Yusuf Can – Haber YoruM
Bunlar; PKK/PYD’den Mazlum Abdi (Kobani) ve HDP’den Selahaddin Demirtaş
Gerek yerli gerekse yabancı basın bu ikisiyle ilgili haberleri yayımlama konusunda adeta yarışa girerler.
Demirtaş, bir süredir Edirne F Tipi Cezaevinde kalıyor. Her mahkûm gibi o da dışarıya sesini duyurmak için çeşitli yollar arayıp duruyor.
Bazen haftalık telefon görüşmelerinde bazen kapalı görüşlerde bazen de Avukat görüşlerinde dışarıya yani;
1-Siyaset arenasındakilere
2-Oy potansiyeli olarak görülen vatandaşa, çeşitli mesajlar yolluyor.
Demirtaş kısa bir süre önce İYİ PARTİ lideri Meral Akşener’e bir göndermede bulunmuş ve siyasi liderlerin insani ilişkiler çerçevesinde bir araya gelmesi gerektiğini söylerken “Mesela ben dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve “Kahvaltıya geldik” derdim” ifadesini kullanmıştı.
Bu söz üzerine günlerce süren bir tartışma başlatılmıştı.
Demirtaş şimdi de bir çeşit “GÜNAH ÇIKARMA” olduğu söylenen bir duygusunu dile getirdi.
Demirtaş, şu ifadeleri kullandı: “Acılarda ortaklaşamayanlar ne sevinçlerde ortaklaşabilir ne de yarınlarda. Her şeye rağmen oturup konuşmak, birbirini tanımaya, anlamaya çalışmak erdemli bir duruştur. Sorunların diyalog ve müzakereyle çözümüne katkı sunmak, her siyasetçinin asli ve ahlaki görevidir.
"Ben Eren Bülbül’ün de Yasin Börü’nün de acısını bilirim. Askerin, polisin, sivilin, Kürt gençlerinin ve her canın kutsallığını ve ailelerinin tarifi imkansız acısını da bilirim. Bilmesem insanlığımdan eksilmiş olurum. Hepsi bu toprakların ortak acısı''
Cezaevindeki bir insan duygusal olur, bu bilinen bir şey.
Birileri Demirtaş duygusala bağlamış diye ti’ye alabilir onu. Ancak iş öyle değil. Demirtaş, bir tarafta siyasilere kendisinin ne kadar uygun bir profil olduğunu anlatırken bir yandan da Türkiye’deki vatandaşlara iki genç üzerinden duygusal mesaj veriyor.
Şehid Yasin Börü hakkında, müsebbibi kendisi olduğu katliamdan tam 6 yıl sonra acısını hissettiğini söyleyerek mesaj veriyor.
Ancak buna rağmen ne ÇAĞRISINDAN dolayı pişman olduğunu ne cezasını çekmeye razı olduğunu, ne de bu vahşi cinayetleri işleyenlerin cezalandırılması gerektiği konusunda herhangi bir ifade kullanmıyor.
Hatırlanacağı gibi HDP’nin iki eş başkanı Selahaddin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, Kobani’ye saldıran Daeş’e karşı Türkiye Devleti’nin müdahale etmesini sağlamak için insanları sokağa çıkmaya çağırmışlar ve neticede ülke genelinde 50’den fazla insan katledilmişti.
Kobani olayları denilen ve İslami Kesimlerin Doğu ve Güneydoğu’dan silinip atılmaları hedefine dönüşen organize harekette Yasin Börü ve arkadaşları vahşice katledilmişlerdi.
Ülke gündemine oturan ve birçok kesimin propaganda aracı olarak kullandığı bu vahşette en büyük acıyı bu mazlumların aileleri ve gönüldaşları yaşamasına rağmen ne Demirtaş ne de partisinden herhangi biri çıkıp başsağlığı dilemediği gibi katillerin savunmasını yapmaları için avukat seferberliği başlattılar.
Daha birkaç gün önce HDP, Kürdistani tüm partilerle oturup konuşabileceklerini ittifak kapısını açabileceklerini açıklarken “HÜDA-PAR hariç repliğini” bir daha tekrarladılar.
Yani anlaşılan o ki Demirtaş, tamamıyla oyun kurmaya çalışıyor, tirübünlere oynuyor, hem Kürd hem Türk vatandaşların akıllarıyla alay ediyor.
Hele hele hafızalar bu kadar taze iken…
Ayrıca Pkk ve yandaşlarının bugüne kadar işledikleri herhangi bir cinayet, katliam veya vahşetten dolayı pişman olduklarını gören ya da duyan olmamıştır.
Kısacası Demirtaş ne üzgündür ne de özür diliyor sadece siyasi geleceği için yatırım amacıyla “GÜZELLEMELER” yapıyor o kadar.