bir kalıntısı olduğunu belirten Çiplak, " Ciddi anlamda sıkıntılar içeren çok riskli ve ülkemizdeki STK`ların faaliyetlerini ciddi anlamda baltalayacak bir yasa. Bu yasayla birlikte teröre finansman sağladığı düşünülen kurumlar, kişiler kara listeye alınıp mal varlıklarına el konulabiliyor. 5 yıldan 15 yıla kadar yargılanıp cezalandırılabiliyorlar. Bu anlamda Anayasa`ya aykırı bir yasa" dedi.
"Yasanın amacı şantajdır"
`Terör` kavramının dünyada genel geçer bir tanımının olmadığını söyleyen Çiplak, yasanın hedefinde Müslüman ülkelerin, İslami STK`ların olduğuna dikkat çekti. Daha önce, dünyanın herhangi bir yerindeki soruna karşı çıkıldığını ancak bu yasayla beraber yardım edilen toplumların terör listesine alınıp alınmayacağı belirsizliğinin olduğunu söyleyen Çiplak, "Bu saatten sonra bunların hepsine birilerin terörist demelerini bekleyeceğiz. Terörist dedikten sonra da bunlarla en ufak bir temasta dahi bulunamayacağız. Tamamen hukuksuzluklar içeren bir yasa. Kendinizi terörist ilan etseler siz bunun hukuki mücadelesini verirsiniz. Ama yardım ettiğiniz bir halk, terörist olarak adlandırılacak ve siz sadece yardım ettiğiniz için ya da yardım amaçlı para topladığınız için aynı kategoride görülüp cezalandırılacaksanız. Bu yasa asıl amacı korkutma olan, şantaj olan bir yasa. Bu, birileri tarafında uygulanmayabilir; ama daima birilerinin başında sopa olarak bekletilecek bir yasadır" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan`ın yasa hakkındaki, "Endişe edilecek bir durum yok" ile Adalet Bakanı Sadullah Ergin`in "Gereken tedbirleri aldık" sözlerini değerlendiren Çiplak, bu sözlerin ardında bir mahcubiyetin olduğunu kaydederek yasanı bugün uygulanmasa bile ileride uygulanma riskinin olacağını, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül`ün, veto yetkisini kullanması çağrısında bulundu.
"Yasa her türlü suiistimale açık"
Yasanın her türlü suiistimale açık olduğunu söyleyen Rahmet Eli Gıda Bankası Yardım Komisyonu Başkanı Yalçın Tay, yasanın, dünyanın birçok yerinde İslami faaliyetlerde bulunan STK`ların önüne geçmek için çıkarıldığını belirtti. Yasanın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından veto edilmesini isteyen Tay, aksi takdirde yasanın tarihe kara bir leke olarak kaydedileceğini ifade etti.
Yasayla beraber infak olgusunun ortadan kalkabilme ihtimalinin var olduğunu söyleyen Tay, "İşgal edilen Müslüman ülkelerde çok ciddi yardım seferberliği söz konusu STK`lar tarafından hayırseverlerin infakları neticesinde oluyor. Yasayla beraber artık infak yapma olgusu kalkabilir. Çünkü yasayla beraber şöyle bir algı oluşacak, `Acaba muhtaç insanlara ulaştırılması için yardımda bulunduğum bu STK`lar da terör listesinde olabilir mi? Onlara yaptığım yardımlar terörizme finansman kapsamına mı girecek?` Böyle bir algı neticesinde insanlar artık STK`lara yardım etmek istemeyecek. Dolayısıyla infak duygusu yok alacak. Bu açıdan çok tehlikeli bir yasa" dedi.
"Kamuoyu oluşturulmalı"
ABD ve Avrupa`nın kendi menfaatlerini ve İsrail`in menfaatlerini korumak için elinden geleni yaptığına dikkat çeken Umut Işığı Derneği başkanı Abdurrahman Eren, söz konusu devletlerin Müslümanlara karşı her türlü ambargoyu uyguladıklarının bilindiğini söyledi. ABD ve İsrail`in İslami faaliyetleri ön plana alan grupları terörist olarak göstermeye çalıştığını dile getiren Eren, STK`ların bu konuda yapması gerekenleri anlattı.
Eren, "Sivil toplum kuruluşları olarak ciddi bir kamuoyu oluşturmamız gerekiyor. Çünkü HAMAS, Hizbullah gibi örgütlerin çalışmaları Müslümanlar ciddi bir şeklide takip ediyor. Bunların kendi vatanlarını, kendi ırzlarını, İslami davalarını yüceltmek için çalışıyorlar. Türkiye`nin buna karşı tepki göstermesi gerekir. Eğer bu uygulamaya geçirilirse bizim başbakanımızın dahi teröre yardım ve yataklıktan dolayı sorgulanması gerekir. Hizbullah, Lübnan`da bir halk hareketi olduğu biliniyor. Herkes tarafından desteklenen bir örgüttür. Bu da Amerika ve İsrail`in işine gelmiyor. Aynı zamanda ilim seviyesinin, üniversite düzeyini, silah bakımından güçlendiğini hepimiz biliyoruz. Tabi siyasi olarak bunu bertaraf etmeye çalışacaklar. Yalnız, Rabbimizin de kendine göre bir hesabı vardır. Bunların yapacağı hesapların alt üst olacağına inanıyoruz" şeklinde konuştu.
"Yasa İslamofobinin bir sonucudur"
Yasanın Türkiye`nin iç politikasıyla uyuşmadığını söyleyen Gökkuşağı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Soyluoğlu, yasanın ABD`nin dayatmasıyla yapıldığını söyledi. Bu yasayla beraber ABD`nin, kendisine karşı olan STK`ları terör listesine almak istediğini hatırlatan Soyluoğlu, "Özellikle 11 Eylül saldırılarında sonra dünyada oluşturulmak istenen `İslamofobi`nin bir sonucudur. 11 Eylül sonrası Müslümanlarla savaş, o günden bu yana bir plan çerçevesinde halen sürdüğü kanaatindeyim. Bunun Türkiye`nin ve bizden sonraki kuşakların olumsuz anlamda etkileneceği, özellikle Müslümanların yapabilecekleri projelerin kaldırılması için yapılan bir yasadır. Derhal kaldırılmalıdır. Tamamıyla keyfi davranışlara mahal bırakacak ve olumsuzluklar oluşturacak bir yasa. Birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Bizden sonraki kuşaklara çok ciddi miraslar bırakmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı. (Fırat Arslan/Murat Dalgın - İLKHA)
Yasaya göre BM sözleşmesine göre Terör devleti ABD ve AB`nin terörist olarak ilan ettiği örgüt, grup, siyasi oluşum ve camialar Türkiye tarafından da terörist olarak görülecek. Terörist ilan edilen kuruluşlarla iş yapan bütün kişi, STK, dernek ve şirketler kara listeye alınacak. Ayrıca talep edilmesi halinde bu kuruluşların mal varlıkları dondurulacak. Ayrıca, terörist ilan edilen bu kuruluşlar hakkında dava açılıp örgüt üyeliği cezası verilebilecek.
Söz konusu yasaya tepki gösteren Van`daki sivil toplum kuruluşları, yasanın yanlışlığına dikkat çekti. Yasayla beraber İslami faaliyetlerin önüne geçilmek istendiğini söyleyen STK`lar, yasanın derhal kaldırılması çağrısında bulundu.
Yasa Anayasa`ya aykırıdır
Kabul edilen yasayı `ucube` bir yasa olarak değerlendire İHH Van Koordinatörü Ercan Çiplak, yasanın kamuoyunda tartışılmadan alelacele onaylandığını hatırlattı. Yasanın 11 Eylül`ün bir kalıntısı olduğunu belirten Çiplak, " Ciddi anlamda sıkıntılar içeren çok riskli ve ülkemizdeki STK`ların faaliyetlerini ciddi anlamda baltalayacak bir yasa. Bu yasayla birlikte teröre finansman sağladığı düşünülen kurumlar, kişiler kara listeye alınıp mal varlıklarına el konulabiliyor. 5 yıldan 15 yıla kadar yargılanıp cezalandırılabiliyorlar. Bu anlamda Anayasa`ya aykırı bir yasa" dedi.
"Yasanın amacı şantajdır"
`Terör` kavramının dünyada genel geçer bir tanımının olmadığını söyleyen Çiplak, yasanın hedefinde Müslüman ülkelerin, İslami STK`ların olduğuna dikkat çekti. Daha önce, dünyanın herhangi bir yerindeki soruna karşı çıkıldığını ancak bu yasayla beraber yardım edilen toplumların terör listesine alınıp alınmayacağı belirsizliğinin olduğunu söyleyen Çiplak, "Bu saatten sonra bunların hepsine birilerin terörist demelerini bekleyeceğiz. Terörist dedikten sonra da bunlarla en ufak bir temasta dahi bulunamayacağız. Tamamen hukuksuzluklar içeren bir yasa. Kendinizi terörist ilan etseler siz bunun hukuki mücadelesini verirsiniz. Ama yardım ettiğiniz bir halk, terörist olarak adlandırılacak ve siz sadece yardım ettiğiniz için ya da yardım amaçlı para topladığınız için aynı kategoride görülüp cezalandırılacaksanız. Bu yasa asıl amacı korkutma olan, şantaj olan bir yasa. Bu, birileri tarafında uygulanmayabilir; ama daima birilerinin başında sopa olarak bekletilecek bir yasadır" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan`ın yasa hakkındaki, "Endişe edilecek bir durum yok" ile Adalet Bakanı Sadullah Ergin`in "Gereken tedbirleri aldık" sözlerini değerlendiren Çiplak, bu sözlerin ardında bir mahcubiyetin olduğunu kaydederek yasanı bugün uygulanmasa bile ileride uygulanma riskinin olacağını, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül`ün, veto yetkisini kullanması çağrısında bulundu.
"Yasa her türlü suiistimale açık"
Yasanın her türlü suiistimale açık olduğunu söyleyen Rahmet Eli Gıda Bankası Yardım Komisyonu Başkanı Yalçın Tay, yasanın, dünyanın birçok yerinde İslami faaliyetlerde bulunan STK`ların önüne geçmek için çıkarıldığını belirtti. Yasanın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından veto edilmesini isteyen Tay, aksi takdirde yasanın tarihe kara bir leke olarak kaydedileceğini ifade etti.
Yasayla beraber infak olgusunun ortadan kalkabilme ihtimalinin var olduğunu söyleyen Tay, "İşgal edilen Müslüman ülkelerde çok ciddi yardım seferberliği söz konusu STK`lar tarafından hayırseverlerin infakları neticesinde oluyor. Yasayla beraber artık infak yapma olgusu kalkabilir. Çünkü yasayla beraber şöyle bir algı oluşacak, `Acaba muhtaç insanlara ulaştırılması için yardımda bulunduğum bu STK`lar da terör listesinde olabilir mi? Onlara yaptığım yardımlar terörizme finansman kapsamına mı girecek?` Böyle bir algı neticesinde insanlar artık STK`lara yardım etmek istemeyecek. Dolayısıyla infak duygusu yok alacak. Bu açıdan çok tehlikeli bir yasa" dedi.
"Kamuoyu oluşturulmalı"
ABD ve Avrupa`nın kendi menfaatlerini ve İsrail`in menfaatlerini korumak için elinden geleni yaptığına dikkat çeken Umut Işığı Derneği başkanı Abdurrahman Eren, söz konusu devletlerin Müslümanlara karşı her türlü ambargoyu uyguladıklarının bilindiğini söyledi. ABD ve İsrail`in İslami faaliyetleri ön plana alan grupları terörist olarak göstermeye çalıştığını dile getiren Eren, STK`ların bu konuda yapması gerekenleri anlattı.
Eren, "Sivil toplum kuruluşları olarak ciddi bir kamuoyu oluşturmamız gerekiyor. Çünkü HAMAS, Hizbullah gibi örgütlerin çalışmaları Müslümanlar ciddi bir şeklide takip ediyor. Bunların kendi vatanlarını, kendi ırzlarını, İslami davalarını yüceltmek için çalışıyorlar. Türkiye`nin buna karşı tepki göstermesi gerekir. Eğer bu uygulamaya geçirilirse bizim başbakanımızın dahi teröre yardım ve yataklıktan dolayı sorgulanması gerekir. Hizbullah, Lübnan`da bir halk hareketi olduğu biliniyor. Herkes tarafından desteklenen bir örgüttür. Bu da Amerika ve İsrail`in işine gelmiyor. Aynı zamanda ilim seviyesinin, üniversite düzeyini, silah bakımından güçlendiğini hepimiz biliyoruz. Tabi siyasi olarak bunu bertaraf etmeye çalışacaklar. Yalnız, Rabbimizin de kendine göre bir hesabı vardır. Bunların yapacağı hesapların alt üst olacağına inanıyoruz" şeklinde konuştu.
"Yasa İslamofobinin bir sonucudur"
Yasanın Türkiye`nin iç politikasıyla uyuşmadığını söyleyen Gökkuşağı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Soyluoğlu, yasanın ABD`nin dayatmasıyla yapıldığını söyledi. Bu yasayla beraber ABD`nin, kendisine karşı olan STK`ları terör listesine almak istediğini hatırlatan Soyluoğlu, "Özellikle 11 Eylül saldırılarında sonra dünyada oluşturulmak istenen `İslamofobi`nin bir sonucudur. 11 Eylül sonrası Müslümanlarla savaş, o günden bu yana bir plan çerçevesinde halen sürdüğü kanaatindeyim. Bunun Türkiye`nin ve bizden sonraki kuşakların olumsuz anlamda etkileneceği, özellikle Müslümanların yapabilecekleri projelerin kaldırılması için yapılan bir yasadır. Derhal kaldırılmalıdır. Tamamıyla keyfi davranışlara mahal bırakacak ve olumsuzluklar oluşturacak bir yasa. Birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Bizden sonraki kuşaklara çok ciddi miraslar bırakmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı. (Fırat Arslan/Murat Dalgın - İLKHA)