TEKNOLOJİ SERVİSİ

İnsan gözüne farklı kaynaklardan yayılan (örneğin Güneş, yapay aydınlatmalar, ekranlar) belirli dalga boylarında ışınlar ulaşır. Vücudumuzdaki fizyolojik, psikolojik ve davranışsal birçok süreç doğal aydınlık-karanlık döngüsüne bağlı olarak düzenlenir ve maruz kalınan ışığa göre vücudumuzda farklı hormonlar salgılanır.

Günlük hayatta uzun süreler kullandığımız telefon ve tablet gibi taşınabilir cihazların, bilgisayarların ve televizyonların ekranlarında çoğunlukla LED'ler (ışık yayan diyot) kullanılıyor. Beyaz LED’lerde ışık yoğunluğunun en yüksek olduğu dalga boyu mavi ışığın dalga boyu aralığında.

Farklı aydınlatma kaynaklarında ışık yoğunluğunun en yüksek olduğu dalga boyları

Işık tayfının görünür bölgesindeki mavi ışığın (dalga boyu 400-480 nanometre aralığındadır) gözümüzdeki hücrelere zarar vererek hasara neden olduğunu ve ışık gözdeki ışığa duyarlı hücreler tarafından algılandığında oluşan sinyalleri beyne ileten gangliyon hücrelerini olumsuz etkilediğini gösteren araştırmalar var. Örneğin İngiltere’ de 2014 yılında yapılan bir araştırmada 25 yaş altı katılımcıların %55’inde dijital ekranlara maruz kalındığında göz yorgunluğu oluştuğu belirlendi.

Dijital cihazlar günümüz dünyasının vazgeçilmez araçları. Dolayısıyla bu cihazları uzun süreler kullandığımızda, maruz kaldığımız mavi ışık bizi çok fazla etkiliyor.

Mavi ışığa özellikle geceleri maruz kalmak sadece göz sağlığına zarar vermiyor. Ayrıca uyku düzenini bozarak vücutta gerçekleşen psikolojik ve fizyolojik süreçlerin işleyişini de olumsuz etkiliyor. Uyku bozukluklarının ise obezite ve diyabet gibi bazı hastalıklarla ilişkili olduğunu gösteren araştırmalar var. Yapılan bir başka araştırmada ise katılımcılardan tablet kullananların normalden ortalama yarım saat daha geç uyudukları, sabahları uyandıktan sonra uykulu hissettikleri belirlendi. Bu durum akşamları tablet kullanmanın sağlığımızı, günlük hayattaki performansımızı ve güvenliğimizi etkileyebileceği anlamına geliyor. İlk bakışta ciddi gibi görünmese de uykusuzluk ve psikolojik faktörler yaşam kalitesini düşürerek insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebiliyor.

Vücudumuzdaki fizyolojik, psikolojik ve davranışsal birçok süreç (örneğin uyku-uyanıklık döngüsü, vücut sıcaklığı, kan basıncı, hormonların salgılanma düzeni) doğal aydınlık-karanlık döngüsüne göre düzenlenir. Yaklaşık 24 saatlik zaman aralıklarını takip eden bu süreçler günlük ritim olarak adlandırılır. Işık bu mekanizmayı düzenleyen temel etkendir.

PEKİ, MAVİ IŞIK SAĞLIĞIMIZ İÇİN TAM ANLAMIYLA ZARARLI MI?

Cevap: Hayır. Çünkü mavi ışık gündüz saatlerinde zihinsel olarak zinde olmamıza ve vücudumuzun performansının artmasına yardımcı olur. Maruz kalınan ışığa göre vücudumuzda farklı hormonlar (örneğin mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin, uyku hormonu olarak bilinen melatonin, stres hormonu olarak bilinen kortizon) salgılanır. Dalga boyu kısa ışınlar (özellikle mavi ışık) melatoninin salgılanmasını azaltır. Bu nedenle gündüz saatlerinde vücudumuz yeterli düzeyde mavi ışığa ihtiyaç duyar.

Dijital ekranlara ne kadar süre maruz kaldığımız önemli. Yapılan bir araştırma mavi ışığın göze zararının ışığın şiddetiyle ve ne kadar süre maruz kalındığıyla ilişkili olduğunu gösteriyor. Sağlığımız için dijital ekranları gün içinde belirli süreler kullanmalı ve göz sağlığımızı korumaya yönelik önlemler almalıyız.

Dijital ekranlardan yayılan mavi ışığın olumsuz etkilerinden gözünüzü korumak için çeşitli yöntemler var. Bu yöntemlerden biri 20-20-20 kuralı. Yani her 20 dakikada bir 20 saniye boyunca 20 feet (yaklaşık 6 metre) uzaktaki bir objeye bakın.

Kaynak: TÜBİTAK BilimGenç