Bakan Pakdemirli, büyütelim, besleyelim; hep birlikte sürdürelim" temasıyla yapılan 16 Ekim Dünya Gıda Günü etkinliğine video konferans aracılığıyla katıldı.

Bu yılki Dünya Gıda Günü'nün temasının temelde gıda güvenliğini sağlamak için  "Sürdürülebilir Gıda Sistemleri"nin oluşturulmasını işaret ettiğini belirten Pakdemirli, "Bildiğiniz gibi tüm dünyayı aniden saran Covid-19 pandemisi, başta sağlık sistemleri olmak üzere her sektörde aksamalara yol açmanın yanı sıra, gıdaya erişim konusunu küresel öncelikler listesinde zirveye taşıdı. Hâlihazırda dünyada 690 milyon insan açlık çekerken ve yaklaşık 2 milyar insanın güvenli, besleyici ve yeterli gıdaya düzenli erişimi bulunmuyor. Ve maalesef, FAO'nun tahminlerine göre pandeminin de etkisiyle, 2020 sonunda dünyada yetersiz beslenen insan sayısı 83 milyondan 132 milyona kadar çıkabilir. Bu noktada, bu yılki Nobel Barış Ödülünün de Dünya Gıda Programı'na (WFP) verilmiş olması, gıda güvenliğinin küresel barış için ne kadar hayati role sahip olduğunu gösteriyor. Çalışmalar bize, artan dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılayabilmek için gıda üretimini de mevcut miktara göre yüzde 60 oranında artırmamız gerektiğini gösteriyor. Bu gereklilik, hem üretim kapasitesinin artırılması sürecinde doğal kaynaklar üzerindeki baskının artması, hem de inovasyona daha fazla yatırım yapılması anlamına geliyor. Bu nedenle, üretim ve verimliliğin artırılması ihtiyacı ile çevre dostu yeni uygulama tekniklerinin daha etkin kullanılması gerekliliği kolkola gidiyor." dedi.

Türkiye'de her yıl yaklaşık 19 milyon ton gıda israf ediliyor

Çiftlikten sofraya gıda zincirinin tüm aşamalarında yaşanan kayıp ve israfların doğal kaynaklar ve ekonomiler üzerinde yarattığı baskıdan da bahseden Bakan Pakdemirli sözlerini şöyle sürdürdü:

Öncelikle vurgulamak isterim ki, gıda kaybı, israf ve bunun etkileri konusundaki rakamlar oldukça net ve etkileyici. Türkiye'de her yıl yaklaşık 19 milyon ton gıda israf ediliyor. Bu, ürettiğimizin neredeyse beşte biri. Yine Türkiye'de gıda kaybı düzeyine baktığımızda ise neredeyse yüzde 40'lık bir oranla karşılaşıyoruz. Bu rakamları ne ifade ettiğini tam olarak anlayabilmemiz için bir örnek vermek istiyorum: Ülkemizde gıda israfını sadece yüzde 2 oranında iyileştirebilsek, yaklaşık 360 bin ailenin 1 yıllık geçim giderlerini karşılayabiliriz. İşte bu nedenle, gıda kaybı ve israfı ile mücadelede Türkiye'de neler yaptığımızı paylaşmak isterim. FAO ile işbirliğimiz çerçevesinde, gıda kaybını ve israfını azaltmak ve vizyonumuzu ulusaldan bölgesel düzeye yaymak amacıyla Türkiye Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planı hazırlandı. Bu belge, işbirlikçi ve çoğulcu bir yaklaşımın mükemmel bir örneği. Ayrıca, tamamen Hükümetimiz tarafından finanse edilen FAO-Türkiye Ortaklık Programı kapsamında Türkiye ve Orta Asya'da gıda kaybı ve israfının azaltılmasına yönelik bölgesel bir proje başlattık. Proje aynı zamanda 'Gıdanı Koru-Sofrana Sahip Çık' adlı ulusal kampanyayı da kapsıyor. Bu kampanya ile ilk etapta gıda kayıp ve israflarına yönelik toplumsal farkındalığı artırmayı hedefliyoruz. Daha sonra da gıda kayıp ve israflarının önlenmesi ve azaltılmasına yönelik bir dizi aksiyonu faaliyete almış olacağız. Bunlara ilişkin tüm bilgi ve dokümanlara 'Gıdanı Koru' web sayfasından ulaşabilirsiniz

Türkiye orman varlığını artıran nadir ülkelerden

Konuşmasında geçen yıl 11 Kasım'da başlatılan Geleceğe Nefes Kampanyasına da değinen Bakan Pakdemirli "Türkiye son 10 yılda orman alanını önemli ölçüde artıran nadir ülkelerden biri. Bu başarıyı taçlandırmak için 'Geleceğe Nefes' temasıyla bir yeniden ağaçlandırma kampanyası başlattık. Geleceğe Nefes kampanyası kapsamında 2019'da 13 milyondan fazla fidan toprakla buluştu. Ayrıca, 1 saatte en fazla fidanı dikerek Guinness Dünya Rekoru kırdık. Bu yıl, 11.11.2020 tarihinde ise 35 ülkenin katılımıyla bu kampanyayı sınırlarımızın ötesine taşıyacağız" dedi.

"Soframıza gelen her bir gıdanın hikâyesini bilmeli ve çocuklarımıza da öğretmeliyiz" diyen Bakan Pakdemirli "Bir ürünü, onun yetiştirilmesi için sarf edilen elektrikten suya, topraktan işgücüne, zamandan nakliyeye, tüm bu girdileri göz önünde bulundurarak tüketelim. Yani, hem üretimde hem tüketimde sorumluluk alalım. Geleceğimize sahip çıkalım" diye konuştu. (İLKHA)