İSTANBUL
Bağcılar'da bir otelde düzenlenen etkinlikte başta Fransız Charlie Hebdo dergisinin yayınladığı Hz. Muhammed'e hakaret içerikli karikatür krizi olmak üzere son yıllarda Müslümanlar üzerine artan baskılar ve İslamofobi ele alındı.
BİLAL Derneği Başkanı Ömer Lütfi Türkmenoğlu, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, derneğin çalışmaları hakkında bilgi vererek, İslamofobiyle mücadele eden öncelikle İslam'ın doğru bir şekilde tanıtılması gerektiğinin altını çizdi.
Türkmenoğlu, Fransa'daki bir derginin Hz. Muhammed'e ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret içerikli karikatürlerinin amacının Müslümanları provoke etmek olduğunu ve "ifade özgürlüğü" söylemi altına gizlenerek hakaretlere devam edildiğini belirtti.
Ömer Lütfi Türkmenoğlu, Müslümanlara karşı dünyanın birçok yerinde artan baskılara karşı en güzel mücadele aracının İslam'ı tanıtmak olduğunu, "İslam'ın iyiyi ve güzeli teşvik ettiğini anlatmaya devam edeceklerini" söyledi.
"İslam için mücadele etmeye başladım"
Hollandalı siyasetçi Arnauld Von Doorn da konuşmasına İzmir'deki depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet dileyerek başladı.
7 sene önce Müslüman olduğunu anlatan Doorn, şöyle devam etti:
"Önceden İslam'ın terörü beslediğini düşünüyordum ve Hollanda'da bunu destekliyordum ki birçok insan da hala bu düşüncede. Başkalarını suçlamak istemiyorum herkes kendi fikrinden sorumludur. Bu kötü fikirlerin tamamında medyadan etkilenmiştim. Zamanla İslam'a karşı mücadelemin doğru olmadığını düşündüm ve İslam'a karşı ilgim arttı. Araştırdıkça İslam'ın güzelliklerin görmeye başladım. 1 yıl boyunca İslam'ın kalbimde oluşturduğu kıvılcım büyüdü ve Müslüman olmaya karar verdim. İslam'ın bir tehdit değil, bir barış dini ve insanlar için güzellikler getiren bir din olduğunu öğrendim ve bunu anlatmaya başladım. Artık Hollanda'da bunun için mücadele ediyorum."
Doorn, birçok aşırı sağcı siyasetçinin İslam karşıtı söylemlerinin ekonomik gerekçelerinin olduğunun altını çizdi.
Avrupa'daki Müslüman azınlıkların sayısı ve etkisi arttıkça bazı ekonomik çevreler için risk oluşturacağının düşünüldüğünü söyleyen Doorn, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Müslümanlar artık eskisi gibi değil. Önceden sadece işçiler vardı ve haklarını bilmiyorlardı. Şimdi ise güçleniyorlar ve giderek daha eğitimli hale geliyorlar. Müslümanlar sosyal ve siyasi ortamlarda etki yaratıyor. Çünkü Avrupa çıkar üzerine kurulu, finansal olarak bankalar ve büyük şirketler Müslümanların bu açıdan riskli olduğunu düşünüyor. Çünkü İslam faizin olmadığı daha güzel bir sistem getirebilir ve bundan kesinlikle korkuyorlar. İslam'ın getirebileceği sistemden rahatsız olan kesimlerin başında kesinlikle bu gruplar geliyor. "
Doorn, İslamofobi söylemine karşı birçok Müslüman ülke liderinin sessiz kaldığı değerlendirmesini yaparak, şunları kaydetti:
"Arap ülkelerinin bazıları Avrupa etkisi altında olduğu için maalesef etkisiz kalıyorlar. Türkiye bu süreçte liderlik yapıyor ve herkes Türkiye'nin yardımını bekliyor. Hollanda'da özellikle ılımlı bir İslam yaratmaya çalışıyorlar. Bazı rol modeller gençler için ön plana çıkarılıyor ve dini ritüellerini yerine getiren insanlara bunların aşırıcılık olduğunu söylüyorlar. Genç nesillerin daha iyi yetiştirilmesi için Türkiye'de de çalışmalar yapılması, eğitim alanının güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum."
"Müslümanların medya gücü çok zayıf, güçlendirilmeli"
İngiliz gazeteci, aktivist Lauren Booth da konuşmasında Batı'da artan İslamofobi söyleminin belirli kesimler tarafından artırıldığını ve bununla mücadelenin en önemli araçlarından birinin medya olduğunu söyledi.
Fransa'daki Charlie Hebdo dergisinin yayınladığı İslam ve Müslümanlara hakaret içerikli karikatürleri değerlendiren Booth, şu değerlendirmede bulundu:
"Macron bu konuda büyük hata yapıyor. Müslümanların topluma yaptığı katkılar görmezden geliniyor ve Müslümanlar provoke edilmeye çalışılıyor. Başka bir İslam algısı ve İslam düşüncesi yaratılmaya çalışılıyor. Recep Tayyip Erdoğan bu provokasyonlara karşı güzel bir yaklaşım içinde girdi. Fransa'nın Cezayir'de yaptığı soykırımı hatırlattı ve onların nasıl bir terör eylemiyle katledildiğini biliyoruz. İslam barış dini ve Müslümanlar Avrupa'nın ekonomisine katkı sağlıyor. Avrupa bunu unutuyor. Zor günlerden geçiyor."
Booth, İngiltere'de uzun yıllar gazetecilik yapmış biri olarak medyadaki süreçleri iyi bildiğini ve Müslümanların sesinin medyada daha fazla yer alması için mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.
Müslüman olduğu her güne şükrettiğini ve İslam'ın güzellikleriyle hayatının tamamen değiştiğini belirten Booth, şunları kaydetti:
"Bir zamanlar İslam'a karşı durmak için yollar ararken şimdi İslam'ı savunmak ve güzelliklerini anlatmak için emek veriyorum. Avrupa'da birçok ülkede yaşanan gelişmelerde aşırı sağcı partilerin etkisi çok yüksek. Ülkelerin karıştırmasını istiyorlar. Ben bir Avrupalıyım ama ruhsal olarak artık bir Müslüman'ım. İslamofobiyle mücadelede elimden gelen her şeyi yapmak istiyorum.
Ne kadar tehdit altında olduğumuzu konuşabiliriz ama biz BİLAL Derneği'nde çözüm bulmak için mücadele ediyoruz. Medyada zayıfız ve medya platformlarında etkimiz yok. Örneğin en son ki bıçaklı saldırıda kişinin Allah-u Ekber dediği söylendi ama savcı bunun doğru olmadığını belirtti. Bu bilgi aşırı sağcılar tarafından yayıldı ve herkes bu şekilde öğrendi. Bunun için medyada daha fazla yer almalı ve sesimizi güçlendirmeliyiz. "
Booth, Müslümanların özellikle İngiltere'de topluma oldukça katkı sağlayan çalışmalar yürüttüklerini ve Avrupa'nın Müslümanlara, İslam'a ihtiyacı olduğunu dile getirdi.