Suriye’de haftalardır devam eden protestolar karşısında ciddi anlamda bir değişiklik yapmayan ancak halka ateş açmaktan çekinmeyen Esad rejimi giderek kan kaybediyor.
Suriye’de haftalardır devam eden karışıklık ve sivil ölümler devam ediyor. 15 Mart`ta Devlet Başkanı Beşar Esad ve rejimine karşı halkın başlattığı gösterilerde “Değişim” talepleri sivil ölümlerin giderek artmasıyla isyana, çatışmalara ve hatta bir iç savaşa doğru gidiyor. Hemen hemen her gün sivillerin hayatını kaybettiği haber ve videolarının yayınlandığı ülkede, son olarak Türkiye sınırındaki Cisr üş Şuğur kentinde 120 polisin öldürüldüğü belirtiliyor. Hatta Cisr üş Şuğur kentinde bir katliam beklentisinin bile oluştuğu söyleniyor. Ayrıca Suriye sınırından yüzlerce kişi Türkiye tarafına geçti ve halen geçişler süreceğe benziyor. Başbakan Erdoğan da yaptığı açıklamada Suriye’den olabilecek mülteci akınına karşın sınır kapılarını kapatmayacaklarını kapının açık olduğunu açıkladı. Diğer yandan muhalif gruplar Antalya’daki toplantıdan sonra Belçika’nın başkenti Brüksel’de toplanarak Esad rejimine karşı nelerin yapılabileceğini tartıştı ve konuyu Avrupa’ya taşıma girişiminde bulundu.
Suriye’nin stratejik anlamdaki öneminin yanı sıra dışarıya yönelik politikasında israil’e düşman tutumu; İran, Hizbullah ve HAMAS’a ve hatta Türkiye’ye karşı dostluk faktörünü geliştirirken içeriye yönelik halkına karşı soğuk yüzü ise bu dost ilişkilerin tekrar gözden geçirileceği veya geçirilmesi gerektiği gerçeğini ortaya çıkarıyor. Suriye devlet başkanı Beşar Esad, halkının istediği değişiklikleri yapmayarak oyalamakla geçiştirilebileceğini zannetti ancak olaylar artık Esad’ın artık değişiklik yapsa bile gitmesinden yana görünüyor. Peki, Esad’ın gitmesi halinde ne olacak?
DEĞİŞİKLİKLER ZAMANINDA YAPILMIŞ OLSA İŞ BU NOKTAYA GELMEZDİ
Konu hakkında görüştüğümüz Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Yasin Aktay gelişmeleri yorumlayarak Suriye’nin şu anki durumu ve geleceğini gazetemize değerlendirdi. Aktay, “Suriye’de ne yazık ki işler insanın hiç istemediği, ummadığı bir noktaya gelmiş bulunuyor. Esad gitmemekte diretti. Veyahut gitmesi de şart değildi aslında bazı reformları zamanında yapmış olsaydı işler bu noktaya gelmemiş olurdu. Suriye’de veya Ortadoğu’da, Tunus örneği görüldüğü andan itibaren, hatta Libya örneği görüldüğü andan itibaren artık hiçbir ülkede eskiden olduğu gibi bir diktatörün ömür boyu ülkenin başında kalması ve onun etrafında birtakım statüko güçlerinin, belli bir zümrenin iktidarda kalarak iktidarı sürdürmesi artık imkan dışı haline gelmiş bulunuyor” diye belirtti.
FAKAT ESAD GERÇEKLERİ GÖRMEMEKTE ISRAR ETTİ
Fakat Esad’ın gerçekleri görmemekte direttiğini, belki de Esad’ın bunu gördüğü halde etrafındaki arkadaşları ve zümresinin Esad’ı kalmaya ikna ederek işlerin istenmeyen bir duruma gelmesine yol açtığını dile getiren Aktay, “Bu saatten sonra Suriye’de korkarım en istenmeyen şeyler olmuş olacak. Bir iç savaş çıkması kaçınılmaz gibi. Ne olduğunu tam da bilmediğimiz gibi öldürüldüğü söylenen 120 güvenlik gücü için Beşar Esad yönetimi bu olayı biraz daha şiddet uygulama hakkı doğmuş gibi algılayacak. Bu olay sonrası Esad yönetimi, artık halkın taleplerini karşılama veya karşılamama durumunda sıyrılıp isyan etmiş olan birtakım unsurlara karşı verilen bir iç savaş olarak ülkedeki durumu lanse etmiş olacak. Bir süre daha uluslar arası kamuoyunu ve tabiî ki de iç kamuoyunu da oyalamanın fırsatını kendince yakalamış olacak. Oysa bu fırsatı şiddetle yakalamış olsa bile karşısındaki güçler artık eskisi gibi bir iki tavizle yetinebilecek olmaktan çıkmış durumdalar. Suriye artık daha köklü bir reform hatta artık bir hükümet, devlet, rejim değişikliği talep etmektedir. İlk zamanlar “reform” diye bağıran kitleler şimdi artık “Esad gitmeli” diye bağırıyor. Bu da değişime karşı direnmenin en azından bu konjektörde ne kadar tehlikeli bir hale gelmiş olduğunu göstermektedir” diye konuştu.
İÇ SAVAŞ ÇIKAR MI, BUNA DIŞ GÜÇLER DAHİL OLUR MU?
Geçmiş yıllarda bu tür iktidarların ve rejimlerin halklarının istediği değişime karşı direnebildiklerini anlatan Aktay, bugünkü dünyada ise böyle bir direniş karşısında durmanın çok da kolay olmadığının, çıkan bu son olaylardan anlaşıldığını ifade etti. Yine de bu durumun kısa vadede neye yol açacağını kestirmenin zor olduğunu söyleyen Aktay, “Bir iç savaş olması halinde muhalefetin gücü ne olur, Esad güçlerine karşı ne kadar direnebilir bu da tam olarak bilinmiyor. Hele direnmek için gerekli olacak silah yardımını dışarıdan almaya tevessül ettikleri takdirde de Suriye’deki bu kavganın içine ecnebiler, yani yabancılar da dahil olmuş olacak ki; bu Suriye halkına anlatılması öyle kolay bir durum olmayacak” dedi.
ESAD GOLAN’DAKİ OLAYLARLA DENKLEMİ DEĞİŞTİRMEK İSTEDİ
siyonist israil, Nakba’nın yıldönümünde işgal altında tuttuğu Golan tepelerine yani kendi topraklarına Suriye sınırından girmek isteyen 23 Filistinliyi katletti. Geçtiğimiz günlerde de 20 Filistinli aynı yerde aynı sebeplerle katledilmişti. Bu olayı her ne kadar israil’in zalimliği olarak görmek gerekse de Suriye’deki karışıklıklar nedeniyle Esad rejiminin gündemi değiştirmek ve halkın da benimsediği israil düşmanlığını alevlendirerek rejimine yönelik baskıları bertaraf etme çabası olarak yorumlayan Aktay, “1967’den bu güne israil’in Golan Tepeleri’ni işgal etmesinin üzerinden 44 yıl geçmiş. Doğrusu bu esnada olayın cereyan etmesi Suriye’nin kendi iç meseleleriyle boğuşan bir ülkeyken bir anda denklemin içerisine israil’in sokuşturulması, biraz Esad yönetiminin bir numarası olma ihtimali de var. Bu tabi ki israil’in suçunu kabahatini azaltmayan bir durumdur. Golan işgal altındadır. Golan eninde sonunda israil’den geri alınması gerekiyor. Ancak kendi halkına karşı da silah kullanmaktan hiç çekinmeyen Suriye yönetiminin böyle bir olayda kendi şiddetini geri plana atıp israil şiddetini ön plana çıkarma uyanıklığı söz konusu olabilir. Öyle bir uyanıklık yapmasına izin vermemek gerekir. israil de zalimdir. siyonist politikalarla son derece haksız bir muameleye tabi tutmaktadır Filistinlileri. Ama aynı şekilde Suriye yönetiminin kendi halkına uyguladığı katliam da daha az bir kabahat değil” şeklinde konuştu.