Kobani bahanesiyle sokakları savaş alanına çeviren PKK/HDP'liler, Diyarbakır başta olmak üzere, doğu ve güneydoğuda onlarca Müslüman'ı katletti.
HDP'nin yönlendirmeleriyle sokağa çıkan Vandalların gerçekleştirdikleri saldırılarda 700'ü aşkın kişi yaralanmış, yüzlerce okul, Kur'an kursu, cami yakılmış, kamu binası tahrip edilmiş, ev ve iş yerleri yağmalanmıştı.
Yaşanan olaylar ile ilgili failler ve azmettiricilerin bir kısmı yakalanmış, başta kamu çalışanları olmak üzere birçoğu da serbest kalmış.
Olaylarla ilgili azmettirenlerin ve sokağa çağıranların yanında kamuda görev almış ve olaylara göz yummuş olanların da yargılanması gerektiğini belirten Avukat Rasim Saygın, tam anlamıyla bir adalet için bunun şart olduğunu belirtti.
Saygın, "Rabbim bu ve benzeri olayları da bir daha toplumumuza yaşatmasın inşallah. 6-8 Ekim olaylarında fail belliydi. Özellikle PKK ve ilimizde bunun siyasi birtakım uzantılarının talimatı ile gerçekleşen olaylardı. Bu olayların gerçekleşmesi bir taraftan işin faillik boyutuna, bir taraftan azmettiren boyutuna, bir taraftan ise görevi ihmal eden, göz yuman boyutuna bakar. O tarihten bugüne yaşanan acılara ben tekrardan değinmek istemiyorum. Her şey zaten göz önünde gerçekleşti. Kameralar önünde gerçekleşti. Mahzun insanların katledilmesi, kamu kurumlarının yakılıp yıkılması, siyasi partilere saldırıların olması, bunların hepsi göz önünde olan şeylerdi ve bunları televizyonlar da canlı olarak yayınlandı. Özellikte failler boyutuyla kimlerin ne yaptığı çok açık ortadaydı." dedi.
"Olayları azmettirenler kadar göz yumanlar da yargılanmalı"
6-8 Ekim olaylarına göz yuman ve görevlerini yerine getirmeyen kamu görevlilerinin de mutlak anlamada yargılanmaları gerektiğini dile getiren Saygın, şunları söyledi:
Aradan geçen uzunca bir süreye rağmen bizatihi olaylara katılan, özellikle öldürme olaylarına katılanlar gözaltına alındılar, yargılandılar, cezalar aldılar. Fakat bizim başından beri söylediğimiz 2 temel şey daha vardı. Sadece failler, yani maşa olarak kullanılanlar, bu işin taşeronlarının cezalandırılması yetmez. Özellikle bu işi emrini verenlerin de yargılanması ve yargı önünde hesap vermesi gerektiğini söyledik. Bunun yanında bir şey daha söyledik o da olaylara göz yuman, olayların büyümesine sebebiyet veren, görevi ihmal eden veya kasıtlı olarak hareket eden kamu çalışanlarının da bu soruşturmalara dahil edilmesi gerektiği ve yaptıkları işlerin, eylemlerin hesabını vermeleri gerektiğiydi. Gelinen nokta itibarıyla geçen günlerde bu işin talimatını veren HDP'nin o dönemki MYK mensupları gözaltına alındı, tutuklananlar oldu. Bunun boyutu ve zamanlaması ile ilgili her ne kadar tartışmalar söz konusu olsa da bizce olması gereken üzerinden ne zaman geçerse geçsin bu faillerinin ve azmettiricilerin hakkettikleri şekilde yargılanmaları gerektiğidir. Bunun zamanı ile çok ilgilenmiyoruz. Ama muhakkak bir şekilde bunların yargılanıp hesap vermeleri gerekiyordu. Bugün de yargı önünde hesaplarını veriyorlar. Olaylara ne kadar dahiller buna da yargı karar verecektir. Fakat bu yeterli değildir. Yeterli olabilmesi için o dönemdeki kamu görevlilerinin de muhakkak bir şekilde göz altına alınmaları, yargılanmaları, tutuklanmaları ve bu şekilde varsa bir ceza almaları gerekmektedir. Ancak bu şekilde tam anlamıyla işin üstüne gidilmiş olur yoksa parça parça bir kısmını görüp, diğer kısmını görmezden gelmek, yaşanan acı olayın sonuçlarını bir bütün olarak ortadan kaldırmayacaktır. Bizim çağrımız halen aynı yöndedir. Failler, azmettirenler, buna göz yumanlar hep beraber yargılanmalıdır diyoruz.
"Zararlar tam anlamıyla karşılanmadı"
Kobani bahaneli olaylarda iş yeri zarar gören küçük esnafın zararlarının tam anlamıyla tespit edilip, karşılanmadığını dile getiren Saygın, "Zarar tespit komisyonu oluşturularak, zararlarının ödenmesi noktasında çalışma yapıldığını biliyoruz. Camı çerçevesi kırılan insanlar, zararlarını tutanak altına aldıklarında devlet zararlarını karşıladı. Ama bu tam anlamıyla bir karşılama değildi. İnsanlar ciddi olarak o dönem içerisinde gelir kaybına uğradılar. Uzunca bir süre dükkanlarını kullanamadılar. Sadece bir camın, bir çerçevenin kırılması ve devletin bundan kaynaklı zararları gidermesi yeterli olmadı. Daha geniş anlamda zarar ziyan tespitinin yapılması ve buna göre ödemelerin yapılaması gerekirdi. Kimi vatandaşlar zaten kendi sigortaları aracılığıyla zararlarını alabildiler. Fakat küçük esnafın zararlarının tam anlamıyla karşılandığını söyleyemeyiz." ifadelerini kullandı.
"Toplumu oluşturan dinamikler olası yeni provokasyonlara karşı uyanık olmalılar"
6-8 Ekim olaylarına benzer olayların tekrar meydana gelmesi ihtimaline karşı toplumu oluşturan cenahların uyanık olmaları gerektiğine dikkat çeken Saygın, "Toplum olarak bu tür provokasyonlara karşı çok uyanık olmamamız gerekiyor. Bu ve benzeri provokasyonlar, her zaman için Türkiye gibi bir toplumda meydana gelmesi muhtemeldir. Burada gerek siyasi parti temsilcileri gerek camia ve cemaatler gerekse de kamu kuruluşları çok uyanık bir şekilde hazır bulunmalıdırlar. Yani bir gaflete düşüp, bunlara göz yumma veya bu eylemlerin içerisinde bulunama, yani hangi taraftan olursa olsun ve halkımızın daha dirayetli, daha gözü açık ve daha uyanık olması gerekmektedir. Her çağrıya ve iyi niyetli olmayan davete icabet etmemeleri gerekir. Rabbim bir daha benzeri olayları ülkemize yaşatmasın." temennisinde bulundu. (İLKHA)