Başörtülü gazeteci Elif Çakır milletin meclisinde engellendi. Meclis kulisine gitmek isteyen Çakır, iç tüzük gerekçe gösterilerek başörtülü olduğu için girişine izin verilmedi.
Konuyu, Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi köşesinde duyurdu. Elif Çakır`ın gazeteci olarak, Meclis`te her hafta Salı günü yapılan grup toplantılarını izlemek üzere İstanbul`dan Ankara`ya geldiğini belirten Selvi, "Başbakan`ın geldiği tarafa yönelince güvenlik görevlileri, Elif Çakır`ın kartı olup olmadığını sordular. Elif Hanım`ın Star Gazetesi yazarı olduğunu söyledim, o zaman `Basın kartı alsın` dediler. Tartışmanın uzamaması için, bir kart temin edip taktım. Bunun üzerine Meclis basın bürosu görevlileri, `Biz başörtülü gazetecilere kart vermiyoruz` diye beni uyardılar" dedi.
Olayı "utanç verici" olarak niteleyen Selvi, Çakır`ın sarı basın kartı sahibi olduğunu hatırlatarak, "mesleğini yapmak üzere Meclis`e gelmiş ama başörtülü olduğu için, kendisine hizmet etmek üzere oluşturulmuş olan basın bürosundan kart alarak, Meclis`te basına açık olan faaliyetleri izlemesi yasak. Neden? Başörtülü bir gazeteci olduğu için. Bu çok rahatsızlık verici bir durum. Mesleğini yapmak üzere Meclis`e gelen ve her türlü şartları haiz ama başörtülü olduğu için, mesleğini yapma hakkı elinden alınan gazeteciler adına ciddi bir mağduriyet. Dahası, her türlü özgürlüklerin esas alındığı mesleğimiz adına utanç verici bir durum" şeklinde yazdı.
Durumu Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı Göksel Bozkurt`la konuştuğunu aktaran Selvi, iç tüzük engelini aşamdıklarını vurguladı. Selvi yazısını şöyle sürdürdü:
"Göksel Bozkurt yasaklara karşı olan bir insan. `Gazeteciler gerçeği ararken, haber peşinde koşarken kılık kıyafet de dahil olmak üzere hiçbir fiili engelle karşılaşmamalıdır. Gazeteciler toplumun gözü, kulağı, sesidir. Her ne gerekçe ile olursa olsun kamusal görev yapan gazetecinin haber alma hakkını engellemek halkın bilgi edinme, gerçekleri öğrenme hakkını engellemek anlamına gelir. Gazetecilerin olmadığı, özgürce çalıştırılmadığı, yasaklanıp, sansürlendiği toplumlarda, demokrasiden de söz edilemez` dedi. Ama onun öyle, benim böyle düşünmem sorunu çözmüyor.
Çünkü Meclis`te basının faaliyetleri TBMM İç Tüzüğü`ne göre çıkarılmış, bir yönetmelikle sağlanıyor. Milletvekilleri, bakanlar ve Meclis personeli için çıkarılan yönetmelik, milletvekili ve bakan olmayan, Meclis personeli kimliğini taşımayan gazetecilere uygulanıyor. Böyle yanlış bir şey olur mu? Bu durumda biz Genelkurmay`ı izlerken üniforma giyip, rütbe mi takmamız lazım.
İşin temelinde yatan şu, darbe dönemlerinin yasakları sadece Anayasa ve yasalarda değil, iç tüzük, genelge ve yönetmeliklerde devam ediyor. Kamuda başörtüsünün önünde 12 Eylül döneminde çıkarılan 16.7.1982 tarihli genelge, başörtülü milletvekilinin önünde 12 Mart ara rejimi ürünü Meclis İç Tüzüğü ve Elif Çakır`ın önünde ise yine içtüzüğe dayandırılan yasaklar yatıyor. Bilmem tutuklu gazeteciler kadar ilgi çeker mi ama Elif Çakır ve onun gibi mesleğimizin yüz akı olan kadın gazetecilerin başörtüsüyle mesleklerini yapma hakkının önündeki, `yönetmelik` engelinin kaldırılması için sesimizi yükseltecek miyiz?