The Times gazetesinde şu satırlar göze çarpıyor:
"Erdoğan bir kez daha kendi ülkesindeki ve Müslüman dünyasındaki pozisyonunu güçlendirmek için demagoji yaparak Ortadoğu'daki öfkeyi kabartıyor. Bu kez hedefinde Fransa Cumhurbaşkanı Macron var. Erdoğan yalnız değil. Bölgede, korona krizi mücadelesindeki başarısız girişimleri nedeniyle baskı altına giren ve kendilerine yönelik öfkeyi dağıtmak için popülist bir konu ve yurt dışında bir günah keçisi arayan başka liderler de var. Onlar daha iyi bilirler. Avrupa Macron'la dayanışma içinde olduğunu gösterdi. Bu sulandırılmaması ve çarpıtılmaması gereken ortak Avrupa değerlerinin güçlendirilmesi anlamına geliyor."
Frankfurter Allgemeine Zeitung'da Reiner Hermann imzalı yorumda ise şu ifadeler yer alıyor:
"Erdoğan istediğini yapsın ve söylesin, ekonomik maliyetine bakmaksızın seçmen kaybetmeye direniyor. Bunun sonuçları ise dramatik. Pazartesi günü Türk Lirası en düşük seviyesine geriledi, ülkenin kredibilitesi Ruanda seviyesinde, her dört Türkten biri işsiz. Erdoğan'ın provokasyonları gaf değil, hesap edilerek yapılmış açıklamalar. Fransa ile gerginlikten iç politikada Almanya ile olduğundan daha fazla fayda sağlayacağını o da biliyor. Çünkü birçok Türk'ün güçlü bir Ermeni lobisinin bulunduğu ve çok sayıda Kürt'ün yaşadığı Fransa hakkında olumsuz bir algısı var."
De Telegraaf'da da "Batı'da alarm zillerinin çalması gerekiyor" yorumu yer alıyor.
"Türkiye ve Pakistan gibi ülkeler, Fransa Cumhurbaşkanı'nın İslamcılara yönelik tutumuyla kutuplaşma ve İslamofobiyi körüklediğine inanıyor. Bu ülkelerin dayanışma açıklamak yerine saldırıda karar kılmış olmaları çok düşündürücü. Bu, bu ülkelerle özgür Batılı ülkeler arasındaki uçurumu gösteriyor. Bu nedenle Batı'da alarm zillerinin çalması gerekiyor. Başbakan Mark Rutte, Türkiye'nin hakaret ve tehditlerini kabul etmek durumunda kalan Fransa Cumhurbaşkanı Macron'a destek açıkladı. Hollanda'nın pozisyonu tamamen haklı ancak bu bazı yükümlülükleri de beraberinde getiriyor. Rutte, AB'nin ortak değerlerini savunduğunu açıkladı, sözleri icraatlerin izlemesi gerekiyor. Bu ülkemizin İslamcılara karşı sert, tartışmasız önlemlere başvurması gerektiği anlamına geliyor."
Lidove Noviny'de ise "Erdoğan'ın gerçek yüzünü gösterdiği" yorumu yer alıyor:
"Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macron'u Fransa'nın kendi vatandaşlarına yönelik politikasını nasıl belirleyeceği konusunda tehdit ediyorsa gerçek yüzünü gösteriyor demektir. Zira Fransa Macron'un yönetiminde demokratik değerlerden ve liberal çizgiden ayrılmıyor. Sadece paralel toplumlardan terörizme kadar ülkede yaşayan Müslümanlarla ilgili sorunlar karşısındaki uzun yıllar süren sessizliğini bozdu. İnsanın sadece şunu düşünmesi gerekiyor; Orta Doğu'da yaşayan Hristiyanlar böyle sorunlar yaratıp Hz. İsa adına kafa kesselerdi ne olurdu? Bu düşünce o kadar saçma ki belki Batı'daki Müslüman yanlısı solcuların uyanmasına yardımcı olur."
(DW TÜRKÇE)