Birleşmiş Milletlerde yürüttüğü çalışmalar dolayısıyla Muhammed Bande'ye teşekkür eden Erdoğan, Genel Kurul Başkanlığını devralan Büyükelçi Volkan Bozkır'a da tebriklerini iletti.

Erdoğan, Büyükelçi Bozkır’ın ülkelerin ezici çoğunluğunun desteğiyle bu göreve seçilmesinin, tecrübeli bir diplomat ve siyasetçi olarak şahsi meziyetlerinin yanı sıra Türkiye'ye duyulan güvenin de işareti olduğunu söyledi.

Birleşmiş Milletler sistemindeki en üst düzeyli görevi üstlenen ilk Türkiye vatandaşı olarak Büyükelçi Bozkır'ın, uluslararası toplumun sesi ve vicdanı olacağına inandığını belirten Erdoğan, kendisinin görevini adil ve şeffaf bir şekilde yürüteceğinden şüphe duymadığını vurguladı.

Salgın sürecinde yabancı düşmanlığı ve ırkçılık iyice artarken göçmenler ve sığınmacılar başta olmak üzere savunmasız kişilere yönelik şiddet eylemlerinin hız kazandığını aktaran Erdoğan, "Önyargılardan ve cehaletten beslenen bu tehlikeli eğilimlere en çok da Müslümanlar maruz kalıyor. Bu tehlikeli gidişin en önemli sorumluları, oy uğruna popülist söylemlere yönelen siyasetçiler ile ifade özgürlüğünü suistimal ederek nefret söylemini meşrulaştıran marjinal kesimlerdir. Tüm uluslararası kuruluşları acilen bu zihniyete karşı mücadelede daha somut adımlar atmaya davet ediyorum. Yeni Zelanda’da Müslümanlara yönelik terör saldırısının yıl dönümü olan 15 Mart tarihinin, Birleşmiş Milletler tarafından 'İslam Düşmanlığına Karşı Uluslararası Dayanışma Günü' olarak ilan edilmesi çağrımı tekrarlıyorum. Birleşmiş Milletlerden sonra en büyük ikinci uluslararası kuruluş olan İslam İş birliği Teşkilatı, bugünü resmen kabul etmiştir." ifadesini kullandı.

Genel Kurul'un, "Covid-19'la mücadele ve çok taraflılık" temasıyla düzenlenmesini isabetli bulduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'nin bu konudaki taahhütlerine bağlı ve Covid-19'la mücadeleye destek vermekte kararlı olduğunu söyledi.

Bardağın dolu ve boş taraflarının doğru ve samimi şekilde değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Bardağın boş kısmında, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, çok taraflı örgütlerin reform ihtiyacı bulunuyor. Mevcut küresel mekanizmaların, bu krizde ne kadar etkisiz kaldığını gördük. Öyle ki, Birleşmiş Milletlerin en temel karar alma organı olan Güvenlik Konseyinin salgını gündemine alması haftalar, hatta aylar sürdü. Salgının başlarında, ülkelerin kendi hallerine terk edildiği bir manzara ortaya çıktı. Böylece, yıllardan beri bu kürsüden ısrarla dile getirdiğim 'Dünya Beşten Büyüktür' tezinin haklılığını bir kez daha görmüş olduk. İnsanlığın kaderi sınırlı sayıdaki ülkenin keyfine bırakılamaz. Uluslararası örgütlerdeki itibar kaybının önüne geçmek için öncelikle zihniyetimizi, kurumlarımızı ve kurallarımızı gözden geçirmeliyiz. Etkin çok taraflılık, etkin çok taraflı kurumların varlığını gerektirir. Güvenlik Konseyinin yeniden yapılandırılmasından başlayarak, kapsamlı ve anlamlı reformları süratle uygulamaya sokmalıyız. Konseyi, daha etkin, demokratik, şeffaf, hesap verebilir bir yapıya ve işleyişe kavuşturmalıyız." (İLKHA)