Endonezya İstanbul Başkonsolsluğu önünde düzenlenen ve çok sayıda Doğu Türkistan'lının katılım sağladığı basın açıklaması, Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Cemiyeti Genel Sekreteri Nuriddin İzbasar tarafından okundu.
"Endonezya’dan iade edildiği iddia edilen 3 Doğu Türkistanlının akıbeti kamuoyunda ciddi endişelere ve ıstıraba yol açmaktadır"
Doğu Türkistan’daki Çin zulmünden kurtulmak için Endonezya’ya giden ve 2015 senesinden bu yana Endonezya’da tutuklu bulunan Ahmet Mahmut, Abdulbasit Tüzer, Abdullah Bayram ve Ahmet Bozoğlan adlarındaki 4 Doğu Türkistanlıdan Ahmet Bozoğlan haricindeki üç kişinin Eylül 2020’de tutukluluk sürelerinin bittiği, 24 Ekim 2020 tarihinden bu yana sosyal medyada ve bazı haber sitelerinde Çin’e iade edildiklerinin iddia edildiğini hatırlatan İzbasar, "En son aldığımız bilgiye göre Ahmet Bozoğlan’nın tutukluluk süresi bitmemiş olup, hala Endonezya’daki ceza evinde tutulmaktadır. Diğer 3 kişi hakkında herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. 8 milyondan fazla Doğu Türkistanlının toplama kampına alındığı, insan hakları ihlallerinin açık anlamda soykırıma dönüştüğü böyle bir dönemde, Endonezya’dan iade edildiği iddia edilen 3 Doğu Türkistanlının akıbetleri kamuoyunda ciddi endişelere ve ıstıraba yol açmaktadır." dedi.
Daha önce çeşitli ülkelerden Çin’e iade edilen Doğu Türkistanlıların müebbet hapis ve idam cezalarıyla cezalandırıldığını hatırlatan İzbasar, "2014 senesi Çin zulmünden kaçarak, Tayland üzerinden Türkiye’ye gelmek isteyen 109 Doğu Türkistanlı sığınmacıyı, Tayland hükümeti Çin’e teslim etmiştir. Onlar teslim alınırken havalimanında dahi elleri kelepçelenmiş, ayaklarına pranga vurulmuş ve başlarına siyah çuval geçirilmiştir. Bu görüntüler bizzat Çin medyası tarafından servis edilmiştir. Onların çoğunun akıbetlerinden bir daha haber alınamamıştır. 2017 senesi Mısır’da yaşayan 21 Doğu Türkistanlı öğrenci tutuklanıp Çin’e iade edilmiş olup, onlardan İlyas Can Rahman toplama kampına alınırken, diğerlerinin akıbetleri tam olarak bilinmemektedir. 2016 senesi Nurullah Abdülhamit, Suudi Arabistan yönetimi tarafından tutuklanarak Çin’e iade edilmiş olup, hapis cezasına çarptırılmıştır. Yine Osman Abdülahat, 2019 senesi şubat ayında umreye gittiği Suudi Arabistan’da tutuklanarak Çin’e iade edilmiş olup, hala hapiste olduğu tespit edilmiştir." diye konuştu.
"2003'te Pakistan’dan Çin’e iade dilen İsmail Samet, 2005'te idam edilmiştir"
2006'da Doğu Türkistan asıllı Kanada vatandaşı Hüseyin Can Celil'in akraba ziyareti için gittiği Özbekistan’dan Çin’e iade edildiğini ve müebbet hapis cezasına çarptırıldığını söyleyen İzbasar, "Ocak 2011 tarihinde Ahmet Reşit, Abdülhamit Davutoğlu, Kemal Ömeroğlu adındaki üç Doğu Türkistan asıllı Türk vatandaşı, iş için gittiği Tacikistan’da tutuklanarak gizlice Çin’e iade edilmiştir ve müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. 2003 Senesi Pakistan’dan Çin’e iade dilen İsmail Samet, 2005 senesi idam edilmiştir. 2015 senesi 25 Doğu Türkistanlı, Afganistan’dan Çin’e iade edilmiş olup, aralarındaki küçük çocuklardan dahi bir daha haber alınamamıştır." şeklinde konuştu.
"Eğer iddialar gerçeği yansıtmıyorsa Endonezya makamları bir an önce onların durumları ile ilgili açıklama yapmalıdır"
Sıraladığı örnekler gibi onlarca acı olayın yaşandığını belirten İzbasar, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
Sosyal medyada dolaşan haberler üzerine, diasporada yaşayan tüm Doğu Türkistanlıların dikkati Endonezya’ya çevrilmiş olup, bir an önce bu iddiaların doğru olup olmadığını öğrenmek istemektedir. Şayet iddialar doğruysa hem İslami hem insani açıdan kardeşlik bağımızın bulunduğu Endonezya hükümeti tarih önünde ve insanlık önünde büyük bir vebal işlemiştir. Onların suçları ne olursa olsun, yargı süreci ve tutukluluk süresi bitmiştir. Uluslararası hukuka göre Onların kendisini güvende hissedeceği üçüncü bir ülkeye gitme ve yaşama hakları vardır. İşkence Sözleşmesinin 3. maddesinde, 'Hiçbir taraf devlet, bir şahsı, işkenceye tabi tutulma tehlikesinin olduğuna dair 'esaslı sebeplerin' bulunduğu kanaatini uyandıran başka devlete geri göndermeyecek, sınır dışı etmeyecek veya iade etmeyecektir' ifadesi yer almaktadır. Aynı zamanda Uluslararası Hukuk ve Ceza Kanunlarında, ayrımcılığa maruz kalacağı, idam cezasının olduğu, kötü muameleye maruz kalacağı açık olan ülkelere insanların iadesinin yapılamayacağı net olarak yer almaktadır. Mamafih, Çin ise hukuki açıdan idam cezasının olduğu ve Doğu Türkistanlılara karşı top yekûn soykırım ve etnik ayrımcılık yapan bir ülkedir. Eğer iddialar gerçeği yansıtmıyorsa Endonezya makamları bir an önce onların durumları ile ilgili açıklama yapmalıdır.
"Hiçbir ülke hiçbir Doğu Türkistanlıyı Çin’e yani ölüme teslim etmemelidir"
Geçtiğimiz yıllarda Endonezya'daki Müslümanların, Çin’in Doğu Türkistan’da yapmakta olduğu baskı ve zulümleri protesto ederek Doğu Türkistanlılara sahip çıktığını, Doğu Türkistanlıların da Endonezya’daki Müslümanların göstermiş olduğu kardeşçe eylemlerinden dolayı içten müteşekkir olduklarını vurgulayan İzbasar, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Bu kardeşlik bağımızın zedelenmemesi adına biz Doğu Türkistanlıların Endonezya’da güvende olduklarını öğrenmek istiyoruz. Biz Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Cemiyeti olarak, bu dört Doğu Türkistanlının durumları ile ilgili bilgi talep etmekle birlikte, Endonezya’da yaşayan ya da tutuklu olan, mülteci kamplarında yaşayan Doğu Türkistanlıların sayısı, insani durumları ve güvende olup olmadıkları hakkında bilgi talep ediyoruz. Doğu Türkistanlılar Endonezya’da güven içinde yaşayabilmeli, özgür iradesiyle üçüncü bir ülkeye gidebilmelidir. Bunun için biz bu kardeşlerimizin durumlarını takip etmeye devam edeceğiz. Tüm dünya ülkelerine şunu söylemek istiyoruz, her ne sebepten olursa olsun, herhangi bir Doğu Türkistanlı Çin’e iade edildiği takdirde onları bekleyen ağır işkence, organlarının zorla alınması, idam ve müebbet hapistir. Onların aileleri ve tüm akrabaları, arkadaşları ve yakınları tehlikeye girmiş olur. Hiçbir ülke hiçbir Doğu Türkistanlıları Çin’e yani ölüme teslim etmemelidir." (İLKHA)