HDP Merkez Yürütme Kurulu'nun çağrısı üzerine 6-7 Ekim 2014'te Ayn el Arap (Kobani) bahanesiyle PKK/PYD yandaşlarının gerçekleştirdiği şiddet olaylarının üzerinden 6 yıl geçti.
HDP Merkez Yürütme Kurulu ve HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "sokağa çıkın" çağrısı üzerine, olayların ve tahribatın en fazla yaşandığı şehirlerin başında gelen Van'da izinsiz gösteri yapan PKK yandaşları, çok sayıda iş yeri, araç, kamu binası, okul, Kur'an kursu, dershane, dernek ve yurt binasına zarar vermişti.
İzinsiz gösteriler sonucu PKK/PYD yandaşlarının Ayn el Arap bahanesiyle 35 ilde gerçekleştirdiği şiddet olaylarında Diyarbakır'da yoksullara kurban eti dağıtan Yasin Börü ve 3 arkadaşının da aralarında bulunduğu 31 kişi hayatını kaybetmiş, 221 vatandaş yaralanmıştı.
Van ve ilçelerindeki hasar tespit çalışmalarının ardından zarar gören 98'i resmi 170 araç ile 40 kamu ve 11 siyasi parti binası, 20 okul, 9 banka şubesi, 5 dini müessese, 53 MOBESE kamerası, 22 banka ATM'si ve 523 iş yeri için Van Valiliği tarafından 23 milyon 469 bin 13 lira ödeme yapıldı.
523 iş yerinin büyük hasar gördüğü Van'da, valilik ve kaymakamlıklarca oluşturulan hasar tespit komisyonlarının incelemesinden sonra Başbakanlık tarafından gönderilen ödenekler zarar gören vatandaşların hesaplarına aktarılmıştı.
Hasar gören kamu binaları, okullar, dernek binaları ve Kur'an kursları da baştan sona yenilenerek hizmete başlamıştı. İl Milli Eğitim Müdürlüğü, saldırılarda hasar gören ve yakılan 20 okulda baştan sona yenileme çalışması yürütmüş, okullar tadilattan geçirilerek kısa sürede eğitim öğretime açılmıştı.
PKK yandaşlarının saldırıları sonucu çok sayıda ev ve iş yeri ile okul, kültür merkezi, müze ve yurt binasında hasar oluşmuş, olaylar nedeniyle zarar gören esnafa devlet tarafından yaklaşık 50 milyon TL’lik ödenek sağlanırken, şiddet eylemlerinin devlete maliyetinin 300 milyon liranın üzerinde olduğu belirlenmişti.
Yaşanan olaylarda babası Mehmet Latif Şener’i kaybeden Müslüm Şener, babasının her zaman PKK ve uzantılarının karşısında yer aldığını ve bundan dolayı hedefe alınarak, şehit edildiğini söyledi.
Olayların üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen duygularının her zaman taze olduğunu ve taze olarak kalacağını belirten Şener, “Zalimlerin yaptığı bu zulmü biz gördükçe, mazlumların illaki bu zalimlerin karşısında olacağını düşünüyoruz ve buna inanıyoruz. Bu mazlumlardan biri de benim şehit babamdı. Bu zalimlerin karşısında ülkesi adını olsun, din adına olsun mazlum insanlar adına olsun her zaman onların karşısında idi, onlarla mücadele etti. Bu mücadeleden dolayı da biz her zaman Allah'a şükür ediyoruz. Başımız dik olarak önümüze bakabiliyoruz. Bundan dolayı da şükürler olsun diyoruz Allah'ıma.” dedi.
“Bu zalimler Müslümanlara, kendi halkına zulmetmeye başladılar”
Şener, “Bu zalimler Müslümanlara, kendi halkına zulmetmeye başladılar, ezmeye ve yok etmeye başladılar. Zulümle abat olunmaz, zalime her zaman yok olmaya mahkumdurlar.” ifadelerini kullandı.
“Çocukları, kadınları hiç ayırt etmeden katlettiler”
PKK’nın yaptığı mücadele yanlış bir mücadele olduğu dile getiren Şener, “Böyle bir mücadele olamaz. Bu zalimliktir ve zulümdür. Yani ben Kürt halkını hakkını savunacağım diye kendi halkını, Kürt halkını, mazlumları çocukları, kadınları hiç ayırt etmeden bunlar katlettiler. Esnafın dükkanlarını yaktılar, esnaftan haraç aldılar. Yani bunları burada yaşadık ve gördük. Bu sadece batının bir oyunudur, batının uşaklığıdır. Başka bir şey söyleyemem, çünkü sadece kendi kendilerini kandırıyorlar. Bu mantıkla sadece batının ekmeğine yağ sürüyorlar.” şeklinde konuştu.
“Babam insanları ve gençleri PKK’ya karşı uyardığı için şehit edildi”
Yasin Börü ve arkadaşları ve şehit babasının yaşantıları ile inanlara ve gençlere örnek olduklarını belirten Şener, şunları söyledi:
“Bunlar o insanların yanlışlarını her zaman konuşmadan da belki yaşantıları ile de topluma gösteriyordular. Babam bir toplumda oturduğunda gençlere ahlaki, İslami, edebi öğütler veriyordu. Bu İslami, ahlakı edepler önünde küçüklerin büyüklere de saygısı vardı, ülkesine de saygısı oluyordu. Bunlar bunun farkındaydılar. Böyle bir gençliği dağa çıkaramazlar. Batının emri ile tutup götüremez. Bir iki sözle kandıramazlar. Çünkü manevi bir damar vardır, bu damarı yok ederek, bu gençleri robotlaştırarak, 3-5 kuruş ceplerine belki para koyarak, mazlumlara batının emri ile onları yok etmeye çalıştılar. Böyle bir şey olamaz. Çünkü babam bunların kötülüklerini, anlatıyor, Kürt gençliğinin hem ülkesine hem devletine hem ailesine hem aile yapısına saygılı olduğunu söylüyordu. Bu kavramlar da bu insanlarda olmadığı için bunlar hazmedemiyordu. Bütün örgütün başındaki insanlara baktığımızda bir tanesinde bile İslami bir hassasiyet, maneviyat, Allah korkusu ya da Peygamber saygısı yoktur. Hep hayvan gibi yaşıyorlar. Başkale’de köyümüz var gidip geliyoruz, mezralarımız var yani bunu yaşıyoruz. Ben Kürt halkının hakkını savunuyorum diyor ama gidip Kürt kardeşimize zulmedip, ezip haraç ta alabiliyor. Böyle bir mantık yeryüzünde yoktur. Böyle zulüm hiçbir zaman abat olmaz, her zaman yok olmaya mahkumdur.” (İLKHA)