Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Dağlık Karabağ sorununun çözümü için Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubu eş başkanlarının Cenevre'de görüşmesine ilişkin, "Yalnızca ateşkes çağrısı yapıyorlarsa, bu son 30 yılda olanların tekrarından başka bir şey olmayacak. İşgali sona erdirmek için detaylı bir plan içermiyorsa başarısız olacağı neredeyse kesindir." dedi.

Sözcü Kalın, Katar merkezli Al Jazeera English televizyonunda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Dağlık Karabağ meselesine ilişkin "Türkiye neden bu krize diplomatik bir çözüm istemiyor?" sorusuna Kalın, diplomatik çözümü desteklediklerini belirterek, AGİT Minsk Grubu'nu, "mevcut çatışmaları sona erdirmek için belirli yönergelere sahip" ve özellikle "Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgalini sona erdirmenin bir yolunu bulmaya yönelik", eyleme geçirilebilir yeni bir teklifle fiilen bir takvim oluşturmaya çağırdıklarını söyledi.

Kalın, AGİT Minsk Grubu'nun Güney Kafkasya'daki bu soruna son vermek için aslında "çok az şey" yaptığını dile getirerek, Azerbaycanlıların da talep ettiği şeyin, yeni bir yol haritası bulmak olduğuna dikkati çekti. Kalın, "Ateşkese evet, ama ateşkes sürdürülebilir olmalı ve bunu sürdürülebilir kılacak tek şey, Azerbaycan topraklarındaki Ermeni işgalini sona erdirmekten bahsetmektir." ifadesini kullandı.

Dağlık Karabağ'ın Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına göre Azerbaycan toprağı olduğunu vurgulayan Kalın, "Diplomatik çözüme evet ama bunun Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'ı işgaline son verecek bir takvim ve yol haritası ile birlikte gelmesi gerekiyor." dedi.

"Yalnızca ateşkes çağrısı yapıyorlarsa, bu son 30 yılda olanların tekrarından başka bir şey olmayacak"
"O halde Cenevre'ye giden Fransız-Rus ve ABD temsilcilerinin bir yol haritasını çıkarmaya başlama çabalarını destekliyor musunuz?" sorusuna Kalın, "Yalnızca ateşkes çağrısı yapıyorlarsa, bu son 30 yılda olanların tekrarından başka bir şey olmayacak. İşgali sona erdirmek için detaylı bir plan içermiyorsa başarısız olacağı neredeyse kesindir." yanıtını verdi.

Sözcü Kalın, Ermenistan'ın Azerbaycan'ın bu bölümünü işgal ettiği 1990'larda bir milyondan fazla Azerbaycanlının Dağlık Karabağ'dan kaçmak zorunda kaldığına dikkati çekerek, bu çatışmaların sona ermesini istediklerini ve sivillerin veya başkalarının zarar görmesini istemediklerine işaret etti.

Güney Kafkasya'daki tüm "insanlığın acılarına", "kavgalarına" ve bu çatışmaya bir son vermek istediklerini aktaran Kalın, "Ama Minsk Grubu inandırıcı olacaksa ve bu noktada bu çatışmayı sona erdirmek için herhangi bir siyasi ve ahlaki otorite talep edecekse, işgali sona erdirmek için de ciddi bir çalışma başlatması gerekir." değerlendirmesini yaptı.

"Azerbaycan topraklarının bu işgalinin sona ermesini görmek isteriz"
Kalın, "Burada Türkiye'nin rolü nedir, neden Türkiye bu çatışmada tam olarak bu kadar güçlü bir pozisyon alıyor?" sorusuna, "İki nedenden dolayı." yanıtını verdi.

Sözcü Kalın, öncelikle Güney Kafkasya'da yaşananların Türkiye'yi doğrudan ilgilendirdiğini ve Türkiye'nin sınırlarını, bölgesini Azerbaycan, Gürcistan ve daha büyük Kafkas bölgesi ile ilişkilerini etkilediğini söyledi.

Öte yandan, Türkiye'nin Azerbaycan ile çok özel ilişkileri olduğunu aktaran Kalın, "Kendimize 'Bir millet iki devlet' diyoruz. Azerbaycan ile diğer birçok kültürel, ekonomik, siyasi, diplomatik anlaşmalara ek olarak uzun süredir devam eden bir askeri anlaşmamız var. Azerbaycan topraklarının bu işgalinin sona ermesini görmek isteriz." ifadesini kullandı.

Ermeni vatandaşlarının onlarca yıldır Dağlık Karabağ bölgesinde yaşadığının belirtilmesi üzerine ise Kalın, Ermeni nüfusunun Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) altında Azerbaycanlılarla birlikte orada yaşadıklarının bir gerçek olduğunu söyledi.

Kalın, Azerbaycanlıların, Dağlık Karabağ özgürlüğüne kavuştuktan sonra, diğer vatandaşlar gibi orada yaşayan Ermenilerin de haklarına, din, kültür ve kimlik gibi özgürlüklerine sahip olacaklarını hep söylediklerine dikkati çekti.

Sözcü Kalın, bütün BM kararlarına göre Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'ı, tıpkı siyonist rejimin Filistin topraklarını işgal ettiği gibi işgal ettiğini belirterek, bunun hukuki ya da siyasi bir tartışmasının olamayacağını dile getirdi.

"Geçmişte Ermeni işgalinden önce Azerbaycanlılar ve Ermeniler bir arada yaşıyorlardı"
"Türkiye, Ermeniler Dağlık Karabağ bölgesini terk edene kadar, Ermeniler onlarca yıldır orada yaşayan vatandaşlarını tamamen geri çekene kadar bu işin içinde kalacak mı? Türkiye ne oluncaya kadar bu mücadeleye devam edecek?" sorusuna Kalın, "Hiç kimse sivil Ermenilere Dağlık Karabağ'ı terk etme çağrısı yapmadı." yanıtını verdi.

Dağlık Karabağ özgürleştikten sonra orada uzun yıllardır yaşamaları nedeniyle Ermenilerin orada kalma haklarına sahip olacağını aktaran Kalın, "Dediğim gibi geçmişte Ermeni işgalinden önce Azerbaycanlılar ve Ermeniler bir arada yaşıyorlardı. Ancak Ermeni işgalinden sonra bir milyondan fazla Azerbaycanlının Dağlık Karabağ'dan kaçmak zorunda kaldığını ve hatırladığım kadarıyla son 30 yılda yaklaşık 40 bin kişinin öldüğünü unutmayalım." değerlendirmesinde bulundu.

Sözcü Kalın, bölgedeki barış ya da ateşkesin sürdürülebilir olması için "işgali sona erdirecek" bir plana dayanması gerektiğini ve bu sorunu çözmenin tek yolunun bu olacağı vurgusunu yineledi.