Bursa ve Çanakkale'de gece gündüz zorlu şartlar altında çalışan sağlıkçılar, meşakkatli bir süreçten geçtiklerini anlattı.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Alper Şener, Şener, "Süreç uzadıkça insanlarda ister istemez bir yorgunluk, belli bir zaman sonra bıkkınlık, yıpranma oluyor." dedi.

Şener, sağlık çalışanları olarak ellerinden geleni fazlasını ortaya koyduklarını vurguladı.

"ENERJİ DURUMUMUZ DEĞİŞİYOR"
Günlük yaptıkları işler hakkında bilgi veren Şener, şöyle devam etti:

"Sabah kapıdan girdiğimiz andan itibaren bu yoğun mesai başlıyor. Yatan hastaların genel değerlendirmesini yapıyoruz. Ondan sonra tetkikler, planlamalar yapılıyor. Gerekirse ilaç değişimleri, hangi ilaçların başlanacağı, hangi hastanın taburcu olacağı, evde izlenenler gibi kararlar veriliyor. Sağlık çalışanlarının psikolojisi, ne zaman biteceği belli olmayan bir sürece bağlı. İster istemez aralarda dalgalanmalar var. Hasta sayısı ve yükünün artışı ile psikolojinin bozulması, yorgunluğun artması var. Bizim de haftalık olarak moral ve motivasyonumuz, enerji durumumuz değişebiliyor."

"ÖLEN HASTANIN EŞİNE YAZDIĞI NOTU VEREMEDİK"
Bursa Şehir Hastanesi'nde görevli Yoğun Bakım Uzmanı Dr. Gülbahar Çalışkan ise yoğun bakıma aldıkları hastaların yaşam ile ölüm arasındaki çizgide kalan kişiler olduğunu anlattı.

Sürecin hem hastalar ve yakınları hem de kendileri için çok zor ilerlediğine dikkati çeken Çalışkan, şunları söyledi:

"40 yaşında genç bir hastamız vardı. Yandaş hastalığı yoktu. Burada solunum cihazına girdi. Bir dönem uyandı ve bir şeyler yazmak istedi. Verdiğimiz kağıda, 'Eşimi çok seviyorum, ona söyleyin' yazdı. Maalesef 2 gün sonra hastamızı kaybettik. İşin kötü tarafı biz o kağıdı da hasta yakınına veremedik çünkü burası izole bir bölüm. Buradan hiçbir şey çıkaramıyoruz. İnsanların kalacak belki tek hatırasını bile yakınlarıyla paylaşamıyoruz."

"İNSANIN İÇİNİ ÇOK ACITIYOR"
Dr. Çalışkan hastanede fazla vakit geçirdiklerini, bu nedenle ailelerine çok az zaman ayırabildiklerini belirtti.

Eşi ve çocuklarından, "Evdesin ama aslında burada değilsin", "Bizi dinliyormuş gibi yapıyorsun ama dinlemiyorsun" gibi sözleri çok duyduğunu söyleyen Çalışkan, "İnsanın içini çok acıtıyor ama yapacak hiçbir şey yok. Onlar kendi başının çaresine bakmaya alışsa da ben sağlık çalışanlarının arkasında duran ailelerine teşekkür etmek istiyorum. Çünkü hem bize bir şey olursa diye tedirginler ama onlar da biliyorlar ki burada olmamız lazım, bu savaşın içindeyiz, görevimizi yapmamız gerekiyor." dedi.